#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti - 73 : Yarım Kalan || Ertürk Akşun

23 Haziran 2014 Pazartesi

Okudum Bitti - 73 : Yarım Kalan || Ertürk Akşun








                                                 Ertürk Akşun 'un yazdıpı üçüncü  kitabı , benim ise okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabı Ateş, Güneş ve Ada ' yı okuduğumda çok bana hitap etmemişti. Yorumum burada . Agafya çıkınca  güzel yorumlar okudum ama alıp okumak kısmet olmadı .Yarım Kalan 'ı ise elime almamla  adeta etrafımı bir sis perdesi sarıp , beni geçmişe götürdü . Az çok herkesin kendinden , kendi aşkından , yarım kalmışlıklarından bir şeyler bulacağı bir kitap olmuş. Hemen okunup bitecek bir kitap ama yavaş yavaş okumakta fayda var.



                                             Bu aşk hikayelerinin hepsi sevdiğimiz yazarlardan birine ithaf edilmiş , saygı duruşu niyetine de ufak paylaşımları yapılmış. Çok hoştu. Ayrıca kitapta hikaye içinde hikayeler , Ertürk beyin yazdığı şiirler de var. Puntoların çeşitliliği ve güzelliği de cabası. Beni duygulandıran , birilerini özlememe,  ufak çaplı tebessüm etmeme sebep olan bir kitaptı. Efkarlandırma etkisi olabilir. 










... Kaç yaşındayım bilmiyorum. Karşıma çıktığın gün doğdum işte... Gerisini sen hesapla artık. Yaşım; seni yaşamışlığım kadardır benim. Senden sonra ayağımın izi göründü çamurda, senden sonra nefesim buğu vermeye başladı camlarda...







... Herkes kendi kalbi kadar büyük sanıyor aşkı... Sevebildiğin kadarını en büyük sanıyorsun... Oysa bir de sevemeyeceğin kadarı vardır aşkın.








... '' Sen şimdi mayıs yağmurlarına boylu boyunca uzanmış , koynunda şiirlerle huzur içinde uyurken, ben her gün yanına gelmeye devam edeceğim. Hayatımın sonuna kadar her gün biraz daha ölerek yaşayacağım. Bir defa ölmek bencilliktir ahmak çocuk. Sen her gün ölerek yaşamayı göze alamadın ya, ben işte onu yapacağım... ''








... Kalbimin kırıklarını toparlayıp uğurladım düşlerimi... Ağladım, sızlandım, dağıttım, dağıldım, toparlandım. Uzun sürmedi ayrılığı kabullenmek. Diken batırdım yaralarıma. Acı duvarını aştığımda yanmıyordu canım . Acıya alıştıkça delirdim. Yoldan çıkmayı sevdim. Saçmaladıkça iyileştim.




... İnsanı en son umutları terk eder...






... Masumiyetimizle birlikte, çocuk olmayı da unuttuk. Eskisi gibi olmayı beceremedik bir daha zira yitirilen masumiyeti geri kazanmak imkânsızdı. Masumiyet denen şey yazık ki tek kullanımlıktı.







... Unutmak diye bir şey yoktu anlamıştım. Alışmak vardı sadece...



... Ne demişti Ertürk Akşun Ateş, Güneş ve Ada kitabında:


'' Ölüm bile üzerinden zaman geçince eskir.

   Geçmeyecek diye yanıp tutuştuğumuz acılar eskir... aşklar eskir... gidenler eskir... dönenler eskir...''











                                                                        DESTEK YAYINLARI 

                                                                  
                                                                       Haziran 2014
                                                                       248 Sayfa

2 yorum: