Bu sene uzun süredir okumak isteyip de okuyamadığım yazarlara ufak ufak başladım. Bukowski de 15-16 yaşlarımda okumaya çalışıp vazgeçtiğim yazarlardan. Geç de olsa yeniden bir tanışalım dedim. Çok isabet olmuş bayıldım, hayran kaldım. Yaşlı bir erkek olsaydım bu duygulara yabancı olmazdım, bu adam benim ruh ikizim, bile dedim. :) ( Üzülmeyin bana . )
Bukowski 'nin ölümünden sonra yayınlanan günlük yazılarından kesitler içeren bol küfürlü, eleştirili, esprili bir kitaptı. 28.08.91 tarihinden başlayıp 27.02.93 tarihleri arasında yazdığı, bazen yaşadığı güne, bazen geçmişine değindiği, yerinde tespitleri olan bence harika bir kitap. Bir yandan yazma keyfinin doruk noktasındayken, ölümü bekleyen yaşlı bir adamın hayatının dökümünü yaptığı, sayfa sayısı az ama yoğunluğu fazla olan bir günlüğü okumanın keyfine vardım. Bir yandan da sık sık güldüm. :) Yazma , insanlardan kaçma, hipodram maceraları, bir çok açıdan eskiye duyduğu özlem ki kitabın ismi çok şey anlatıyor... Bence Bukowski okumaya şahane bir başlangıç yaptım. Factotum ile Ekmek Arası sırada...
Kitap , Robert Crumb 'ın günlüğe uygun çizimleriyle de göz dolduruyor.
...Yürüyen merdivenlerde ve asansörlerde inip çıkan insanlar, araba süren insanlar, garaj kapılarını uzaktan kumanda ile açan insanlar. Sonra yağlarını eritmek için jimnastik salonlarına gidilir. 4.000 yıl sonra bacaklarımız olmayacak, ördeklere benzeyeceğiz. Bütün türler kendilerini yok ederler. Dinozorların sonu da böyle oldu. Canlı namına ne varsa yediler, sonra birbirlerini yemeye başladılar ve sonunda tek dinozor kaldı ve o orospu çocuğu da açlıktan öldü.
... Yazarın borcu yazarlığınadır sadece. Okuyucuya karşı sorumluluğu yazılarını bastırıp sunmaktan öteye geçmez.
... Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarının.Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım.Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: '' Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım. ''
... Yazmak uçmaktır benim için. Ateşler yakmaktırç Yazmak , ölümü sol cebimden çıkarıp duvara atmaktır.
... Bu kadar insan. Ne yaparlar? Ne düşünürler ? Hepimiz öleceğiz, hepimiz, ne sirk ! Bunu bilmek birbirimizi daha çok sevmemiz için yeterli bir neden olmalı, ama değil. Son derece önemsiz şeyler bizi dehşete sürükleyip dümdüz ediyor, yutuyor.
... Para ancak iki şekilde sorın teşkil eder: çok fazla ya da çok azsa.
... İnsanlar benden çalarlar.Benimle içmeye gelip kitaplarımı araklarlar. Giderek yalnızlığı seçmem bu yüzden.
... İnsan ırkı her şeyi abartır; kahramanlarını, düşmanlarını, kendi önemini.
... Klasik müzik, puro ve bilgisayar yazıyı haykırtır, kahkaha attırır. Kabusvari bir hayatın da yararı olabilir.
... Gitmesini bilmek lazım. Depomuzdaki yakıttır ölüm. Devam edebilmek için ihtiyacımız var. Hepimize lazım. Bana lazım. Size lazım. Zamanında gitmezsek çevreyi kirletiriz.
...İlginç insanların sayısı neden bu kadar az? Milyonlarca insanın içinde neden sadece birkaç kişi?Bu kasvet verici ve cansız türle yaşamaktan başka çare yok mu? Tek bildikleri şiddet sanki.Uzmanlık alanları. Şiddet söz konusu olduğunda çiçek gibi açıyorlar. Olasılıklarımızı kokutan bok çiçekleri gibi. Sorun onlarla etkileşim içinde olmanın kaçınılmazlığında.
Vikipedi diyor ki :
PARANTEZ YAYINCILIK
Çeviri : Avi Pardo
2. Baskı Kasım 2013
Merhaba bloğunuzu çok beğendim, ben de kitapları, okumayı çok severim. :)
YanıtlaSilBenim bloğuma da beklerim.
Sevgiler...
Geldim :)
Sil