30 Haziran 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:47- 13. Ay Mevsim Aşk - Nesrin Çaylı


Haziran bitmeden bir kitap daha bitirmenin sevinciyle sıcağı sıcağına geldim.Kitap bana hediye edilmişti ,ilk elime alınca çok seveceğimi düşünmedim açıkcası, hatta okumaya başlayınca fazla zorlama cümleler var dedim.Hani edebi dursun diye sündürülmüş cümleler yığını içinde boğuşuyormuşum gibi geldi. Ama okudukça sevmeye başladım,ilerledikçe beğenim arttı. Tamam biraz süslü cümleler var ama genel anlamda hoşuma gitti. 

 Aşk işlenmiş kitapta; beşeri aşk olsa da İlahi aşktan kopmadan değinilmiş aşka.Aşkı arayan,bulduğunu zannettiğinde daha çok şaşıran bir kalbin öyküsü olmuş.Bir bölümünde 'bu bölüm Ömer Seyfettin Öykü yarışmasında üçüncülük Almıştır' yazıyor.Sanırım o öyküden hareketle romanlaştırılmış.Merakla okudum ,sonunu da beğendim,işlenişini de.Okunması kolay,zevkli de hani:) Okuyun gitsin:)



Arka kapak tanıtımına bakalım ;

Büyük şehrin caddelerinde aşkın izini süren bir genç kız ve kalbi çöl olmuş Reis...

Modern zamanlarda aşkı bulmakla, zannetmek arasında Soluk soluğa bir med cezir...

Aşkın peçesi yağmurlu bir akşam üstü düştü.
Serap, o peçeyi büründü.
Aşkı bildi ve şöyle dedi;

Güle çevrileceğini bilmeden ateşe düşebilmekmiş.
Önce kendini yakabilmekmiş.
Yanmaya ve yakmaya amade bir kıvılcımsan bulurmuş aşk seni...

Aşk, dünya çölünden bir serap gibi geçivermekmiş.
Çölde minik bir kum tanesi olmaya razı isen bulurmuş aşk seni...
Geçmişin ve geleceğin kalın tortusundan arınmakmış.
Bedenin kıvranışlarıyla değil,kalbin savruluşlarıyla secdeye varmakmış aşk.
'an' ile 'ah' ile hemhal olmakmış.
Aşk var oluş sancısıymış...

İçinde şehirler kurmakmış,dışardaki şehri küçük kılan...
Ayakların şehrin sokaklarını adımlarken,
Kalbinde,'' Babusselam'' kapısından sessizce süzülüvermekmiş...



25 Haziran 2012 Pazartesi

Okudum Bitti:46- Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır - Dr. John Izzo


                                    Kitap okumayı çok severim , her tür kitaba şans verme taraftarıyım ama en az sevdiğim kitaplar kişisel gelişim kitapları.Sürekli bir tekrar, bilinen şeylerin uzun uzadıya anlatılması gibi gelir bana genel olarak. Bu kitap türü içinde en kolay,en zevkle,min. düzeyde sıkılarak okuduğum kitap oldu. Yazarın 'bilge' oldukları söyleden ortayaş üstü(59-105) bireylerle röportajlarına dayanıyor , Yer yer usansamda türü arasında sevdim diyebilirim.
                                     Bu 5 sır'ı açıklamayayım.Dr. Izzo ile aramızda:) SIR :)  



                     Arka kapak tanıtımına bakalım;

Mutlu bir hayatı yaşamanın sırrını bilmek istiyorsanız, bunu mutlu olmayı başarabilmiş insanlardan öğrenin.
Çoğunlukla yayınlanan televizyon programına dayanan bu kitap, kalıcı mutluluğu elde etmek için okuyucuyu içten ve samimi bir yolculuğa çıkarmaktadır. Bu kitap için, John Izzo 200’den fazla kişiyle röportaj yapmıştır. Röportaj yapılan bu kişiler 60 ile 106 yaşları arasında olan tanıdıkları tarafından hayatın anlamını ve mutluluğu bulmuş kişiler olarak gösterilen kişilerdir. Kasaba berberinden, Soykırım’dan kurtulanlara, kabile şeflerinden, CEO’lara kadar çeşitli meslek gruplarında olan bu kişilerin 18.000 yılın üzerinde bir hayat deneyimi bulunmaktadır. Izzo onlara şu tarz sorular sormuştur: Size en büyük mutluluğu getiren neydi? Daha önceden öğrenmiş olmayı dilediğiniz şey nedir? Sizin için tamamen önemli olan ve olmayan neydi? Burada Izzo birçok kişinin hayat hikayesini paylaşmaktadır. Bunların bazıları gülünç, canlı ve düşündürücüdür. Izzo beş sırrı bu insanları dinleyerek öğrenmiştir. Bu kitap ölmeden önce sizin için önemli olanı keşfetmenizde size yardımcı olacak, bazen güldürecek bazen de gözyaşlarınızın dökülmesine yol açacaktır.



“Hangi yaşta olursanız olun, bu kitabı gerçekten daha önceden okumuş olmayı dileyeceksiniz. Buradaki kişisel anekdot ve içten bilgelik yüreğinizi kuşatacaktır.”
-Stephen Covey, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı kitabının yazarı


“Gecelere kadar süren içten bir sohbet gibi, bu kitap hayatın anlam ve amacını arayan okuyucuları büyüleyecektir.”
-Richard J. Leider



“Bu kitap hayatta perspektifinizi, bakış açınızı genişletecek ve hayata sizi derinden bağlayacak anekdot ve görüşlerle dolu zengin bir kitaptır.”
—Brian Tracy, Maximum Achievement, Eat That Frog! and Flight Plan kitabının yazarı



“Hayatınızın sonunda ‘Keşke şimdi bildiğimi daha önce bilmiş olsaydım’ demek yerine, şimdiden de bu bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu kitap gerçekten önemli bakış açılarına sahip İnsanların inanılmaz bilgeliklerini toplayan bir kitap.”
—Marshall Goldsmith, What Got You Here Won’t Get You There kitabının yazarı



“Eğer bu yıl sadece bir kitap okuyacaksanız, lütfen bu kitap Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır kitabı olsun. Dr. Izzo daha mutlu ve anlamlı bir hayatı elde etmek için gerekli olan temel noktaların sentezini yaparak bize tarihi bir hizmette bulunmaktadır. Bu olağanüstü bilgece bir eserdir -Larry C. Spears,


      Bu da geçen hafta yayınladığım  mini listemin son durumu:)

24 Haziran 2012 Pazar

Okudum Bitti:45- Hayat Değiştiren 101 Öykü - Cengiz Erşahin



                                 Bu benim için aslında joker kitaplardandı hani migrenim olduğu günlerde okunmalık ,yazara ayıp olmasın ama çerez niyetine:) Ama ben çerez severim:)

                                İçerisinde birbirinden güzel öyküler var,okuyun derim hatta çocuklarınıza hediye edin yazın okusunlar:) Bazı öyküler hepimizin bildiği öyküler,fıkra olarak bildiklerim de vardı , tarihi olanlar da, Mevlana'dan olanlar da,dini olanlarda.Tebessüm ettiklerim de oldu ağlayacak kıvama geldiklerim de.Kısaca bir öykü kitabından beklenebilecek herşey vardı.Okunması zevkli,yazıları büyük,sayfaları kalın,arada yer yer kara kalem vari resimler vs. var.Kısaca beğendim gitti:)

                                Arka kapak tanıtımına bakalım ;

Sizce Mutluluk Nerede Saklı?

Hep şikayetçi bıkkınmış...

Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler...

Saklayalım zor bulsunlar...

Zor buldukları için belki kıymetini bilirler, diyerek başlamışlar tartışmaya...

Sorun büyükmüş... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü....

Kimisi: "Everest`in tepesine saklayalım" demiş, kimisi: "Atlas Okyanusu`nun dibine". "Tac Mahal`in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin doğum odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi..." Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş...

Derken meleklerden biri "içlerine saklayalım" demiş...

"Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!"

İşte o gün bugündür mutuluk insanın kendi içinde saklıymış...

23 Haziran 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:44- Kürtlerin Kökeni ve Güneydoğu Anadolu Gerçeği - M.Sadi Koçaş

                     
                                         Kitap beklentimin çok çok üstünde çıktı. Bir kere gerçekten büyük ölçüde tarafsız yorumlar,bilimsel veriler,tarihi belgelere dayanan yorum ve sonuçlar içeriyor. Malesef bu kitapta bulunan gerçekleri çoğumuz bilmiyoruzdur.Ben çok çok beğendim ,merakla okudum.
                                            Millet kavramının dinle,ırkla,mezheple ilgisinin olmadığını üstüne basa basa vurgularken, Sivas Kongresi kararı olan 'Anadolu'da Müslüman azınlık yoktur' maddesinin derin anlamlarıyla aslında hepimizin bir olduğunu çok güzel anlatıyor. Belki duymamışsınızdır aslında Kürtlerin Türklerle aynı soydan geldiğini bilimsel olarak açıklıyor ve daha bir çok şey.Kitap 1. baskı 1990 yılına ait ve çok uzun çalışma ,araştırma ve emek ürünü.Kitabın tüm geliri Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına ve Mehmetçik Vakfına armağan edilmiş ve Eski cumhurbaşkanı Merhum Oramiral Sn. Fahri S. Korutürk'ün aziz hatıralarına ithaf edilmiş.

                                           Kitabı okurken bir arkadaşımın mailime Facebook'ta görüp bana gönderdiği bir karikatürü gördüm ve çok beğendim ,adeta kitabın kısmi özeti. Facebbok kullanmadığım için link veremiyorum. Buyrun karikatüre :

               
                                 Bunca zamandır aynı düşman(lar)la boğuşup pek bir yol katedememek ne acı. Dilerim birgün (yakın gelecekte) başkalarının çıkarları için birbirimizi öldürmekten vazgeçeriz. Dış düşmanların iç düşmanlar olduğu,içimizdekilerin böl ve yönet politikasına hizmet etmediği güzel günler görürüz inş.Allah ülkemizi bölmeye çalışanlara fırsat vermesin.

                               

22 Haziran 2012 Cuma

Petsiparis.com Alışverişim



                                           Bizim oğlan kısırlaştırıldı malum,artık mamasını değiştirmemiz,beslenme düzenine dikkat etmemiz lazım artık genç değil:) O yüzden Proplan'ın kısırlaştırılmış köpekler için olan mamasından aldık ,petshoplarda şu an devam etmeyen ama nette devam eden kampanyadan yararlandık.12 kg alana 3 kg hediye:) Daha önce somonlusunu ve tavuklusunu denemiştik,yemişti ama bunu mecbur denemeden aldım. Veteriner mecbur kalınca alışır dedi:) Neyse ki sorun olmadı ,sevdi.Hatta ameliyattan sonra iştahı arttı:( Ama verilmesi gerekenden fazla vermiyorum.Artık ev yemeklerini de kestik.

                                                  Petsiparis.com'da alışveriş tutarınıza göre hediyenizi kendiniz seçiyorsunuz ,ben bu tarağı seçtim,ev tarak dolu ama olsun:)Birkçını sokak hayvanlarına tahsis ettik.Tarak muhteşem bişey,kedicikler taranmayı çok seviyorlar,uzun tüylü oldukları için toplam 20şer dakika taranıyorlar günde.Bu tarak bir harika.

                                              Bunlar da kediciklerin kumları ,herzman aldığım marka değil ama olsun.Önemli olan iş görmesi ,görüyor da.
                                             Sipariş vermeden arayıp büyük boy mama alacağım son tüketim tarihlerinde problem yoktur umarım dedim.Olmadığını söylediler.Aldım gitti:) Öyle zaten.Ama hediye olan 3 kg boy malesef temmuz sonuna kaar geçerli,taze olmasa da yenmeye engel değil,zaten bitmezse bakarım çaresine.Neyse özetle alışverişim hızlı ve sorunsuz geldi,memnun kaldım.:)

                             
                        Yazıma son vermeden bizimkilerin selamlarını iletiyorum size:)


20 Haziran 2012 Çarşamba

Okudum Bitti:43- Dönüşüm - Franz Kafka



             Sevgili Beyaz Kitaplık geçtiğimiz ay Kitapyurdu'ndan aldığım kitaplarda yorum olarak kendisinin de Şato'yu aynı yayın evinden aldığını sinir edecek kadar çok hataları olduğunu belirtmişti. Ben Dönüşüm'den başladım, aynı yayın evinin 2 kafka kitabı daha var. Çok üzülerek söylüyorum ki böyle dandik bir kitap ne gördüm ne duydum. Kafka'nın bütün kemikleri sızım sızım sızlıyordur. Bir kitapta olabilecek bütün hatalar var. İmla, baskı, noktalama ne hayal edebilirseniz artık.
Bundan sonra ALTER YAYINCILIK'tan kitap alırsam bana enayi desinler. Şato ve Dava da var üstelik elimde. :( Niye aldın derseniz öyle bir gözüme çarptı kapakları hoşuma gitti, ucuzdu da.Ucuz etin yahnisi işte.

Neyse bunca sinirden sonra kitap hakkındaki fikrime değinecek olursam 79 sayfada anlatılamayacak kadar çok şey barındırıyor. Hem de bence yorumlanmaya çok açık bir kitap. Çalışan ve sömürülen insanlardan hareketle hayatın bomboşluğuna değinilmiş de diyebilirim. Metaforlarla dolu bir kitap da derim. Hatta kendimi aşar insanların özel durumu olanları dışladığına bile varabilirim.:) Ve yine bir hatta daha :) toplumun en küçük birimi olan aileden hareketle çıkar ilişkilerine gönderme yapılmış. Zorluklarla mücadele etme konusunda her zaman bireysel çıkarların, rahatlığın en önemli faktör olduğu gözler önüne bir kez daha getirilmiş.
                   Belki çok alakasız olacak ama kitap bitince aklıma hastası olan bir tanıdığım geldi. Maddi yönden destek verildiği sürece canım cicimli bakılan hasta, para azalınca ölse de mirasa konsak beklentisine dönüştü. Bir dönüşüm, değişim yaşanacaksa hepimize iyi yönde olmasını dilerim :) Keyifli okumalar...

18 Haziran 2012 Pazartesi

Okudum Bitti:42- Yabancı - Albert Camus

                                               
                                         O kadar akıcı ve sade bir anlatımı var ki hemencecik bitiverdi.Gereksiz yere uzatılmış cümlelerden eser yok ,yalın.Çok keyifle okudum.Zaten 111 sayfacık.Çok beğendim.

                                          Her şeyin anlamsız,boş olduğunu söyleyen karakterden hareketle aslında bunun bile bir anlamı olduğunu anlatıyor.Toplumsal bir çok kavrama değiniliyor.111 sayfada bu kadar yoğun içerik ve bukadar sade anlatım olması şaşırtıcı derecede güzel. Anlatımı o kadar içine çekiyor ki okurken köpeğini döven Salamano'nun boğazını sıkasım geldi:)



...Kimi zaman odamı düşünmeye koyuluyor, düşümde, bir köşeden kalkıyor, yolum üzerindeki eşyaları bir bir aklımdan geçirip yine o noktaya dönüyorum.


...“Herkes bilir ki hayat, yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir.”


                                          Arka sayfa tanıtımına da bakalım ;

                           1942'de yayımlanan Yabancı, romancı,tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yalnız Fransa'da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi yazar Albert Camus'un ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır.Romanda bir Arap'ı öldüren ama bu uçtan çok,gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir 'yabancı' aracılığıyla XX. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma anlatılır.Bir türlü ele geçirilemeyen 'anlam' ın sürekli aranışı,bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu,topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan roman,büyüleyici gücünü arka plandaki derin ve suskun acıdan alır.Camus,genç kahramanı Meursault'ın dış dünya ile arasına koyduğu mesafeyi,kendie ve topluma yabancılaşmasını,annesinin ölümü dahil herşeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını büyük bir ustalıkla dile getirir.

                             İşte böylee... Nesnel yaklaşım diyince bazı yerlerde Meursault'un fazlaca dürüstlüğünden normal hayatta olsa hepimiz rahatsız olurduk demek istiyorum. Örneğin sevgilisi beni seviyor musun ? diyince gayet rahat sevmiyorum sanırım diyebiliyor.Normal şartlar altında bir bu tip erkeğe kabaca 'öküz' deriz. Ama yalan söylese daha mı iyi? Bilemedim.İşin özeti her söylediğin doğru olsun ama her doğruyu söyleme olurdu heralde.

17 Haziran 2012 Pazar

BABA

                                              
                                       Hatırlamaya çalışıp bir türlü hatırlayamadığınız anınız oldu mu sizin? 


                                  Geçen akşam balkonda otururken kol kola girmiş gülüşüp konuşarak yürüyen bir baba kız görünce düşündüm.Bana birşey ifade etmeyen bu dört harf iki hece başkaları için nekadar özel olabiliyor. Sonra kendi babamı (!)  -yani biyolojik açıdan öyle maalesef- düşündüm,düşünmeye çalıştım.Aynı fotoğrafta olduğu gibi bulanık , net olmayan şeyler canlandı zihnimde. 

                                      Sevgiyle bakan gözleri geçtim sadece gülümsemesini düşündüm. Düşündüm...... Düşündüm ama nafile. Hatırlayamadım.Aslında hatırlayamayacağım kadar uzak değil ya da ben hatırlayamayacak kadar küçük değildim. Başka zamanlarda başkalarıyla ilgili olan çok daha küçüklük anılarım hala sıcacık. Ben babasız kalalı yıllar  oldu. 10-11 yaşındaydım onu sevmekten vazgeçtiğimde. Daha doğrusu onun bizi sevmekten vazgeçmesinden...Önce küçücük kalbimde sığmayacak kadar nefret biriktirdim. Nefretim o kadar büyüktü ki  ağlamadım bile bizi terk ettiği için. Sadece annemi gizlice ağlarken duyduğum için bir kere ağladım. Söz verdim kendime üzülmeyeceğim diye.Zaten ilk birkaç sene öyle hınç,öfke,nefret doluydum ki üzülmedim bile..Yıllar geçti biz annemle onunla olamayacağımız kadar mutlu olduk.Önceleri beddua ettim hem de en beterinden.Yüzüne bile kustum öfkemi.En büyük dileğim mutsuz olması,uğruna ailemizi yıktığı kalitesiz kadınla beraber sürünmesi oldu.Dualar ettim Allah'a.Almasın canını ,süründürsün,ölebilmek için yalvarsın diye.Bir bardak suya muhtaç kalıp verecek insanı olmasın diye.Düşünün artık nefretimin korkunçluğunu.Sonra ne oldu , bir yanım hep eksik kalsa da büyüdüm. Zamanla nefretim azaldı,azaldı öyle bir hiçliğe bıraktı ki yerini 'BABA' kelimesi bana bilmediğim dilde anlamını söyleseler bile anlayamayacağım,tarif edemeyeceğim bir şey oldu. Nefret kalbe yük derler ya gerçekten öyle.Yıllarca o yükle yaşadıktan sonra hiçliğe bıraktı yerini.

                        Herkes Baba olamaz.Babalık eğer karşı cinsle ilişki kurup, üremekse kediler,köpekler de en az onun kadar BABA.Okuyan olur mu bilemem ama niye yazdın bu yazıyı derseniz ; ne zaman evlatlarını özellikle kızlarını seven babalar görsem vay be diyorum, hatta bazen sanki babalar sevemezmiş gibi zor inanıyorum sevgi dolu babalara.

                     Babası vefat edenler sakın üzülmeyin, iyi bir baba gerçekten ölmez, sevgisi içinizdeyse zaten o her şeye bedeldir.
             
                 Tüm gerçek babaların Babalar gününü kutluyorum. Siz gerçek babaların kızları değerini bilin:)



Not: Bu fotoğrafı ben saklamadım ,başkasının albümünde görüp aldım ve imha ettim.

Okuma Listem


                     
                                        Yeni kitaplara torpil yapmamak için mini bir liste yaptım kendime.2 nolu mantar panoma astım.Şimdilik elimde iki adet kitap var.Onlar bitince bu listeden eş zamanlı okunacak ikişerli gruplar yapıp başlayacağım.:) Motivasyonum arttı listeyi asar asmaz:D Okudukça fikirlerimi paylaşırım. Herkese keyifli okumalar.Listeyi çok uzun tutmadım ki bitirip ikinci listeyi yapma heyecanını yaşayayım:)

      MUTLU GÜNLER , KEYİFLİ OKUMALAR ...

Okudum Bitti:41- İsrafil'in Aynası - Şebnem Pişkin

                            

                 Bu defa kitaplarımın ikisi de oldukça yavaş ilerledi.Malum oğluşun ameliyat stresi,hastalık sıkıntısı,benim migrenim derken performans düşüklüğü yaşadım.Başlarda ehh işte okurum biter diye düşünerek okudum.Ama biraz ilerleyince çok çok beğendim.Fantastik roman yazıyor üstünde.Ben çok hoş,çok özgün ve mükemmel bir karışım olarak değerlendiriyorum.Fantastik boyutta da olsa tarih kokuyor,tasavvuf var,AŞK var.132 sayfa ama içinde neler var neler. Gerçekten çok sevdim.Okunması kolay ve doyurucu geldi bana.



...Dünya,var gibi görünen bir yokluktur. Belki de aşkı aşk yapan şey imkansızlıktır.
Bazen insan olarak yaratılmasaydım su olmak isterdim,diye düşünüyorum.Su olup hiç bulanmadan ve durmadan akabilmek isterdim.



                             
                          Arka sayfa tanıtımına bakacak olursak ;

                        '' Elenemnttim öldüm,bir bitki oldum; bitkiydim öldüm, bir hayvan oldum,hayvanken öldüm,bir insan oldum.''
                     
                          Ve ruh, yedi kat yukarı göklerdeki tahtını bırakır da aşağılara ,hem de ta aşağılara inmeye gönüllü olur.
                          
                          İsrafil'in aynası ruhun ezelde başlamış olduğu serüvenin hikayesidir.
                  
                          Ruh halden hale geçer,inan kisvesine bürünür ve aşk'ı aramaya başlar.Yüce yaratıcı bir nefes üfler,bir su damlası akar ve okyanuslara karışır.Bir kuş kanat çırpar ve dünyada yaşam başlar.Rüzgar,bulutu sürükler ve bulut gök kuşağının içinden geçer.Kırmızı bir amla düşer gökten,kan olup bedene girer.

                          İsrafil borusunu çalar ve tüm insanlar uyanır.

                         İsrafil'in Aynası, hayatta eğilip bükülmeden, 'elif' gibi dosdoğru olmanın romanıdır.
                        

Okudum Bitti:40- Kusursuz Cinayet Yoktur - Sevil Atasoy

                           
                                         Bu kitap Her Çikolata Yenmez'den daha akıcı geldi bana.Yine aynı tarz .Yazarın anıları,izlenimleri,çözülmüş olaylar,çözülememiş ya da yanlış karara bağlanmış olaylar...

           Okurken tüylerimin ürperdiği de oldu gözlerimin dolduğu da.Sanki okumuyormuşum da Sevil Atasoy anlatıyormuş gibi geldi bana.Zaten kendisine,tarzına,bilgisine hayranım.Kitap da başarılı.İyi ki almışım ,okumuşum.



               Arka kapak tanıtımına bakalım;

             Dünyaca Ünlü Adli Tıp Uzmanı Prof.Dr Sevil Atasoy,ağırlıklı olarak cinsel zevk amaçlı cinayetleri ve seksüel seri katilleri ele aldığı Kusursuz Cinayet Yoktur'da, sadistlerin ve mazoşistlerin kanlı serüvenlerini aktarıyor,'zevkine ölüm' dosyalarını aralıyor.
Asla bulunmak istemeyeceğiniz evlerde yaşananlar,günlerce süren işkenceler,yanlışlıkla 19 yıl cezaevinde kalan masumlar,yanlış değerlendirilen deliller,Atasoy'un incelikli anlatımıyla karşınızda.

Kan nasıl sıçrar...
Satanizm ayinlerinin içyüzü...
Cinsel suçlar nasıl araştırılır,nasıl aydınlatılır...
Seks köleleri neler yaşar...
'Beni Soluksuz sev' diyen kimdi...
Münevver Karabulut cinayeti ve morgdaki hayalet...

15 Haziran 2012 Cuma

Sevgili Kitap Bahçesi'ne Kocaman Bir Teşekkür :)

                                      Sevgili  Kitap Bahçesi 'nin birbirinden güzel hediyeleri bugün ulaştı. Paketlerin güzelliğine bakar mısınız? Açmaya kıyamayacaktım nerdeyse:) Çok çok teşekkürler canım:)
                                  Bu güzel paketlerin içinden birbirinden güzel kitaplar ve sürprizler çıktı:)
                                    ZArfları notları bile çok şeker:) Ağzım kulaklarımda;)
                                 Bu şeker kalem de kalem koleksiyonumda ki yerini almadan önce son pozunu oğluşumla verdi:) 
                                      Eve girer girmez pakete saldırdım,şarjım bitmek üzere olduğundan alelacele çektim foto.ları:) Bukadar dayanabildim:) Hepinize bol şanslı,güzel günler dilerim:)
                                
                                     Uzun süredir aldığım en güzel hediye paketleriydi.Çok çok tşkler:)

11 Haziran 2012 Pazartesi

Çok Stresliyiz :(

   
                                                  Bu Fotoğraftan önce : 'Benim yakışıklı oğlum sünnet mi olacakmış' Dedim:) Yalan sünnet değil haremağası kıvamına getirecekler seni demedim:) Ama anladı mı ne:)
          
                                       Sabah 9'da gidiyor operasyona, önce pisi pisi otuyla ilgili devam eden problemimiz için anestezisiz baktırmadığından, uyuşturulup gerekli tedavinin yapılmasına karar verdik.Çünkü görünürde bişey yok ama otu çıkardığımız çıkış deliği ve otun girdiği giriş deliği hariç bir parmak yukarıda delik gibi bir deforme Oluştu ve iltihaplandı:((,hatta kanadı.Tabi ben üzgünüm,o mutsuz.Veterinerimiz hazır ilacın etkisindeyken kısırlaştıralım,traşı aradan çıksın,ağız diş bakımı temizliği,tırnak bakımı yapalım dedi.Biraz korka korka tamam dedim.İkinci defa ilaca maruz kalmasın diye.Zaten Sonbaharda kısırlaştırmaya karar vermiştik.Sevgili Veterinerimiz Yarın sabah gelip alacak akşam getirecek oğluşu. Ben gidemem,dayanamam. Telefonla arayıp bana bilgi vermesini rica edeceğim.Dualarınızı bekleriz.
                                     Bu arada daha önce ki veterinerimizle kısırlaştırmaya karar vermiştik,konuşmuştuk.Kızdık birşeye(protesto ediyoruz:)).Şimdiki veterinerimizle tesadüf eseri tanışmış annem.Yağmurlu havada açık petshop/veteriner ararken.İyide olmuş.Şimdiki fikrim yeryüzünüün en iyi,en duyarlı,en ilgili,en güleryüzlü,en hayvansever veterineri olduğu yönünde.Umarım hep öyle kalır. Çok anlayışlı,parasever değil hayvan sever. Allah razı olsun ondan.Hep dua ediyorum:) İlerleyen günlerde reklamını yaparım:) Aile hekimimiz okadar ilgili değil:) Gerçekten Allah'ın bir lütfu bizim için. Burda bizden kastım kedilerim,köpeğim,Komşumuz Biricik hayvansever M.Ablanın köpeğinin ve en en en önemlisi sokak hayvanı olan iki köpek oğluşumuzun ve biricik nazlı kedoşumuzun.
                                 Tüm bu güzel fikirlerime rağmen gelin görün ki korkuyorum,stresliyim.Daha önce iğne yapılıp uyuşturulma aşamasında yanındaydım.Sersemlemeye başladığı zaman bile içim sızlıyor.Düşününce olacakları ellerim titriyor resmen.Neyse çok uzatmadan gideyim, Biraz Sevil Atasoy okuyayım.Bu kitap daha bir vahşet içerikliymiş.Kendi kötü senaryolarımda boğuşmaktan iyidir:s

                                 Bu arada unuttum bizim canavar gerçekten canavar.Yani saldırgan.Kimseye elletmez kendini,hatta yaklaştırmaz bile.Sebebi uzun hikaye sonra detay veririm.(Güya profesyonel eğitim aldırdık da) Pitbull'dan beter.Veterineri de şahit oldu azmanlığına.İşte ikinci korkum Veteriner için:)Hannibal gibi ağızlıklı götürecek ama bilemiyorum çifte stresliyim:)

 
                                 İYİ GECELER HERKESE....

9 Haziran 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:39- Açlık Oyunları Serisi 3. Kitap: Alaycı Kuş- Suzanne Collins

                            

                            Evet sonunda Açlık Oyunları serisini bitirmiş bulunuyorum.Hala favorim ikinci kitap.Bu kitap biraz olayları toplama,bir sonuca vardırma kitabı olduğundan azcık yavaş tempoluydu.Ama severek okudum.Migrenime rağmen okudum.Kendimce bir son tahminim vardı ve aksi çıkarsa çok üzülürüm diyordum ,neyse ki istediğim gibi bitti:) İyi ki okumuşum diyorum. Okumayanlara da  tavsiye ederim.Filmi henüz izlemedim ,bir süre daha kitabın lezzeti dimağımda kalsın diye izlemeyi şimdilik düşünmüyorum. İlk iki kitabı okumayanlar buradan sonrasını okumasınlar.


                   Katniss ve Peeta  açlık oyunlarından sağ çıkmış ama sadece galiplerin yarışacağı çeyrek asır oyunlarına katılmak zorunda kalmışlardı.  Bu arada ufaktan ufaktan Capitol 'e karşı sesler yükselmeye , isyanlar çıkmaya başlamıştı. 


                                Ve Katniss direnişin sembolü haline gelir. İsyanın öncüsüdür. Katniss ve arkadaşları Capitol 'ün saldırıları sonucu 13. mıntıkaya yerleşirler. Artık Katniss 'in tek amacı Capitol 'ü yok edip , Snow 'u öldürmektir. Bu arada şaşırtıcı gelişmeler , şüphe uyandıran olaylar olur ve kitabımız sona erer. Bu arada Katniss acaba kimi seçti dersiniz ? Ben seçiminden mutluyum :) 



                            Herkese keyifli okumalar dilerim, kısa bir şimdi ne okusam turuna çıkıyorum kitaplığıma doğru. Hoşçakalın.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Okudum Bitti:39- Açlık Oyunları Serisi 2. Kitap: Ateşi Yakalamak - Suzanne Collins

                     

                      İkinci kitap da heyecanla okundu bitti.Sanki ilk kitaptan daha çok sevdim gibi.Bölümlere ayrılmış kitapları okurken mutlaka bölüm sonlarında bırakıp öyle yatarım ya da ara veririm.Ama bu huyum beni uykusuz bıraktı bu defa.Ay dur bir bölüm daha bir bölüm daha derken bitiverdi.Son kitaba başlamak üzereyim ama hafif hafif migrenim tutmak üzere.Umarım mecburi ara vermek zorunda kalmam.                            
                      Az cok bir tahminim var son kitapla ilgili ,özellikle açıklayıcı yorumları okumaktan kaçındım.Kitapla ilgili ufak bir ipucu bile bazen beni sinir ediyor ,hatta bazen arka sayfa tanıtımlarını falan bile okumamaya çalışıyorum.Garip miyim? :) Biraz. İlk kitabı okumadıysanız buradan sonrasını okumayın.



                      Açlık Oyunları 'nda ani bir kural değişimiyle bir , değil iki haraç hayatta kaldı. Katniss ve Peta mıntıkalarına zaferle , hem de kurallara aykırı bir zaferle döndüklerinde , kahraman gibi karşılanırlar. Tam rahata erdiklerinde şok edici haber gelir , önceki yılların galiplerinin katılacağı çeyrek asır oyunlarına katılmaya mecbur edilirler ve bu defa rakipleri hem güçlü hem de deneyimlidir.  Bu arada Capitol 'e karşı sesler yükselmeye başlar.  



                    Okuyun derim , ben de gidip son kitabı okuyayım.

                        

4 Haziran 2012 Pazartesi

Okudum Bitti:38- Açlık Oyunları Serisi 1. Kitap - Suzanne Collins

                
                        
                 

                                 Kitap almama sözümü tutmaya devam ediyorum.Tam gaz okuma günlerindeyim.Açlık oyunlarını geç aldım ama hemen başladım ,bekleyen diğer kitaplarıma haksızlık oldu ama merakıma yenik düştüm.Ayın birinde başladım dün gece bitti.Film tadında bir kitaptı.İnternette Av ya da İnsan Avı (yanılmıyorsam) isimli filmlere benzettim konusunu ,yani tamamen özgün olduğunu söyleyemem ama özgünlük yok da denemez tabi.Merak ederek okudum ,bitirdim.


                                  Üç kitaplık bir serinin ilk kitabı. Diğer iki kitabı da hemen okuyacağım. Panem isimli ülke 12 ayrı mahalleye (mıntıka) bölünmüş ve her mıntıkanın belirli görevleri , belirli alanda yetenekleri vardır. Her yıl bu mıntıkalardan seçilen bir kız bir erkek genç , yani haraçlar ölümcül bir oyun için Capitol 'deki arenaya götürülüyorlar.  Katniss kardeşi haraç olarak seçilince onun yerine  gönüllü olarak Capitol gitmeye karar verir ve Peeta ile 12. mıntıkayı temsil etmek için yola çıkarlar. 


                                  Açlık Oyunları 74 yıl önce Capitol’e karşı gelen ve bunun sonucunda Capitol tarafından imha edilen 13.Bölgenin başına gelenleri anımsatmak amacıyla düzenleniyor , bir nevi gözdağı ve intikam yani. 23 çocuğun öleceği ve sadece birinin kazanacağı ve yaşayacağı bu korkunç oyunda ölmemek için sıkı bir mücadele onları bekliyor , gerisi kitapta :)
                        

Günün Şiiri:9 - Biraz Kül Biraz Duman ... Ü. Yaşar Oğuzcan





                        Biraz kül biraz duman o benim işte...
                        Kerem misali yanan o benim işte...
                        İnanma gözlerine ben ben değilim,
                        Beni sevdiğin zaman o benim işte...
                                                    


                           Hani bazı şarkılar,şiirler olur ya alır sizi yıllar önceye götürür.Bu da beni çocukluk aşkıma götürüyor. Şimdi diyeceksiniz ki böyle ağır bir şarkıyla çocukluk aşkını hatırladığına göre yaş kaç:) Yok henüz 20'lerden 30'lara geçmedim:) Şarkı aşkımıza göre büyük müydü yoksa aşkımız mı büyüktü bilemiyorum.O'nun bana yazdığı hem kendi  şiirleri hem Usta kalemlere ait şiirlerin olduğu siyah kapaklı şiir defterinde okumuştum ilk bu şiiri. Malesef o defter artık yok. Üstünden çok zaman geçti.Başka başka aşklar geçti.Biz büyüdük , O evlendi. Ben başkalarını sevdim ,başkaları beni sevdi,başka başka kalp kırıklıklarım oldu. Hani ilk aşk özel olurmuş ya hala O'nu hatırladığımda bir garip oluyorum.Sanki ortama sis efekti verilmiş gibi ,yıllar geriye sarılıyor.İşte böyle bir duygu yaşatan şiir ve şarkı bu da. Şarkı kulaklarımda ,şiir aklımda,çocuk kalbimi alıp gidiyorum ... İYİ geceler:)

2 Haziran 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:37- Kartal Pençesinde - Peyami Safa

                                 
                                İki gün önce başlamıştım ama moral bozukluğundan okuma hevesim kaçmıştı.Dün büsbütün uykum kaçınca aldım elime,bitirmeden uyumadım.Zaten 104 sayfa.Peyami Safa'yı çocukluğumdan beri ayrı bir severim,bu kitabı duyduğumu bile hatırlamıyorum.Kartal İhsan lakaplı muhteşem komserin yazarın kendi ağzından anlattığı polisiye öyküleri.Beğendim,sade,sıkmayan.Ufak tefek baskı hatalı kelimeler var ama rahatsızlık verecek boyutta değil.Polisiye sevenler için mini bir kitap işte...

                               Arka sayfasına bakacak olursak;
                        Peyami Safa' nın annesi Server Bedia Hanım' ın  adından esinlenerek Server Bedi müstearıyla kaleme alığı hikayelerden biri Kartal Pençesinde... 1925 tarihli on kitaplık Kartal İhsan serisinin bir parçası olan bu hikayede,zeki,cesur ve adalet tutkunu polis komiseri Kartal İhsan'ın  azılı bir suç çetesiyle yaşadığı macereya tanık oluyoruz.
                       Yazarın yalnızca para kazanmak için yazdığı ve dönemin kimi gazetelerinde tefrika edildiğinde  okuyucu tarafından hevesle takip edilen bu hikayeleri,aynı zamanda Türk edebiyatındaki varlığı oldukça küçük bir yer kaplayan polisiye hikaye türünde de önemli birer kilometre taşı sayılır.
                   

1 Haziran 2012 Cuma

Çok Mutsuzuz :(

                                      
                                  Mutsuzluğumuzun nedeni (Milliyet'in sayfasından resmini aldığım) pisi pisi otu. Birkaç gün önce oğluşumun ön patisine batmış.Hep benim dikkatsizliğimden:'(( Dün veterinerimiz geldi , zorlu bir boğuşma sonrasında çıkarttı bir tane.Merhem sürmemizi,temiz tutmamızı söyledi.Elizabeth taktık.Kızarıklık,iltihap azalmıştı.Bugün tekrar uğradı veterinerimiz,iltihaplanma devam ediyor dedim.Ağız yoluyla alınacak 3 tablet verdi.Umarım hemencecik iyileşir.Suratsız suratsız yatıyor ,içim acıyor:( Parmk arasında iltihap vardı akşam habı içtikten sonra biraz üst kısımdan bileğe doğru sanki iltihap patlamış akmış gibi görüntü oluşmuş.Otu çıkartmadan önce ve çıkartığımız  akşam topallıyordu ,şimdi basabiliyor ama hala beni fazlasıyla üzecek kadar kötü görünüyor ve malesef dokundurtmadığı için kontrolde edemiyorum.
                               İnşallah hemen iyileşir :(



pisi pisi otu ve hayvancıklarımıza zararları hakkında detaylı bilgi için tıklayabilirsiniz