30 Mayıs 2018 Çarşamba

Okudum Bitti- 70: Masaldan Adam || Nisa Dede





                     Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı İnstagram üzerinden tatlı bir grupla beraber okumaya başladığımız 'Masaldan Adam'. Ne yazarı daha önce duydum ne de kitabı. Hal böyle olunca biraz çekinerek başladım. Beğenmeme korkusu diyelim. Yazarın ilk kitabıymış. Okuyup bitirdikten sonra, öykü yazdığını ve yeni bir romanı daha olacağını öğrendim. Özellikle öyküleri merak ediyorum. Çünkü kitabı hiç ummadığım kadar çok beğendim. Benim için sürpriz bir kitap oldu yani.

          Birden çok hayata konuk olup hepsinin acılarına, korkularına, kayıplarına yakından tanık oluyoruz. İçimi sızlatan, burnumun direğini sızlatan yerler, anlar bile oldu. Gece başladım, ufak bir mola harici elimden bırakamadan okudum bitirdim. Çok da ince bir kitap değil, iki yüz elli altı sayfa.

         Yaşadığı kötü bir olaydan sonra adı yarım akıllıya, deliye çıkan güzeller güzeli Senem'in hikâyesiyle başlıyor her şey. Ailesinin durumu yüzünden eğitimine devam edemeyen ama ne bulsa okumaya devam eden, kitaplara olan aşkı sayesinde gerçek aşkı da öğrenen Senem'in yaşadıkları öyle üzüyor ki okurken köyüne koşup onu bulup sarılmak istediği uyandırdı bende. Senem'den sonra oğlu Adem ve çocukluk aşkı Aslı'nın hayatlarına dalıyoruz. Oradan oraya sürüklenirken hep bir yarım kalmışlık hissi de peşinizden geliyor. 

     Ben severek, hüzünle okudum. Devamı da olur gibi gelmişti ama dediğim gibi yazarımızın sırada bir öykü kitabı ve şu an yazmakta olduğu yeni romanı varmış. 

      Güzel şarkılar ve Metin Fidan'ın zamanında çok sevdiğim Ayrıntılar köşesindeki 'Severim' bölümünü de hatırlamak güzel oldu benim için.





'' Gülen adamdan zarar gelmez. Kafasının içinde ne varsa okunur yüzü gülen insanların, ya hiç gülmeyenler öyle mi? Ne fenadır onların içi; geceden karanlık. Hiç kestiremezsin ne zaman ne yapacaklarını. Susarlar öyleleri, bir konuşsalar dökülüvereceğini sanırlar içlerinde barınan kötülüklerin; susarak gizlenirler. Kötü insan rengini belli etmez, öfke dahil bütün duyguları gölgelenmiştir kötülüğün karanlık perdesinde.''



''Derin sularda nefesini tutup da su yüzüne çıkınca aldığım ilk nefes gibiydi onu sevmek; öylesine güçlü, öylesine zaruri...''



''Büyümek ne çirkin bir şeydi, hissizleştiriyordu insanı...''




''Eski eşyaları tavan arasına kaldırmak kadar kolay olsaydı keşke bazı anıları unutmak.''




''Ölüm kurtuluş oldu onlara, bizim gibi olmayan herkese nasıl da güzel yakışıverir ölüm. Kanserli hastaya, özürlüye, deliye, meczuba, eşçinsele. Onlar ölünce kurtulur, kurtuluştur çünkü onlar için ölüm,ikram gibi, hediye gibi, özlenip istenilen, arzu edilen bir emel gibi; elde edilince de herkesi sevindiriverir. Yaşamak normal olanların hakkıdır. Ancak onlar ölürse üzülür, ağlarız...''




''Geçmişi geride bırakamıyorsa insan eğer, neden kaçmakta ısrar eder?'





PENGUEN YAYINLARI


1. Baskı Şubat 2018 
256 Sayfa



28 Mayıs 2018 Pazartesi

Okudum Bitti- 69: Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat || Stefan Zweig





         Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı geçen ay okuduklarımdan. Zweig'ın kaleminden Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat. Okuduğum diğer kitapları gibi (henüz çok az okudum ama okuyacağım zamanla) kısacık ama bu kısalığına rağmen derin, yoğun. En sevdiğim kitabı değildi. Şimdilik favorim Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.


          Bir otelde tatilde olan bir grup insanın gündemi, aralarından birinin Madam Henriette'nin ortadan kaybolmasıdır. Evli ve çocuklu kadın, her şeyi göze alıp henüz tanıştığı genç adamın büyüsüne kapılıp çekip gitmiştir. Herkes tüm acımasızlığıyla kadını eleştirirken anlatıcımız ve Mrs. C derin bir sohbete girer. Bundan sonrası da kitabın adı gibi Mrs. C'nin yaşamından yirmi dört saattir, yirmi yıl öncede kalmış bir yirmi dört saat. 


      Zweig'in kadının kalbini, iç dünyasını böyle güzel anlatabilmesine hayranım. Ara ara okumaya devam edeceğim. Modern Klasikler Serisi'ni çok seviyorum.






''İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlık gösterirler. Böylelikle normalde nadiren görülen tepkilerini ölçüsüz ve abartılı denebilecek bir sertlikle telafi etmiş olurlar.''



''Belli bir amacı olmayan her şey yanılgıdan ibarettir.''



''Yalnızca tutkunun  ne olduğunu hiç bilmeyen insanlar, nadiren bu duyguyu tattıklarında, belki de bu kadar çığ gibi ani, kasırgaya benzer tutku patlamaları yaşıyorlar: O anda yaşanmamış yıllar, kullanılmamış güçlerin biriken öfkesiyle  birlikte insanın göğsüne yumruk gibi iniyor.''



''Ama sonuçta zaman her şeyin ilacı, alınan yaşın da tüm duygular üzerinde özel ve hafifleştirici bir etkisi var...''



''Yaşlanmak, geçmişten artık korku duymuyor olmaktan başka bir şey değil zaten.''




TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

Çeviren: Mahmure Kahraman
10. Basım Kasım 2017
72 Sayfa




24 Mayıs 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 68: Yıldızları Yeniden Yazalım Seninle || Clare Swatman






                Kitap seven herkese merhaba. Okunmuşlar yine birikti. Geçmek bilmeyen bir tembellik var üzerimde. Havalardandır geçer diyorum. Bir umut. Üstelik son beş gündür de çok okuyamıyorum da. Umarım sizin keyfiniz yerindedir. 

         Yıldızları Yeniden Yazalım Seninle 'nin tanıtım yazısını okuduğumdan beri merak ediyordum. İlk gördüğümde yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. (O nasıl oluyor demeyin, oluyor işte.) Çünkü konusu çok sevdiğim bir arkadaşımla aramızda sık sık konuşulan bir şey. Belki pişmanlıkların çokluğundan, belki kaybedilenlere duyulan özlemden...

         Aralarının pek hoş olmadığı bir dönemde kocasını kaybeden Zoe'nun acısını, vicdan muhasebesini çok iyi anlıyorum. O da henüz kaybını kabullenememişken bir sabah kendisini geçmişinde bulur. Yani sabah uyandığında üniversiteye başlayacağı, Ed ile tanışacağı ilk güne dönmüş bulur.  Her şeyi hatırlayarak yeniden aynı şeyleri yaşayacağını bilmek hem güzel hem de çok korkunç. Belki de ufak dokunuşlarla kadere boyun eğdirebilir... Umut işte... 

          Çok ilginç, benzersiz bir kitap değildi belki ama güzeldi. Hiç sevmediğim kararları, davranışları da vardı çiftimizin elbette. Sevdiği birini kaybeden herkes, keşke bir kerecik daha görebilseydim, diyordur eminim. Zoe'nun Ed ile olan ikinci ilklerini okurken siz yine de sevdikleriniz yanınızdayken kıymetlerini bilin. Böyle ikinci şanslar ne yazık ki gerçek hayatta olmuyor. 




       

''Müziğin diğer her şeyden çok daha kolay bir şekilde geçmişi hatırlatması tuhaftı.''  



ARKADYA YAYINLARI

Çeviren: Murat Kızılkaya
1. Baskı Mart 2018
366 Sayfa






         

17 Mayıs 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 67: Thomas Düşerken || Altay Öktem





              Kitap seven herkese. Günün kitabı Altay Öktem'den Thomas Düşerken. Altay Öktem 'in daha  önce Filler Çapraz Gider kitabını okumuştum. Hakkındaki yazım burada. 

    
           Bazı kesimler tarafından sapkın olarak nitelendirilen buna rağmen dehası takdir edilen; kollarını kullanamadığı için ayaklarıyla fotoğraf çeken ve konuşamayan Thomas Dumas'ın ölümüyle başlar her şey. Kaza gibi görünen ölümün ardından biyografisini yazmakta olan arkadaşı, sanat tarihi profesörü Anders Bauman ve Thomas'a son fotoğrafında poz veren model Maria Saura bir araya gelirler. Thomas, Maria 'nın fotoğrafını çekerken uçurumdan yuvarlanıp ölmüştür. Bu pozlar yüzünden Maria da ülkesinden kovulup, aforoz edilmiştir. 

           İkili bir araya gelip tekrar And Dağları'na fotoğrafın çekildiği yere giderler. Bu yolculuk ikisi için de Thomas'ın düşüşüne dair bir şeyleri netleştirmelerini sağlar. Biz de son sürat peşlerinden giderken arada geri dönüşlerle tadına doyum olmaz bir okuma keyfi sürmüş oluyoruz.  Paris, Münih, İstanbul da uğranılan yerlerden, başka başka hayatlara da misafir olma şansı da buluyoruz. Daha ne olsun? :) 

        Şöyle bir açıklama var kitabın başında : ''Bu romandaki kişiler, mekânlar ve olaylar tamamen gerçektir.'' Okurken karakterler gerçekten var mı yok mu, yoksa Thomas ölmedi mi, ya da Anders ile Thomas aslında aynı kişi mi gibi çeşitli şeyler düşündüm. Okuyup bitirdikten sonra şöyle bir bakındım yalnız değilmişim. Özetle benim için ilginç ve keyifli bir okuma oldu. Altay Öktem'in diğer kitaplarınız okumamış olmanın üzüntüsü içindeyim. Zamanla telafi edeceğim.


       



    ''Bilmek, sahiplenmek anlamına geliyor. Zamanla, bildiği her şey insanın hayatına dahil olmaya, sonra da hayatını yönlendirmeye başlıyor. Bir bakıyorsun, onun acısı senin acına eklenmiş, büyümüş...''


''Ev dediği ruhunun sığınağıdır herhalde.''


''Nefret güçsüzlerin en büyük silahıdır.''


''İnsan, en çok kendini anlatırken zorlanır ve en çok kendinden söz ederken hata yapar. En yanlış saptamalar, insanın kendisi hakkında yaptığı saptamalardır...''


'' 'Herkes hak ettiği biçimde yaşamaz. Bazen insan başkalarının hak ettiği biçimde yaşar. Birileri, kendi hak ettikleri trajediyi bir başkasına yansıtarak hayatlarını temize çekerler. Buna kısaca 'kader nakli' diyebiliriz. Gücü elinde tutan kendi kaderini de başkalarının kaderini de değiştirebilir. Felsefe, herkesin hak ettiği biçimde yaşadığını, tesadüf diye bir şey olmadığını söyleyerek gücü elinde tutan insanların önünde paravan oluşturma sanatıdır. Felsefe aldatır. Hayatsa yüzümüze vurur,' diyen Thomas Dumas'a bir kez daha hak verdim.'' 



''Geçmiş, hiçbir zaman geride kalmaz. Geçmişimiz her zaman bizim bir parçamız olarak, bizimle birlikte yaşamaya devam eder.''





CAN YAYINLARI

1. Baskı Ekim 2017
156 Sayfa



16 Mayıs 2018 Çarşamba

Okudum Bitti- 66: Son 11 || Ferhat Uludere





                   Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı yine bir tanışma kitabı. Ferhat Uludere'nin kalemiyle geç kalınmış bir tanışma oldu. Kitabı okunacaklar listeme eklemiştim görür görmez, bu ay içerisinde bir kitap satış sitesinde kargo bedava olunca dayanamadım aldım gitti. 

            Gelir gelmez de yarım kitaplardan biri bitince şöyle bir başlayayım dedim. Ama bırakamadım. Çok sevdim. Mutlaka yazarın diğer kitaplarını da okumam lazım. 




           Bir Trakya kasabasının futbol takımı Kentspor 'un olaylı son maçına çıkma hazırlıklarıyla başlıyor kitap. Skor ne olursa olsun takımın kaderi değişmeyecek, hal böyle olunca taraftar da öfkeli. Küfürlerle stadı inletiyorlar. Teknik direktör Puşkaş Sami'nin de son maçı. Son bir gayretle kalan 'Son 11' i bu kötü atmosfere hazırlıyor. 

         O uğultuyu kulaklarımda, soyunma odasının kokusunu burnumda hissederek okudum. 

      Sami, Efsun, Ayla, Sezgin, Sedat, Garga Yüksel ve Vedat. Ahhh Vedat!!! Hepsi sanki tanıdığım insanlar gibi gözümün önündeler. Hepsinin ve daha adını anmadığım birçok ilginç karakterin hikayelerine tanık olmak çok güzeldi. Futbolun coşkusunu da kirli yüzünü de küçük bir takım etrafında bazen komik bazen trajikomik şekilde okumak da benim için keyifliydi. 


        Ufak çaplı argo içerdiğini söylememe gerek yok sanırım. Kaybedişler, ölümler, imkansız aşklar ve yitirilen umutların yanı sıra yeni başlangıçlar, bitti derken yeniden başlama ihtimali olan sevdalar... Neler neler yoktu ki...  Kısaca çok güzeldi.



''Karanlıktı içerisi, parçalanmış bir yürek kadar karanlık.'' 


''Futbolun cilvesidir bu, sen hangi takımı tutuyorsan hakemler senin tuttuğun takıma haksızlık ederler. Sen hakeme rağmen maç kazanırsın, rakip ise hakemle birlikte...''


''Hakemler tribünlerde kendilerine yüzlerce kişinin küfür etmesine ses çıkarmaz ama saha içinde gariban bir futbolcunun yarım yamalak 'siktir' çekmesini hakaret sayarlardı. Arkası sağlam futbolcuların küfürlerine ise müsamaha gösterir, hatta onları tribün gibi duymazdan gelirlerdi.''


''Şeref tribününe genelde maç yapan takımlarım yöneticileri ve mülki amirler geliyor, korumaların yarattığı çemberin güvenliğinde maçları izliyorlardı. Siyaset, spor ve sermayenin kol kola girip maç izlediği bu yer kuşkusuz dedikodu ve pazarlıkların da hararetle yapıldığı mekândı. Maçlar burada alınır, satılır, futbolcuların pazarlıkları yapılır ve teşvik primlerinden hakem taban fiyatlarına kadar her şey burada belirlenirdi. Kısacası futbola dair her türlü şerefsizliğin döndüğü bu yere, tüm bu iğrençlikleri gizleyebilmek için Şeref Tribünü adı verilmişti...''


''Gözlerindeki parıltıyla ve sadece babası olmayan çocukların yaşadığı buruk mahcubiyetle baktı.''  



''İçinde bir sürü kirli işin döndüğü bir oyun futbol ama sadece bir oyun; savaş değil.''



''İnsanın kendi çocukları hayırsız çıkardı, babalarını, analarını sefil ederdi ama kendi soyundan olmayan bir çocuğu adam etmiş biri hiçbir zaman yalnız kalmazdı. Biri olmasa öbürü elinden tutardı yaşlılığında, biri olmazsa öbürü bir lokma ekmekle çalardı kapısını, biri olmazsa öbürü düştüğü yerden kaldırırdı onu, biri olmazsa öbürü yanında olurdu son nefesinde, biri olmazsa öbürü verirdi kefen parasını, biri olmazsa öbürü kaldırırdı cenazesini ve biri olmazsa öbürü... Elbette içlerinden biri mezarı başına gelip ruhunun selameti için hayır duasını eksik etmezdi.''


''Ölüm toprağa atılmış bir gübre gibidir; bazen yakar, bozar, çürütür, bazen ise vaktinden önce olgunlaştırır açmaya yüz tutmuş goncaları...''



DOĞAN KİTAP

1. Baskı Nisan 2018
190 Sayfa




14 Mayıs 2018 Pazartesi

Okudum Bitti- 65: Balino || Anıl Basılı





               Kitap seven herkese merhaba. Günün güzeli harika bir çocuk kitabı. Anıl Basılı'nın ilk kitabı olan Balino. Tam da günün anlam ve önemine uygun bir okuma oldu. Sıcağı sıcağına mankenimle çekimi yapınca sizinle de geciktirmeden paylaşmak istedim.

           Geç kaldım birazcık ama doğurmuş, doğurmamış tüm annelerin, anne olabilenlerin, hem baba hem anne olan kahraman babaların Anneler Günü kutlu olsun. Annesini kaybedenlere sonsuz sabır dilerim. 



         Günün anlam ve önemine uygun bir okuma dedim çünkü kahramanımız küçük Lino'nun annesi anlattığı tatlı hikayelerle Lino'nun hayal dünyasının mimarı. Tıpkı yazarımıza umudunu hiç kaybetmemesini öğreten güzel annesi gibi. Ve benim tüm hayatıma ışık, renk, yaşama sevinci olan, okuma sevgimi bile kendisine borçlu olduğum annem gibi. Annelerin dokunduğu her şey güzelleşiyor. 


       İşte kahramanlarımız balina Ba ve Lino olsa da; aslında hikayeleriyle Lino'ya ışık olan annesi, piyanosuyla ses olan babası da süper kahramanlar. 


     Harika resimler Oğuz Demir'e ait. Bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Çok çok tatlı olmuş. 




     Küçük bir yağmur damlasından, bir leyleğin gözyaşına ve oradan da Balinalar Denizi'ne olan yolculuğunda Lino'ya eşlik etmek çok çok güzeldi.
                       



          Lino'nun yeni maceralarını da okumayı çok isterim. 

         Sevgili Anıl Basılı, bir çocuğa en güzel hediyenin kitap olduğunu düşünüyormuş. Ben de katılıyorum. Benim için de en güzel hediye her daim kitaplar. O yüzden çocuklarınıza, sevdiğiniz ufaklıklara bu kitabı almaktan çekinmeyin. Çok sevecekler. 







''Hayaline bu kadar yaklaşmış olmanın verdiği heyecanla Lino, gözlerini balinadan alamıyordu. 'Annem çok haklıydı,' dedi içinden. 'Hayal ettiğin her şey bir gün gerçekleşebilir.' ''



''Bir şeyi ne kadar istersen ona o kadar yaklaşırsın. Hayallerin gerçekleştiği yerler sadece masallar, hikâyeler değildir. Hayaller, onları gerçekleştirmeyi yürekten isteyen herkese açık bir kapı bırakır.''




TİMAŞ YAYINLARI

1. Baskı Mayıs 2018
64 Sayfa



12 Mayıs 2018 Cumartesi

Okudum Bitti- 64: Onların Öyküsü || Ömür Sabuncuoğlu





                  Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı hem çok özel hem çok güzel bir kitap. 

           Ömür Sabuncuoğlu'nun okumak isteyen ama okuyamayan kızlar için hazırladığı harika bir kitap Onlar'ın Öyküsü. Bu kitaptan elde edilecek gelir işte o şanssız kızlarımızın şansı olacak. Siz de çorbada tuzum, pastada muzum olsun diyorsanız lütfen alın, aldırın bu kitabı. On iki  öykü ve bir şiir var kitapta. Fahrettin Engin Erdoğan'a ait çok tatlı illüstrasyonlar da var, ayrıca kapak tasarımı da ona ait.



Ajda Pekkan - Sessizlik

Arzum Onan - İki Zeynep

Belçim Bilgin- Işık Çocuklar

Bergüzar Korel- Mucizenin Adı Babam

Demet Evgar- Ben Kim Miyim?

Fatma Girik - İşte Benim Sevdam

Monik İpekel- Yaşı Küçük Kalbi Büyük

Nazlı Çelik - Mehmet

Nebahat Çehre- Ülkemin Acı Gerçeği

Ömür Sabuncuoğlu - Canım Ağabeyim

Sıla Gençoğlu- Tomurcuk

Songül Öden- Baykuş

Şükran Ovalı- Kilitli Dolap




          Kimler kimler yok ki kitapta... Hepsi birbirinden güzel öykülerdi. Gözlerim dolu dolu okudum. Hatta bazılarında hüngür foşurt ağlamış bile olabilirim. Emeği olan herkese böyle bir projeye destek verdikleri için çok teşekkür ederim. Güzel insanlar iyi ki var.




İNKILÂP  KİTABEVİ

1. Baskı 2018
128 Sayfa







9 Mayıs 2018 Çarşamba

Okudum Bitti- 63: Siyah Votka || Deborah Levy




       Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı okumayı çok sevdiğim türlerden. Deborah Levy tarafından yazılan bir öykü kitabı. Yazarı ilk defa okudum ve öyküleri çok sevdim.

        Birbirinden güzel on tane öykü var kitapta:

Siyah Votka
Parlayan Işık
Viyana
Yıldız Tozu Ülkesi
Yastık Sohbeti
Mağara Kızı
Telefon Etmek
12 Bölümde Simon Tegala'nın Kalbi
Roma
Yaşamanın Daha İyi Bir Yolu


        
         Kamburundan muzdarip, önde gelen bir reklam şirketinin 'Siyah Votka' kampanyasının metin yazarı olan bir adamın, arkeolog olan Liza ile ilginç yakınlaşmasından başlayıp Prag'da havaalanında valizini kaybeden Alice'in bir zamanlar maden ocağı olan, girilmesi yasak olan gölde yüzüp Alex ile belirsiz flörtleşmesine şahit olup oradan Viyana'da kaçamak yaşayıp kendini kullanılmış hisseden adama şaşırken bulacaksınız kendinizi. 

      Hız kesmeden devam etme isteği uyandıran bir okuma süreci bekliyor sizi. Başkalarının hayatlarını, yaşadıklarını kendinin zanneden Nick 'in durumunu okurken de aklıma Joel Salinas isimli doktor geldi. Ayna dokunuşu sinestezisi olan adam da hastalarının acılarını hissediyor gibi bir şeyler okuyup dehşete düşmüştüm. 



        Affedebilmek, acılarla başa çıkabilmek, ihanet, bir yolunu bulabilmek üzerine kısa ama tadı damakta kalan öykülerdi. Biraz kasvetliydi belki. En sevdiğim ''Telefon Etmek'' isimli öykü oldu. 






   ''Uyandığım zaman, daima yanaklarımda yaşlar var, votka gibi saydam ama yağmur gibi ılık...''



''Yağmura bayılırım. Her hareketi daha etkili kılar, devinimlerin içine belirsiz bir özlemden 5 ml zerk eder.''



''Arzuladığınız birisinin yanında nefes almak kadar güzel bir duygu yoktur.''

*Siyah Votka


''Neden insanlar 'seni seviyorum' sözünü hep üzgün bir sesle söylerler?''

*Yastık Sohbeti


''Yağmur her zaman kederi büyütür ve sert şeyleri yumuşatır...''

* Telefon Etmek




EVEREST YAYINLARI


Çeviren: Işılar Kür

1. Baskı Nisan 2018
112 Sayfa


       

8 Mayıs 2018 Salı

Okudum Bitti-62: Kendimden Biliyorum || Benim Dünyam Frida || Ercan Akarsu






               Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı kapağıyla dikkat çekenlerden. İnstagram üzerinden bir grup kitap sever beraber okuduk. Yani okuduk sayılır. Herkes okurken ben hastanede refakatçi kalacağım için stresliydim. Çantama atıp hastaneye götürdüm. Beklerken okudum, bitirdim.

         Eve dönünce paylaşacaktım, hava kapalıydı, ruhum sıkılıyordu gibi çeşitli bahanelerle bugüne kadar erteledim. Baktım yine birikti okunanlar, paylaşayım artık dedim. :) 

          Frida Kahlo hakkında bilgim çok sınırlı. Fazla popüler olduğu için hakkında bir şeyler okumayı erteliyorum. Zaten bu kitapta da öyle esas kız değil. Esas kızın iç sesi olarak sahnede. Feride'nin olur olmadık zamanlarda konuştuğu Frida olarak huzurlarımızda. Feride'den başta gören, duyan yok onu. Ben de az aşk acısı çekmedim, az çatlak da değilim ama neyse ki henüz keçilerim sağlamda. Otuz yaşına koşar adım giden her bekar kızın yaşaması olası evlilik yok mu baskılarını yaşarken, sen daha iyilerine layıksın diye terk ediliyor. Feride'nin iş ve aşk hayatındaki dört nala değişimleri okuyup bitirirken de Feride'den özlü sözler okuma şansı bulacaksınız. 

            Kolay okunan bir kitaptı. Kafa dağıtmalık bir şeyler arıyorsanız bakın derim. 




''Hayat böyleydi: Bitmesini istemediğin anları tek seferliğine yaşatır, kaçıp kurtulmak istediklerini de gölge ederdi insana...''


''Aşk karşı tarafı koşulsuz mutlu etmektir.''


''Sonra bi'de aklıma gelmişken söyleyeyim: Size 'aynen' deyip duran bir fırlamayla da görüşmeyin. Cümle içinde kullanacak bi' harfi, bi' kelimesi olsun gözünüzü seveyim.''




ALFAPSİKOLOJİ YAYINLARI

1. Baskı Nisan 2018
176 Sayfa



5 Mayıs 2018 Cumartesi

Okudum Bitti- 61: Sessiz Köşe || Dean Koontz





              Kitap seven herkese yeniden merhaba. Günün ikinci kitabı Dean Koontz'a ait Sessiz Köşe. Sanırım sadece bir kitabını okumuştum yazarın uzun zaman önce. 

         Sessiz Köşe, Jane Hawk serisinin ilk kitabı. Heyecanlı, gergin bir başlangıç yaptık. Jane'in diğer maceralarını da merak ediyorum. :) 

       FBI ajanı olan Jane, kocası Nick'in şaşırtıcı intiharını kabullenemez. Aklında kalan sorulara cevap aramaya girişir.  Son zamanlarda yaşanan benzer olayların sıklığı onu zorlu bir sürece girmeye mecbur eder. Peşinde güçlü düşmanlarla adım adım araştırmasına devam eder, üstelik bir ajan olarak değil acılı bir eş, çocuğunu korumaya çalışan bir anne olarak tek başına mücadele eder. 

       Merakla okudum. Güçlü kadın karakterleri okumak daha da keyifli oluyor. Heyecan kaçırıcı bir şeyler söylemeden kısa kesiyorum. 




''Onlar Jane'nin peşindeydi. Her şeye gücü yeten, gizem dolu Onlar... Ama Jane'in Onlar'ın kim olabileceğine dair hiçbir fikri yoktu. Ne olursa olsun, çok yaklaşmışlardı artık.''


'' 'Yalancılar' dedi, 'başkalarının yalanlarına hep ilk kananlar olur.' '' 


''En karanlığın bile karanlığında, umut hep bir cankurtaran halatı olarak kalacaktı; kimi zaman bir sicim inceliğinde olsa bile...''



PORTAKAL KİTAP

Çeviren: Cem Özdemir
1. Baskı Şubat 2018
412 Sayfa





4 Mayıs 2018 Cuma

Okudum Bitti- 60: Harry Potter ve Lanetli Çocuk || J. K. Rowlig, John Tiffany, Jack Thorne




          Kitap seven herkese merhaba. Günün ilk kitabı. On dokuz yıl sonra yazılan sekizinci kitap. Ben okumak için on dokuz yıl beklemedim. Geç okumanın faydaları. Biter bitmez okumuş gibi oldum.

         Ya benim okuduğum yorumların geneli olumsuzdu ya da bende öyle bir algı oluştu bilemiyorum. Ama kitaba başlarken pek umutlu başlamadım. Sanırım sahne metni olduğu için bazı okurlar beğenmemiştir. Ama ben oyun okumayı da çok seviyorum.



        Çok güzeldi bence. Hatta Scorpius'un hatrına babası Draco'yu bile sevecektim neredeyse. Harry'nin oğlu Albus ile Scorpius'un zaman döndürücü ile giriştiği heyecanlı yolculuğu anlatıyor kitap özetle. Kelebek Etkisi filmi tadındaydı. Snape'i görmek en güzel kısmıydı sanki. Geç kalınmış bir aşk işte benimki de. :)



HARRY:
Hem güzel hem korkunç bir şeydir gerçek, çok özen ister.


DUMLEDORE:
 Harry, bu karmakarışık, duygusal dünyada mükemmel bir cevap asla yoktur. Mükemmeliyet, insanlığın erişemeyeceği, sihrin erişemeyeceği bir yerdedir. Her pırıl pırıl mutluluk anının içinde o zehir damlası vardır: Acının tekrar geleceğini bilmek. Sevdiklerine karşı dürüst ol, acını göster. Istırap çekmek, nefes almak kadar insanidir.



YAPI KREDİ YAYINLARI

Çeviren:  Sevin Okyay& 
Kutlukhan Kutlu
1. Baskı Kasım 2016
360 Sayfa






3 Mayıs 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 59: Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? - J. K. Rowling





     Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?, Hogwarts 'ta okutulan ders kitaplarından biri. Bizim okuma şansını bulduğumuz ise Harry Potter 'a ait olan kitap. İçinde Harry, Hermione ve Ron 'un yazdığı eğlenceli notlar da var. Zaten notlar da olmasa çok sıkıcı olurdu. 😊 Bazı canavarları daha önceden duymuştum, kitaplarda adları geçiyordu. Bazılarını da ilk defa okudum. Ufak çizimler de var. 




       Yazar Hakkında (Newt Scamander) ile başlayıp Albus Dumbledore 'un yazdığı ön sözle devam ediyor.
Canavar Nedir?, Muggle'lar Fantastik Canavarlar'ın Ne Kadar Farkında? Kısa Bir Tarihçe, Sihirli Canavarların Saklanması, Büyüzooloji Neden Önemlidir? Sihir Bakanlığı Sınıflandurması, A'dan Z'ye Fantastik Canavarlar başlıklı bölümler şeklinde sıralanmış. 



    Resimli kitapları yavaş yavaş almayı planlıyorum. Yeni baskılar olursa, bitmezse ben alana kadar. 😊Zaten bu versiyonu da tükenmiş. Uçuk fiyatlarla satıyorlar. Bendeki birinden ödünç alındı. Fotoğraf çekerken de Hayko gelince birazcık korktum ama kazasız belasız atlattık. O Harry'i yedi.




 "Yarım yamalak anlamak, çoğu kez cehaletten daha tehlikelidir." 





YAPI KREDİ YAYINLARI

Çeviren: Sevin Okyay&
Gül Sarıoğlu
4. Baskı Ağustos 2015