27 Aralık 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 150: Koza Vadisi || Özge Cenk





             Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı yine bir çocuk kitabı: Saklıkıta Serisi'nin ilk kitabı Koza Vadisi. Öncellikle kapak tasarımını çok çok sevdim, çok tatlı. Sert kapak, çok güzel. Beş kitaplık bir seri olacakmış.




           Astronot olma hayalleri kuran küçük Leda'nın  zorluklarla dolu, tatlı heyecanına eşlik etmek güzeldi. Aralık ayı okuma konusunda çok vasat geçiyor böyle tatlı bir kitapla okuyamama durumuma kısa bir son vermiş oldum. Leda'nın yaşadığı lavanta bahçeleriyle meşhur Koza Vadisi'nde  ne yazık ki bir okul yoktur, halk da kendi çabalarıyla okul yapmak için para toplamaya çalışır ve tam sona yaklaşılmışken bir ejderha saldırısına maruz kalırlar. Leda 'nın macerası da böylece başlar. Cadılar, ejderhalar ve gizemli olayların yanı sıra çok güzel mesajlar da içeren bir kitaptı. Dostluk, cesaret konularına değinen; eğitimin önemi, doğanın korunması gerekliliği gibi konulara da değinilmesi çok güzeldi. 




''Anlaşılan insan bu kadar ünlü olunca, yaptığı işin ilgi görmesi için çok da iyi olması gerekmiyordu...''


''Leda söylerken kolaymış gibi dursa da baskıcı ve güçlü bir otoriteye karşı birlik olup karşı koyabilmek oldukça zor bir şeydi. Çünkü herkes tek tek bakıldığında içten içe bu durumdan nefret etse de kimse birbirine güvenemediğinde umut ortadan kalkıyordu. Kabulleniş ve itaat başlıyordu...''


''Gerçekte bir insanı değerlendirmek için nasıl göründüğünden çok daha fazlasını bilmek gerekirdi...''


''Eğitimin sadece meslek edinmekle ilgili olduğunu sanıyorlar. Oysa eğitim, insanların hayata bakış açısını değiştirir.''




EPSİLON YAYINLARI

1. Baskı Ağustos 2018
316 Sayfa



23 Aralık 2018 Pazar

Okudum Bitti- 149: Sergüzeşt || Sami Paşazade Sezai





                    Kitap seven herkese yeniden merhaba. Türk klasiklerini yeniden okuma kararı vermiştim bir ara. Bir kısımını aldım ama bu sene pek okuyamadım. 

             Beyaz Balina Yayınları'nın birbirinden güzel kapakları olanTürk Klasikleri Serisi'nden okuduğum ikinci kitap oldu Sergüzeşt. Yayımlanışının 130. yılında bana da ikinci defa okumak kısmet oldu ama ilk defa okur gibi okudum, çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum. :) Çok özenli bir şekilde hazırlanmış yayına. Arka  kapakta da belirtildiği gibi: 'Eserin bu baskısı, dönemin diline ve ruhuna olabildiğince uygun fakat günümüz okuru için de anlaşılabilir olması amaçlanarak yayına hazırlanmıştır.' 



              Türkçe romanın ilk dönemine ait örneklerden olan kitap, edebiyatımızda romantizmden realizme geçişin de örneklerindendir. (Bu ve benzeri birçok doyurucu bilgi romana başlamadan önce 'Sunuş' ve 'Yayına Hazırlayanın Notu' bölüm başlıklarıyla verilmiş zaten. Çok faydalı ve güzel buldum.) 

             Küçücük yaşında bir insan tacirinin eline düşüp Kafkasya'dan İstanbul'a getirilip zengin bir aileye satılan Dilber'in hüzünlü hikayesi ile başlıyor kitap. Satıldığı ilk ailede şiddete, aşağılanmaya maruz kalan Dilber, bazı sebeplerden dolayı başka bir aileye satılır, ikinci el bir eşya gibi. Yeni evinde de ilk defa aşkla tanışır. Çocukluğunu yaşamasına izin vermeyen insanların elinde büyüyen Dilber'in aşkına ve özgürlüğüne kavuştuğunu düşünmek realizme çok uygun olmazdı değil mi?  Hüzünle ama Dilber'in azmine, gücüne, cesaretine hayran kalarak okudum. Dönemin sınıf farkını, yaşanan zorlukları çok güzel bir şekilde yansıtmış yazar. 

           Bu arada Sergüzeşt, Araba Sevdası'nın yazarı Recaizade Mahmut Ekrem'e ithaf edilmiş.





''Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır.''


'' İnsan hayatının hangi döneminde olursa olsun, anneye karşı daima çocuktur.''



BEYAZ BALİNA YAYINLARI

1. Baskı 2018
136 Sayfa



Okudum Bitti- 148: Bütün Öyküleri || Samed Behrengi





              Kitap seven herkese merhaba. Okunmuş ama bloga yazılması ertelenmiş kitaplarımı kurcalarken Samed Behrengi göz kırptı kitap kulesinin arasından. Bütün Öyküleri olarak tek kitapta toplanmış halini görünce almıştım bir süre önce. Arada açar okur çocukluğumu yad ederim demiştim. Kapağı da çok şeker. Özellikle 'Küçük Kara Balık' beni çocukluğuma götürüyor, o zaman birkaç tane tek öykülü kitabı vardı kitaplığımda. Ama Küçük Kara Balık kıymetlimdi, okuma yazma bilmediğim yaşlarda da annem sık sık okurdu onu bana. Kitabın sevdasına ilk mini akvaryum balığımı aldırmıştım. Hem nostalji yaşamış oldum hem unuttuklarımı hatırladım hem de sesli okuduğum için değişik bir deneyim oldu.



         Kitapta yer alan öyküler:

Bir Günlük Düş ve Gerçek

Bir Şeftali Bir Şeftali

Kel Güvercinci

Yıldız İle Konuşan Bebek

Küçük Kara Balık

Pancarcı Çocuk

Feleği Arayan Adam

İki Kedi Duvarda Biri Ak Biri Kara

Akıllı Keçi

Sevgi Masalı

Yıldız İle Kargalar 

         Hepsini  severek okudum ama Küçük Kara Balık'ı saymazsak bu defa Feleği Arayan Adam da özel bir mutluluk verdi bana. :) Yazdıkları ödüller alan, birçok dile çevrilen Behrengi'nin kitapları yasaklanmış da. Erken yaşında şüpheli bir şekilde ölmesi de suikasta kurban gittiğini  düşündürüyor. Yazdıklarıyla ölümsüz olan Behrengi'nin güzel hikayelerini hem siz okuyun hem de ufaklıklara okuyun, okutun bence. 


                

PANAMA YAYINCILIK

Çeviri: Türker Keşmer
320 Sayfa




18 Aralık 2018 Salı

Okudum Bitti- 147: Karanlık Yılbaşı Öyküleri | Aralıktan Sızan Karanlık





                  Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı geçen sene bu zamanlarda ilk çıktığında da aaa tam okuma zamanı dediğim Karanlık Yılbaşı Öyküleri. Hazır bu aralar yine pek okuyamıyorken araya alayım, tam zamanı dedim. Hem malum öykü de seviyorum, yeni yazarlar keşfetmeyi de seviyorum. Bu kitaptaki hiçbir ismi de daha önce okumamıştım.

         


Kitapta yer alan öyküler:

Bir Yılbaşı Korkusu- Özlem Ertan

Definenin Tılsımı- Mehmet Berk Yaltırık

Efendi Claus - Kubilayhan Yalçın

Karanlık Bedava- Demokan Atasoy

F*ck New Year - Gülbike Berkkam

Çörten - Uğur Kılınç

Seneye Görüşürüz - Funda Özlem Şeran

Ölü(m)sever - Uğur Batı

Tatsız Masal- Murat Baykan

Yolculuk- Işın Beril Tetik

Yeni Arkadaşlar- Alper Kaya

Dönüş - Orkide Ünsür

Karşının Yolcuları- Galip Dursun


Yılbaşı ruhunun o ışıklı, rengarenk, bol hediyeli, eğlenceli kısmını değil de karanlık, ürkütücü , rahatsız edici kısmını yaşatan 13 tane öykü var kitapta. En sevdiklerim : Yolculuk, Tatsız Masal, Seneye Görüşürüz oldu. 



''Biliyorsun ki söylenemeyen sözler, anlatılamayan gerçekler ruhun dengesini bozar, insanın içindeki görünmez terazinin yalpalamasına sebep olur.''
*Bir Yılbaşı Korkusu



''Ölüm en büyük uyanış değil mi?''
*Efendi Claus


''İnsanlardan korkmak yaşayabileceğiniz en mantıklı  korkudur, inanın. Onlar dışında bir şeyden zarar görmeniz neredeyse imkânsızdır.''
*F*ck New Year




BİLGİ YAYINEVİ

Derleyen: Orkide Ünsür
Birinci Baskı 2017
276 Sayfa


13 Aralık 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 146: Kabus Devam Ediyor || Jeff Gunhus





                 Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı daha önce okuduğum Kâbus'un devamı olan Kâbus Devam Ediyor. Kâbus hakkındaki yazım burada. İlk kitabı da severek okumuştum bu kitabı da heyecanla okudum, daha da çok sevdim hatta. Daha dehşetengizdi. :) 




         İlk kitaptaki olayların üstünden on yıl geçmiş, Tremontlar yaşananların bir şekilde üstesinden gelmiş, normale yakın bir hayat yaşamaktadırlar. Sarah artık genç bir kız olmuştur. Anne babası artık kızlarının özel güçleri olmadığını düşünürler ama Lonetree'nin ziyareti ve  sonrasında yaşanan olaylar hiçbir şeyin bitmediğini gösterir. Peşlerinde Mama D isimli özel güçlü çocukları avlayan korkunç bir kadın vardır ve bu defa daha da tüyler ürperten sahnelere hazır olun. Girişten itibaren merakla okudum. Lonetree ve Sorenson da tüm bu gerilimin içine tatlı atışmaları ile renk kattılar. 

            Jeff Gunhus ilk kitapta olduğu gibi yine tatlı bir teşekkür yazısı eklemiş kitaba. :) 


   


  ''Lonetree geri dönmüştü ve bunun tek bir anlamı olabilirdi.
     En kötüsünü henüz yaşamamışlardı.''


''Gecenin bir yarısı paramparça edilen adamların acı dolu çığlıkları Jack'in kulaklarından bir türlü gitmiyordu. Evdeki her gölgede mağaradaki şamanın eğri büğrü bedenini gördüğünü sanınca kızını kıskanıyor, bir taraftan da kızı yaşananları unutabildiği için Tanrı'ya şükrediyordu.''



ARKADYA YAYINLARI

Çeviren: Uğur Mehter
1. Baskı Kasım 2018
350 Sayfa




8 Aralık 2018 Cumartesi

Okudum Bitti- 145: Gittim Gezdim Gördüm || 56 Yazar 56 Pencere





           Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı daha önce 90'lı Yıllar kitabını okuduğum Proje Kitap Serisi'nin bu defa gezi yazılarına dair olanı: Gittim Gezdim Gördüm. 

          56 Yazar 56 Pencere, yani 56 farklı kişinin gezi başlığı altında yazdıklarından oluşuyor. Kimi kurgu anılarını, kimi gerçekten gezi yazılarını içeren anılarıyla yer almışlar kitapta. Ve yanılmıyorsam yazıları yer alan kişilerin hiçbiri gerçek anlamda 'yazar' değil. Birçoğunu Instagram üzerinden tanıyor olunca kim ne yazmış diye merakla okudum. Hatta baştan sonra sırayla okumadım. Önce aşina olduğum isimlere baktım. Hatta keşke herkesin kullanıcı adı da yazsaydı diye düşündüm.




        İlk okuduğum ve en sevdiğim Ece Ceren Gültepe 'nin Güzel Atlar Diyarı: Kapadokya oldu. Başka kitaplarda da adını görmek nasip olur inşallah. 
      Sonra Ebru Loğoğlu'nun Çukurova'nın Renkleri çok dokundu.
      Feda Murat Gözgöz'ün Ada isimli yazısı da güzeldi. Bunlar ilk aklıma gelenler. Severek okudum. Bölüm sonlarında da yazı sahiplerinin cevaladığı mini bir anket vardı. (Seyahate çıkarken mutlaka yanınıza aldığınız üç şey, Gezdiğiniz yerler arasında en sevdiğiniz yer, Hayal kırıklığına uğradığınız yer, Türkiye'de gitmeyi en çok istediğiniz yer, Yurt dışında gitmeyi en çok istediğiniz yer, Bir sonraki yolculuk planınızda gideceğiniz yer, şeklinde)



SIFIR YAYINLARI

1. Baskı Ekim 2018
308 Sayfa




      

3 Aralık 2018 Pazartesi

Okudum Bitti- 144: Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü || Etgar Keret





              Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı çok severek okuduklarımdan. Etgar Keret epeydir gözüme çarpıyordu ama hep ertelemiştim almayı. Okuduğum için çok mutluyum. Bu zincirleme bir saadetin sonucu, şöyle ki Fante'nin Toza Sor kitabını da uzun süredir bekletiyordum, çok güzel bir vesile ile Fante okumaya başlayınca ki çevirisi bize çok çok başarılı geldi, Avi Pardo başka neler çevirmiş diye bakarken Etgar Keret ile karşılaştım bir kere daha. Beraber öykü de okuyalım dedim ve okuduk. Çok da güzel oldu. Diğer kitaplarını da ara ara okumayı planlıyorum.


         


       Çok ilginç öyküler okudum. Eğlenceli, komik, garip, bazen de anlaşılmazlardı. Birçok farklı konuda kısacık öykülerden oluşan bu kitabı öykü seven ve özellikle absürt şeyler okumayı seven herkese tavsiye ediyorum. Biz her öykünün sonunda kısa sohbetler ederek okuduğumuz için çok daha keyifli oldu. Wristcutters: A Love Story (Bilek Kesenler: Bir Aşk Hikayesi) de kitaptaki en sevdiğim öyküden uyarlanmış. İzlemedik henüz, belki yakında izleriz. :) Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü, İyi Niyet, Domuzu Kırmak ve Rahim. 







''İnsanların hafızaları zayıftı, özellikle kötülük söz konusu olduğunda. İnsanlar unutmaya meyillidir...''


''İki tür insan vardır, duvar yanında uyuyanlar ve onları yataktan aşağı iten birinin yanında uyuyanlar.''



SİREN YAYINLARI

Çeviren: Avi Pardo
11. Baskı Şubat 2018
148 Sayfa




30 Kasım 2018 Cuma

Okudum Bitti- 143: ''Gülün Günlüğü'' Rüzgar Gülü || Ursula K. Le Guin





                  Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı hediye olduğu için daha da değerli olan Rüzgârgülü. Daha önce Yerdeniz serisinin ilk kitabı Yerdeniz Büyücüsü'nü, Yaban Kızlar'i ve Mülksüzler'i okudum. Yakın gelecekte Yerdeniz'i okumayı planlıyorum ve çok seveceğime şimdiden çok eminim. 

          Rüzgârgülü, Gülün Günlüğü olarak bilinen kitaba yeni öyküler eklenerek hazırlanmış. Ben Gülün Günlüğü'nü okumamıştım. Öyküleri ilk defa okudum. Öykü okumayı zaten severim, o yüzden severek okudum ama içlerinde anlamadığım, belki de bu yüzden sevmediğim öyküler oldu. Ama çok güzelleri de vardı. Genel olarak çok severek okudum. Çok farklı hisler uyandırdı kitap bende, sanki tek bir yazarın elinden çıkma değil de farklı farklı yazarların öyküleri gibi geldi.




          En çok sevdiklerim: SQ, Arzunun Patikaları ve Gülün Günlüğü oldu. Bu kısalı uzunlu öykülerden güzel romanlar bile çıkardı. Kitaba başlamadan önce gözüm korkmuştu, hala Ursula ufaktan gözümü korkutmuyor değil. Ama seviyorum da.


(Bu da burada dursun kitabı sarıp sarmalayıp saklayacağım için özledikçe bakarım :) ) Bu arada evet kapağın dokusu da kendisi de çok güzeldi.


''Düşlerin çoğu unutulur, sen ne kadar hatırlamaya çalışsan da. Ama sonra bir müzik notası duyulur ve zihnin mandolin tellerinde armoniler dolanır ve birden gözlerimizde yaşlar olduğunu fark ederiz...''

''İnsan ne kadar çok korkarsa o kadar insan olur.''
*Schrödinger'in Kedisi


''Beklenene, alışılmışa o kadar ihtiyaç duyuyordu ki bunu elde etmek için alışılmamış şeyler yapıyordu.''
*Kuzey Hattında İki Rötar


''Güvenemediğimiz insanlardan söz vermelerini istemezsiniz.''
*Gülün Günlüğü


'' 'Düşlerin etnolojisi.'
'Düşlerin mi? Ah, hayır. Gerçek bu... Olmasını dileğimden çok daha gerçek.'
'Bütün düşler böyledir.' '' 
*Arzunun Patikaları


''Otuz yılı birlikte, kavga gürültüden uzak geçirdiler desek yalan olur elbette. Yan yana duran iki kaya bile otuz yılda birbirinden bıkar ve arada bir, kimse dinlemiyorken neler diyorlardır kim bilir...''
*Gwilan'ın Arpı


''Bana öyle geliyor ki bizi asıl yok edenler hüzünlenmeyen insanlar.''
*Su Geniş


''Ama zaten kahramanlığın arka tarafı çoğu zaman üzücüdür; kadınlar ve hizmetçiler bilir bunu.''
*Zaman Azlığı Sorununa İlişkin Bazı Yaklaşımlar



AYRINTI YAYINLARI

Çeviren: Ümit Altuğ
Dördüncü Basım 2017
288 Sayfa



23 Kasım 2018 Cuma

Okudum Bitti- 142: Şşşşt! || Leyla Serpil





                 Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı oldukça ince olmasına rağmen zor okuduğum kitaplardan biri: Şşşt!. Zor okudum çünkü çok üzücüydü.

           Kadın olmanın sadece zorluklarını yaşayan, ezilmiş, aşağılanmış, dövülmüş, tacize, tecavüze uğramış, susturulmuş kadınların hikayesi Şşşşt! Küçük yaşlarından beri zorluklarla mücadele eden farklı yaş gruplarındaki kadınların bir sığınma evinde birleşen hayatlarını içim sızlayarak okudum.



             Üzücü olan yanı bir kurgu olarak okuyunca bile kalbimi acıtan şeyleri, bir yerlerde bir sürü kadının, çocuğun yaşıyor olması ne yazık ki! 




''Bu ev istasyon gibiydi. Zorlu bir yerden gelip bilinmeyen bir yere gidecekken arada duraklanan, soluklanılan. Trenin buraya nereden geldiği belliydi de nereye gideceği meçhul.''



BİLGİ YAYINEVİ

Birinci Basım
Mayıs 2017
184 Sayfa



22 Kasım 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 141: Naftalin Kokulu Yıllar 90'lar





              Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı adıyla kalbimi çalanlardan. 90'lar ne güzeldi, değil mi? İşte bu kitapta da 65 ayrı kişinin 90'lı yıllarına konuk olma fırsatı buldum. 

          Severek okudum, bazıları tebessüm ettirse de çoğu hüzün verdi. Belki eskiye duyulan özlemden, belki de benzer yaşanmışlıkların varlığındandır. 

           Her yazının sonunda, yazarın 90'larla ilgili;

En sevdiği şarkı/türkü,
En sevdiği dizi/film,
En sevdiği Tv programı,
En sevdiği nesne 
   sorularına verdikleri cevaplar da vardı.

En sevdiğim şarkı diye düşününce zor gelmişti okurken ama sanırım Haluk Levent Yollarda Bulurum Seni olabilir. Onun dışında (sanırım en uzun süre ve kesintisiz sevdiğim şarkıcı Haluk Levent, lisede bile Beşiktaş posterlerimin yanında hep bir Haluk Levent olurdu) 90'larda pop da güzeldi. Neyse gidip Haluk Levent dinleyeyim. Haluk Levent'le büyüyüp, yaşlanmışım. :D Şu ara en sevdiğim Haluk Levent şarkısı 'Hadi Gül' ama başkası söylüyor.

En sevdiğim film yine zor. Kolaya kaçayım dizi seçeyim: Bizimkiler. Rahmetli dedemle beraber izlerdik. :( 

En sevdiğim Tv programı ne olacak canım çizgi filmlerdir: Tsubasa, Şeker Kız Candy falan. :) Alf'i de severdim kediciği yemeye çalıştığı zamanlar harici.

En sevdiğim nesne de gazoz kapakları ya da taso ya da kemik bilyeler(biz öyle diyorduk sanırım) olabilir. Ya da küçük metal arabalar. Birkaçı hala duruyor olabilir. Erkek çocuğuymuşum, haberim yokmuş. :) Bir de ne kararsızım ya. :) 

          


'' Bende mi bir gariplik var, yoksa sizin için de öyle mi? Hüznü hatırlamaz mısınız? Unutur musunuz size yapılanları? Çaresizliklerinizi yaşanmamış mı sayarsınız yoksa?''


''Bırakın beni sobanın isli sıcağının yanına; üzerindeki ıslak çamaşırların çıkardığı su sesi ile uyuyakalayım oracıkta. Özgürce top oynayayım sokaklarda. Komşunun camını kırayım yanlışlıkla! En büyük günahım bu olsun...''


''Bir kasetçalar gibi şu hayatın da keşke başa sarma ya da silme tuşu olsa...''
*Tülay OĞUZVEREN/ Komşu Ev




SIFIR YAYINLARI

1. Baskı Temmuz 2018
304 Sayfa



20 Kasım 2018 Salı

Okudum Bitti- 140: Guguk || Doruk Kirezci







               Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı yine ilk defa okuduğum bir yazara ait. Daha önceki kitabını da görmüştüm yazarın ama okumadım. Guguk ile tanışmış oldum, tatlı bir kitap olmuş. Severek, arada hüzünlenerek okudum.


           Bildiğimiz ve bence çoğumuzun sevmediği evlilik programlarına tatlı tatlı eleştiriler yapan bir kitaptı. Üstelik bunları da kurgunun içinde çok eğlenceli şekilde yapmış yazarımız. Cengiz de  işte, sorsanız kimsenin izlemediği ama izlenme oranları hiç düşmeyen o evlilik programlarına seyirci olan katılıp para kazanan, işsiz bir Su Ürünleri Mühendisi. Bir gün programın gediklilerinden birine şaşırtıcı bir talip gelmesiyle hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hem de ne değişim. :) 





         Bir ara Cengiz'in babası ile ilgili düşünceleri o kadar tanıdık geldi ki bana. Hayat nefret etmek için çok kısa olsa da bence herkes affedilmeyi hak etmiyor yine de.  


        Eğlenceli, sürpriz gelişmelerle dolu bir kitaptı. Bu aralar pek kitap okumak gelmiyordu içimden, iyi geldi.





   '' Bir anda Voldemort'u gören Harry Potter'a döndüm.''


''Babam geçmişte, 'Sigara almaya gidiyorum,' diyerek evden çıksaydı ve yıllar sonra da bir köprünün altında cesedi bulunsaydı- evet, biliyorum, bu acı bir olay- en azından benim için 'babam' olarak kalırdı. Onu güzel anılarla hatırlar, arkasından ağlar ve onu hiç unutmazdım. Anısını da hayatımın sonuna kadar yaşatmak için çabalar ve 'dedeniz' ile başlayan cümlelerle çocuklarıma aktarırdım.''


''Ben de dâhil olmak üzere, insanlar böyledir işte. Kesin cümleler ve büyük büyük laflarla kanuşurlar ama hayat, insana o büyük lafları her zaman yedirir.''  



''Milattan önce 2737 yılında çayı tesadüfen keşfeden Çin İmparatoru Shen Nung ne büyük adammış. 4754 yıl sonra bile insanlar onun sayesinde izdivaç ediyorlar.''



''Uğursuz tek canlı insandır.''





MÜPTELA YAYINLARI


1. Baskı Ekim 2018

220 Sayfa


     


     


18 Kasım 2018 Pazar

Okudum Bitti- 139: Değirmenimden Mektuplar || Alphonse Daudet





         Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı uzun zamandır okumak isteyip hep ertelediklerimden biri: Değirmenimden Mektuplar. İlk baskısı 1869 yılında yapılmış.




           Paris'in karmaşasından kaçıp Provence'te , kırsalda bir değirmende yaşayan bir adamın yazdığı mektuplardaki hikayeleri okumuş oldum. İlginç olanlar da vardı, çok güzel olanlar da. Keşke ben de sessiz, huzurlu bir yerlerde yaşasaydım. İnsandan uzak, doğayla iç içe ve hayvanlarla dolu. Yalnız, hiç insansız olmaz. :) Mektup yazmayı da çok seviyorum. Ben de müstakil bir evden mektuplar yazabilseydim güzel olurdu. Neyse buna da şükür. Kitabı okumadıysanız okuyun. Kolay okunuyor zaten.





''Kin, zayıfların hiddeti...''



ANTİK BATI KlASİKLERİ

Çeviren: Necati Kaplan
128 Sayfa



16 Kasım 2018 Cuma

Okudum Bitti- 138: Andersen Masalları || Hans Christian Andersen



          Kitap seven herkese merhaba. Masal sevenlere fazladan bir merhaba daha. :) 
Andersen'i hepimiz duymuşuzdur, en az bir masalını ezbere biliriz bence. Hiç Andersen masalı okumayan yoktur çocukluğunda bence. 

       İşte bizim çocukluk geçeli uzun uzuuun yıllar olunca hemen hemen hepsini unutmuşum. Hiç duymadığım masallar da vardı elbette. Bilip de aaa bu da mı Andersen'in dediklerim de vardı : Çirkin Ördek Palazı, Kibritçi Kız, Prenses ile Bezelye Tanesi gibi. Kibritçi Kız beni en çok güzel masaldı çocukken. Hain Andersen çok ağlatmıştı beni. 




         Danca'dan, kısaltılmadan çevrilmiş. Severek okudum ben. Çocuk kitaplarını zaten daha da çok sever oldum son zamanlarda, hep dediğim gibi. Her gece en az bir tane okumalık. Yanlış saymadıysam elli tane tatlı masal vardı. Yalnız söylemeden geçemeyeceğim Andersen'in içinde çocuğunun mürüvvetini görmek isteyen bir Türk anası var sanırım. Hep bir şeyleri evlendirme çabası vardı. Canlı cansız bütün karakterlerini... :) 



TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

Çeviren: Murat Alpar
12. Basım Nisan 2016
255 Sayfa