#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti- 95: Daha || Hakan Günday

19 Temmuz 2018 Perşembe

Okudum Bitti- 95: Daha || Hakan Günday





              Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Hakan Günday'ın Daha isimli kitabı. Yine çok etkileyici bir kitap okudum. Öndeki üçlü kaldı okunmayan.

Okuduklarım:

Az hakkındaki yazım burada,

Kinyas ve Kayra hakkındaki yazım burada

Zargana hakkındaki yazım burada,

Piç hakkındaki yazım ise burada.




                 Arthur Rimbaud 'un şu sözüyle başlıyor kitap: ''Dayanılmaz olan tek şey, hiçbir şeyin dayanılmaz olmamasıdır.'' Kitap boyunca alıntı hep beynimde yankılandı. Afganistan'dan Avrupa'ya insan kaçırma işinde olan Gazâ ve babası Ahad'ın hikayesi Daha. Sinemaya da uyarlandı ama okumadan izlemedim elbette. Kitabın ilk cümlesini okuyunca zaten sizi karanlık bir şeylerin beklediğini çok net anlıyorsunuz: ''Babam bir katil olmasaydı, ben doğmayacaktım...''

                Kitabın isminin bile çıkış noktası sarsıcı. Bu kaçakların çoğu Türkçe bilmiyor, çoğunun tek bildiği kelime 'Daha'. Daha çok su, daha çok yemek istemek için... Sanki girişteki alıntı ve 'Daha' sözcüğü üzerine  bir roman yazmış gibi Günday. Vurucu, sarsıcı, kötü kötü düşündüren bir kitaptı benim için. Sürü psikolojisine, gücü elinde tutanın neler yapabileceğine dair tespitlerle, siyasi göndermelerle bezeli akıcı ama hazmı zor, etkisi uzun süren bir okuma oldu benim için. Okuduklarımın hepsini ayrı ayrı çok sevmekle beraber sanırım şimdilik favorim bu kitap oldu. Gazâ, Ahad, Dordor, Harmin ve Cuma hepsi uzun süre zihnimde yer edecek.




''Belki de kötülüğü ağır basan bir vicsan topalıydı babam, hepsi bu. ''


''Dünyanın en çaresiz çocuklarına en büyük hayalleri kurduran, umut denilen o doğal felaketten nefret ediyordum!''


''Peki, bir korkaktan canavar olur muydu? Tabii ki! Hatta galiba sadece korkaklar canavar oluyordu.''


''Her şey bir inat meselesi. Özellikle de yaşamak. İşte bu yüzden de hayat, maçın kendisini şeref golü sayan, inatçı bir asalaklar takımını izlemek kadar sıkıcı. Dolayısıyla bir umut ya da bir amaca gerek yok, hayatta kalmak için. Öleceğini bilmek yeter. Hayattasın çünkü tehlikedesin. Hayattasın çünkü her saniye ölüyorsun. O kadar. Hayatın anlamı işte bu: Ölüm korkusu! ''


''Toplumla lider ilişkisi, aynı kafeste kapalı kalmış bir insanla bir hayvanın durumundan pek farklı değildi. Diktatörlükte kafesin kapısı birden açılır ve içeri aç bir aslan atılırdı. Ama demokrasi, insanın ne tür bir hayvanla kafese kapatılacağını seçme özgürlüğüydü.''



''Bir insanın aklı bile ona ihanet etmenin peşindeyse, bu dünyada güvenilecek ne kalmıştı?''



''İtaat, iradesinden vazgeçen için, dünyanın bütün hatalarını yapabilme özgürlüğüydü! İtaat, kişinin, kendi başına işlemeye cesaret edemeyeceği suçları gerçekleştirebilmesinin müthiş bir yoluydu! İtaat, her gün farklı biri olarak uyanılan bir rüyaydı! Öyle bir rüyaydı ki insan kendini sürekli bir şeyler yaparken görüyor ama gerçekte onları kendisinin yapmadığını biliyordu. İtaat bir mucizeydi! Sıradan bir insanı alıp ona atom bombası attırabilir, sonra da bütün dünyayı o insanın masum olduğuna inandırabilirdi. İtaat, suçluluk duygusu ve vicdan azabının panzehiriydi!''


''Ormanın en çirkin hayvanıyla en güzel hayvanının çiftleşmesini sağlayan şey, paradan başka ne olabilirdi? Zenginlik, birçok şeyin yanında, nesilleri güzelleştirmeye de yarıyordu. Dolayısıyla, okuldakilerin çoğunun annesi, bir defalığına da olsa, kendini satmıştı.''



''İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu!''



''Asla bir kral bir dilenciyle aynı biçimde yargılanmamıştı, yargılanmıyordu ve yargılanmayacaktı.''




DOĞAN KİTAP

1. Baskı Ekim 2013
418 Sayfa

3 yorum:

  1. Ben de okumuştum Daha'yı. Çok sarsıcı bir kitaptı. Buna rağmen sonunda o çocuğun doğru düzgün bir hayat yaşamasını ummuştum nedense, olmadı..

    YanıtlaSil
  2. Alıntılar çok çarpıcı. Hakan Günday'ı hiç okumadım. Hakkında çok şey duydum, çok yorum okudum. Artık okumak kaçınılmaz oldu.

    YanıtlaSil
  3. Bu kitabi okumaya basladim fakat bana cok agir geldigi icin kütüphaneye geri verdim. Sonra blogger olarak anlastigim yayinevi almanca cevirisini cikarinca bana da gönderdiler kitabin almancasini. Türk oldugumdan dolayi türkce okurken daha cok hissediyorum kitaplari. Almanca cevirisini daha kolay okuyacagimi sanmistim ama yanilmisim. Almancada da cok agir bir kitap oldu benim icin. Konusu gercekten de cok sarsici.
    Beni en cok etkileyen bölüm tir kazasindan sonra ormanda gecirdigi saatler oldu. Güzel bir kitapti.

    YanıtlaSil