#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti- 156: Adem'in Kekliği ve Chopin || Mustafa Çiftci

23 Kasım 2017 Perşembe

Okudum Bitti- 156: Adem'in Kekliği ve Chopin || Mustafa Çiftci




                Kitap seven herkese merhaba. Mustafa Çiftci okumayı bir süredir istiyordum. Son kitabından başlamayayım, ilk hikayeleriyle tanışayım diye erteledim. Üç kitabını birden aldım. Ve çok bekletmeden hepsini okuyacağım. Dilini, anlatımını çok sevdim.

           İncecik bir kitapta on altı güzel hikaye var. Hepsi duygu dolu. Karakterler günlük hayatta rastlanabilecek türden, anlatım da sıcak olunca, bayıldım. Yöresel ağızla yazılan diyaloglar da ayrı bir keyif veriyor. Çoğunu okurken sanki hikâye okumuyorum da birileri kendi başına gelenleri anlatıyor da çeşitli tepkiler vererek dinliyormuş hissine kapıldım.


Kitapta bulunan hikayeler:

Adem'in Kekliği ve Chopin
Çati'ye Kıyamam
Anamın Adı Bahriye
Gülizar
Bildiğin Karı Koca Hikâyesi
Kasap Kokusu
Eniştemin İlaçları
Kıpkırmızı
Kaplumbağa Kabuğundan Doksan Dokuzluk Tesbih
Müjgân
Komik Oluyorsun İlyas
Neşeli Gelin
Portakal
Şırıl Şırıl
Turkuaz Ajans
Diyeşet






''Halime'nin bir kerecik 'Sana kıyamam ben,' demesine Çati'nin içinde kocaman bir sel kabardı. Diyecek laf bulamadı...
   Çati otuz küsür yıl ömür sürdükten sonra Halime'yi bulmuştu.
    Çati otuz yılda ne anadan ne babadan ne öğretmenden ne esnaftan böyle bir tek laf duymamıştı.
    Çati'ye it demişler, kopuk demişler, deyyus demişlerdi.
  Çati yerde sürünen bir ayakkabı eskisiydi.
   Ama sen şu işe bak; Halimw 'kıyamam' demiş, almış kaldırmıştı yerde sürünen Çati'nin adını.
  Çati 'kıyamam' sözü için o gün Halime'ye baktı. Hiçbir şey demedi, diyemedi. Sevindi çok. Mutluluk da insanı tıkarmış anladı. Gözünden akanı durduramadı...''
*Çati'ye Kıyamam



''Bu sabunu teyzem Almanya'dan getirdi, kokulu sabun bunlar, ne güzel yeşil ve beyaz çizgileri var, koklayınca Almanya'ya gidiyorsun, ben çok yaptım ama gözlerini kapatman gerekiyor, elini burnuna götüreceksin, gözlerini kapatıp derin bir nefes alacaksın, hoop Almanya'dasın, ben böyle böyle her yerini gezdim Almanya'nın...''
*Kıpkırmızı




''Bir gün yemekte bir şey verdiler. Yuvarlak. Rengi kırmızı gibi... 
Portakal!
  Ben portakalı ilkin orada gördüm. Orta birinci sınıfın ikinci ayında. Günlerden salıydı. Portakalı verdiler ya ben nasıl yenir bilmiyom ki. Önce baktım millet nasıl yiyo. Soydular kabuklarını, ben de soydum. Attılar ağızlarına, ben de attım ama önce az az aldım ağzıma. Tadını sevmezsem diye.
   Sevmemek ne kelime, ben portakalı nasıl sevdim...''
*Portakal




İLETİŞİM YAYINLARI

1. Baskı  2015
140 Sayfa





2 yorum: