#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti- 88: Deliryum || Lauren Oliver

14 Temmuz 2017 Cuma

Okudum Bitti- 88: Deliryum || Lauren Oliver






   Kitap seven herkese merhaba. Tembel blogger geldi hanım. :) Bu ay sırf bloga yazma konusunda değil okuma konusunda da tembelim. Ayın yarısı geçti o kadar az kitap okudum ki... Hayırlısı olsun, okuyamama günleri de geçer diyor, kendimi avutuyorum. Günün kitabı distopik bir serinin ilk kitabı Deliryum. Pek çok sevdiğim Kitap Eylemi çok sevmişti. Bakın neler yazmış tık tık. Aklımın bir köşesindeydi. İndirimde denk gelince aldım gitti. 


                Aşk olmasa nasıl olurdu sizce? Ya da aşk yasak olsa? Lena 'nın dünyasında böyle. Aşkın lafı bile edilmiyor. Aşkı ortadan kaldırmak için de uygun yaşa gelenlere bir tedavi uygulanıyor. Çünkü onlara göre aşk bir hastalık. Adı da : Amor Deliria Nervosa. Aşk çoğu zaman acıtsa da böyle zorla ortadan kaldırılması hiç hoş değil. Hani aşkla başı hoş olmayan ben bile böyle düşünüyorum. :) Deliria 'ya yakalanların sonu da hiç iyi değil.


          Aşka bakış açılarının ilhamını acaba Platon'dan mı aldılar. Ona göre de böyleymiş ya: ''Aşk , ciddi bir akıl hastalığıdır.''

       Aşk kötülenecekse (hoş bence bu kötülenme sayılmaz, adam haklı) Bukowski gibi zarafetle yapılmalı. Bukowski ve zarafet... Çok tatlı oldu ya. :) 




       Neyse aşksal detaylardan kitaba dönüp son cümlelerimi de yazıp kaçayım. İşte böyle bir ortamda Lena ile Alex 'in yolları kesişir. Yasaklar yasaklansın. :) Lena'dan çok arkadaşı Hana'yı sevdiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. Eh ilk kitap olduğu için zurnanın zırt dediği yerde kaldı. Araya başka kitaplar girdi elbette. Yarın ilk işim ikinci kitap Pandemonyum' a başlayacağım. Bir de Allah aşkına o nasıl kapak ya, masum Mehtap ciltli sandı. :) Yumşacık, daha eve ulaşmadan uçları boynunu bükmüştü. Kapağın dokusu olarak buna benzer Martı Yayınları'nın da bir kitabını okumuştum. (Menekşeler Açarken tık tık) O gayet eli yüzü düzgündü. 




'' Öldürücü şeylerin en öldürücüsü: Aşk, ona sahip olduğunuzda da, olmadığınızda da sizi öldürüyor.''


''Kalpler kırılgan şeylerdir. İşte bu yüzden çok dikkatli olmak gerek.''


''Korkusuz bir dünya. İmkânsız.''


''Geçmiş bir yükten ibarettir. İçinizde birikir, taş gibi ağırlaşır.''


''Aşk... İncecik, tek bir kelime, bir bıçak sırtından daha uzun olmayan bir kelime. Kendisi de tam olarak bu zaten. Bir bıçak sırtı, bir jilet. Hayatınızın merkezine giriyor, her şeyi ikiye bölüyor. Önce ve sonra. Dünyanın geri kalanı, iki taraftan birinde kalıyor. '


''Herhâlde bu insanları sevmenin bir parçası. Bazı şeylerden vazgeçmeniz gerekiyor. Bazen sevdiğiniz insanlardan bile vazgeçmeniz gerekiyor.''



ARTEMİS YAYINLARI

Çeviren: Bilge Gündüz
1. Basım Mayıs 2014
492 Sayfa



    

2 yorum:

  1. Sahiden öyle diyenler var ama; gerçekten aşk bir hastalık mıdır? Her şey toz pembe, hiçbir şey görünmüyor; göze battığı halde. :)
    Aşkından öleni duydum ama aşkına kavuşup da aşık öleni duymadım hiç. :)

    YanıtlaSil