#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti -31 : Bozkırkurdu || Hermann Hesse

14 Mart 2015 Cumartesi

Okudum Bitti -31 : Bozkırkurdu || Hermann Hesse





                             Herkese merhaba , yine okumak için çok geç kaldığım, ilginç , bir o kadar da güzel bir kitapla buradayım. 


                            Okuduğum ilk Hermann Hesse kitabıydı , o yüzden daha bir heyecanla okudum. 



                            Bozkırkuyla maceramız, ev sahibinin yeğeninin Harry Haller 'in yani Bozkırkurdu 'nun günlükleri takdimiyle başlar ve günlükler sayesinde bu derin, anlamlı ve düşündüren maceraya kapılırız. Harry Haller ve içindeki Bozkırkurdu 'nun çatışmaları , kendi iç dünyamıza da şöyle bir bakış atmamıza sebep olur. Bu bakımdan felsefi bir kitap denilebilir.Yalnızlık, ikilemler, içsel bölünmeler, savaşlar ,intihar, daha neler neler...Biraz ağır başlayıp , ilerlese de son yarısı çok hoştu. Hakkını verebilmek için ilerde bir kere daha okumayı düşünebilirim. Bu arada Sihirli Tiyatro'ya , bol bol yer alan metaforlara bayıldım. Beyin yakacak cinsten kitaplardan.







... Kitaplar kocaman kitaplığı doldurduğu gibi, dört bir yanda masaların, bu arada o sevimli antika yazı masasının, divanın, sandalyelerin üzerine, ayrıca yerlere saçılmış duruyordu. Sayfalar arasına yerleştirilmiş kağıt parçalarının sürekli gidip yerlerine yenilerinin geldiği kitaplar...





... Bu hoşnutluk, bu ağrı ve sızılardan uzaklık, bu katlanılabilecek, bu yılgın günler güzel şeylerdir doğrusu ; öyle günler ki, ne ağrı sızılar, ne sevinçler seslerini fazla çıkarmayı göze alabilir, her şey fısıldayarak konuşur ve ayak parmakları üzerinde bir gölge gibi devinir usulcacık. Gelgelelim, ne yazık ki benim tuhaf bir durumum var, özellikle bu hoşnutluk denen şeye hiç mi hiç katlanamıyorum, kısa bir süre sonra çekilmeyecek kadar iğrenç ve tiksindirici buluyorum onu, içim karamsarlıkla doluyor, bazen hazları, ama gerektiğinde ağrı ve sızıları kendime yol yaparak başka iklimlere kaçıp sığınmaktan kendimi alamıyorum.






... Amaçlarından hiçbirini paylaşmadığım, sevinçlerinden hiçbiri bana bir şey söylemeyen  bir dünyanın ortasında bir bozkırkurdu ve sefil bir münzevi olmayıp ne yapacaktım !




... Herkesin yazgısı kendine göredir, hiçbir yazgı da kolay katlanılır gibi değildir.




... Güç insanını güç yıkar, para insanını para; köle ruhlu insanı başkalarına kulluk etme, zevk insanını zevk çökertir.




... Kişiliğiniz, içine kapatıldığınız bir hapishanedir.




... Ansızın aklına bir şey gelerek kendi kendisinin sözünü kesti ve, adeta afallamış, şöyle dedi: '' 'Canavarmış' ya da 'yırtıcı hayvanmış', ne aptalca sözler bunlar! Hayvanları böyle sözlerle  nitelemek doğru değil. Öyle, çokluk korkutucu yaratıklardır ama insanlardan daha dürüsttürler.''



... Bir hayvana bak şöyle, bir kediye, bir köpeğe, bir kuşa, ... Göreceksin ki hepsi de kusursuz yaratıklardır. Hiçbir hayvan yoktur ki, bir ara şaşırsın da ne yapıp edeceğini, nasıl davranacağını bilemesin. Hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç gütmez. Tiyatro nedir bilmez hayvanlar.




... '' Ölüme karşı savaş, sevgili Harry, her zaman güzel, soylu, olağanüstü ve saygın bir çabadır; savaşa karşı şavaş da öyle. Öte yandan , böyle bir savaş  her zaman umutsuz bir Don Kişotluktan başka bir şey değildir.''




... '' Baştakiler sıkı bir çalışmayla bir sonraki savaşı başarılı şekilde hazırlarken , bizler de fokstrot yapıyor , para kazanıyor, çikolatalı şekerlemelerimizi yiyoruz. Böyle bir çağda  da dünya ister istemez pek parlak sayılmayan  bir görünüm sergileyecektir. Umalım ki eski çağlar şimdikinden daha iyi olmuş, ileridekiler de şimdikinden daha iyi olacak olsun, daha zengin, daha geniş, daha derin ...''



....Beden olarak her insan tektir, ruh olarak asla...



... Bir gün gelecek , ben'in parçalarıyla oynanan bu satranç oyununun daha iyi üstesinden gelecektim. Bir gün gelecek, gülmesini öğrenecektim. Pablo beni bekliyor, Mozart beni bekliyordu.











                                                     YAPI KREDİ YAYINLARI 
                                                         Çeviren: Kâmuran Şipal
                                                          14. Baskı Şubat 2011
                                                                        209 Sayfa

8 yorum:

  1. Teşekkürler çok güzel anlatmış sın. Alıntılar da çok iyi.

    YanıtlaSil
  2. Hess'in Boncuk Oyunu okunacaklarım arasında , çok güzel bir tarzı var ama değil mi?

    YanıtlaSil
  3. ben de bu kitabı okumak istiyorum ama bakalım ne zaman sıra gelecek??

    YanıtlaSil
  4. Sidarta'yı kesinlikle okumalısın ben çok sevmiştim :)

    YanıtlaSil