"Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! O görmeler yüzünden gözlerim, eşyanın yüzeyinde, ruhu özü örten o ince ve sert kabukta aşındı. Artık hiçbir şeye inanmıyorum, hatta şimdi eşyaların ağırlığından, sabitliğinden, açık seçik gerçeklerden şüphe ediyorum. Avludaki taş havana parmağımla vursam ve sorsam: sabit misin, muhkem misin? - Evet! diye cevap verse bilmem inanır mıyım!"
12 Mart 2014 Çarşamba
Okudum Bitti - 28 : Kör Baykuş || Sadık Hidayet
İran Edebiyatı 'na uzak olduğum için ne zamandır keskin bir bakış atayım diyordum. Acemi Blogger 'ın da dediği gibi sanırım Radikal kitap ekinde görünce de alınacaklar listemde üst sıralara çıkmıştı. Poe 'dan etkilendiği gibi bir şeyler de okumuş olmam etkili oldu elbette. Çeviri kısmında da Behçet Necatigil 'i görünce tamam dedim :)
Kısacık bir roman , romanımsı , novella. 95 sayfa ama o kadar kasvetli ve ağır ki çok uzun zamanda adeta sindire sindire okudum. Ruh hali öyle güzel anlatılmış ki az daha uzasa ben de depresyona girecektim. Odam , ruhum karanlığa gark oldu okurken . Zaman ,mekan mefhumu yok . Sık tekrarlar içeriyor. Böyle söyleyince sıkıcı demiş gibi gelmesin , ağır ama sıkıcı değil. Anlatımı can alıcı , olayın ağırlığı boğuyor. Tek başınalığın dibine vurmuş bir afyon müptelasının iç dünyasına giriyorsunuz , karakterler bölünerek çoğalıyorlar adeta. Yani aynı karakterler farklı farklı karşımıza çıkıyor. Hangisi gerçek hangisi değil beyin fırtınası yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Yani şu kısacık kitap epey bir kafa karıştırıyor benden söylemesi.
"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de devası da yok bu dertlerin."
... Yaşlılar vardır, gülümseyerek ölürler, uykuda sağdan sola döner gibi veya sönmesi gibi yağı biten bir lambanın. Ama sağlam bir genç, ölüme karşı var gücüyle savaştıktan sonra birdenbire ölürse neler hisseder ?
..."Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır yanlışım var, ömrün bir oduna benziyor. Ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna.Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş..."
"Ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş ama, ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş..."
"Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! O görmeler yüzünden gözlerim, eşyanın yüzeyinde, ruhu özü örten o ince ve sert kabukta aşındı. Artık hiçbir şeye inanmıyorum, hatta şimdi eşyaların ağırlığından, sabitliğinden, açık seçik gerçeklerden şüphe ediyorum. Avludaki taş havana parmağımla vursam ve sorsam: sabit misin, muhkem misin? - Evet! diye cevap verse bilmem inanır mıyım!"
YAPI KREDİ YAYINLARI
10 BASKI EYLÜL 2013
ÇEVİREN: BEHÇET NECATİGİL
95 SAYFA
Etiketler:
KİTAP,
SADIK HİDAYET,
YKY
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
bu aralar hep okumaya niyetlendiklerimi yorumluyorsun sevgili kitapsever:)
YanıtlaSilGüzel denk geliyor o zaman :) Pek heyecan kaçırıcı yorum yapmamaya çalışıyorum :) Keyifli okumalar ;)
Sil