Gece Tayyarede Açıkta - Orhan Bahtiyar 'ın üçüncü romanı. Benim ise okuduğum ilk romanı. Aynı anda birkaç kitabı dönüşümlü okuyorum ve elimde yarım üç tane kitabım vardı. Gece Tayyarede Açıkta 'ya şöyle bir bakayım , fikir sahibi olayım dedim. Bir baktım yetmiş sayfayı devirmişim. Böyle akıcı , ilgi çekici olunca elimden bırakamadım ve iki oturuşta bazen gururlanarak , bazen tebessümle , sık sık da gözlerim dolarak okudum , bitirdim ve favori kitaplarımın arasına hızlı bir giriş yaptı. Yazarımızın diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumayı planlıyorum.
Orhan Bahtiyar 'ın Vecihi Hürkuş 'un günlüklerinden yola çıkarak , farklı kurgu ve karakterler ekleyerek 1.5 senelik çalışmasının sonucunda yazdığı bu dolu dolu kitabı okuduğum için çok mutluyum.
Vecihi Hürkuş ; Birinci Dünya Savaşı 'na katılan , yaralanan , (ilk defa uçak düşüren havacıdır ) Ruslara esir düşüp Hazar Denizi 'nde bulunan Nargin adasında zor günler geçirip , yüzerek İran'a kaçıp tekrar mücadeleye dahil olan unutulan unutulmaz kahramanlarımızdandır. Kurtuluş Savaşı 'mızın ilk ve son uçuşunu yapan İstiklal Madalyalı ve TBMM 'den üç kere takdirname alan , hak ettiği desteği , vefayı görememiş , çoğumuzun çok sonraları adını duyduğumuz vatan aşığıdır. ( Hakkında daha fazla bilgi edinmek için : Vecihi Hürkuş kimdir ? yazısına bakabilirsiniz.)
Kara Tehlike Vecihi Hürkuş 'un imkansızlıklar içinde imkansızı başarmasının öyküsünü , gerçeğe bağlı kalmış harika bir kurguyla okuyup , satır aralarında da bir çok güzelliğe şahit olmak istiyorsanız okuyun , pişman olmayacaksınız.
... '' Buradan dörtnala bir saat at sürersen Ane 'ye varırsın Makinist Bey ! ''
'' Orası neresi ? Bir kasaba mı yoksa köy mü? ''
'' Hayır Makinist Bey. Bağdat yolu üzerinde sarp bir uçurumun kenarındaki dar bir geçittir. Meşhurdur. Herkes bilir. ' Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz' derler buralarda.''
... Yaşına oranla tecrübeli bir tayyareciydi Mehmet Ali Bey, Çanakkale Savaşı 'ndaki başarılarının hatıralarda bıraktığı derin izler henüz küllenmeye yüz tutmadan Yeşilköy 'den Bursa 'ya uçarak Marmara Denizi 'ni havadan aşan ilk tayyareci olmuştu.
... Öylece baktı elindeki keyif sembolüne. Sanki sigaranın yusyuvarlak gövdesine iki kanat, bir de kuyruk taksa tayyare olup havalanıverecekmiş gibi geldi bir an. Pervanesiz tayyare... Arkasından kırmızı bir alev topu çıkartarak giden bir tayyare... Gülümsedi.
'' Kim bilir ? '' dedi. '' Belki bir gün...''
... Yormuştu yolculuk. Yataklı kompartımanda da olsa tren yolculuğu zordu. Hele bir de üzerine iki gün sürmesi, yolculuğun zorluğuna bir taraftan sıkıcılık da ekliyordu. İşte bu yüzden yanına alabildiği kadar kitap almıştı Vecihi.Etrafını izlemekten sıkıldığı anlarda imdadına yetişiyordu ak sayfalarıyla aydınlanmanın ışıksız fenerleri.
... Politikacılar için sıradan piyonlardan ibaretti kaybedilen hayatlar kadar kaybedilmemeye çalışanlar da.
... Tayyare , bir Eskimo evinde, ateşin üzerindeki tencere gibiydi. Aşağıdan gelen cehennem ateşiyle yukarıdan gelen soğuk kendi savaşlarını yapıyordu tencere gibi ortada kalan tayyarenin üzerinde.
AYA KİTAP
Mayıs 2014
400 Sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder