#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti-33 : Anna Karenina || Lev Tolstoy

7 Mart 2017 Salı

Okudum Bitti-33 : Anna Karenina || Lev Tolstoy




               Kitap seven herkese merhaba. Geçen sene Dostoyevski külliyatını tamamlar Tolstoy 'a  tekrar başlarım diyordum. Diyordum ama yalan oldu. Ecinniler beni zorlayınca Delikanlı 'ya hiç başlayamadım. Bakalım bu sene Dostoyevski okuyabilecek miyim? Madem dostum Dosto 'yu askıya aldım, Tolstoy okuyayım arada dedim ve ne zamandır kitaplığımda yatışta olan Anna Karenina 'yı seçtim. Tam metin, çağdaş çeviri olması da seçimimi kolaylaştırdı.

           Martı Yayınları 'nın World Romance Classics serisinden birkaç kitabım var. Hepsi olsa fena olmazdı. Çeviri konusunda okurken epey soru aldım beni rahatsız eden bir şey olmadı. Okuma bütünlüğüme zarar verecek bir şey yoktu yani. Severek okudum. 940 sayfa, isimlerinin uzunluğuna ya da tuhaf kısaltılıyor olmalarına rağmen hiç sıkılmadan okudum ki Rus edebiyatında isimler konusunda dertliyim. :) Biraz bilek gücü istiyor, Benim gibi yatarak okumayı seviyorsanız ağır gelebilir. Oturmakta fayda var. :)


        Kitabı uzun uzun anlatmayacağım . Mutlaka okuyun. Anna Karenina asla sadece bir aşk romanı değil. Döneminin hem de hem zengin kesiminin hem de köylülerinin yaşantısını anlatan dolu dolu bir kitap. Benim kitabı bu ara okumama sebep Kirpinin Zarafeti kitabı oldu. Yazısı için tık tık.  Levin ve Kiti 'yi (tamam özellikle Levin'i) çok sevdim. Zaten Tolstoy Levin 'de biraz biraz kendisini anlatmış bize. 

    Şahane bir cümle ile başlıyor kitap:

'' Mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz ailelerin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.''



     Birçok karakter var kitapta. Hepsinin hayatlarına, iç dünyalarına değinilmiş. Özellikle kadın karakterlerin bu denli gerçekçi, etkileyici anlatılmış olmasına ayrıca hayran kaldım. 

      Bir de okurken dikkatimi çeken bir şey oldu : Kurgu da olsa Rusya'da Kocasını aldatan ne kadar çok kadın varmış. Anna 'nın kocası bir sayfa da kendi dahil sekiz, dokuz kişi saydı. 

     Ve daha da acı olan yaşanan yasak aşkın erkek için bir aşağılayıcı etkisi olmazken kadına 'kötü, düşmüş' gözüyle bakılması. Ne acı. Ayıpsa, yasaksa herkese öyle. Gerçi çoğunluğun Müslüman olduğu ülkemizde de sanki kadına günah, erkeğe değilmiş gibi davranılmıyor mu? Neyse uzatmayayım. 


       Anna Karenina unutulmaz kadın karakterlerden. En az bir kere okunması gerek. Filmi de henüz izlemedim. Bu hafta izlemeyi planlıyorum. Bol okumalı bir hafta olsun.







... Levin aşıktı ve Kiti'yi her yönden kusursuz bulduğu için onu her türlü dünyevi varlıktan üstün görüyordu. 


... Yüreğini sıkıştıran sevinç ve korku onun orada olduğunu gösteriyordu. Pistin karşı tarafındaki bir kadınla konuşuyordu. Ne elbisesinde ne de tavırlarında göze batan bir çekicilik vardı. Ama Levin için o kalabalık içinde onu fark etmek, ısırgan otlarının arasındaki gülü fark etmek kadar kolay olmuştu. Çevresindeki her şeyi aydınlatıyordu.



... Sanki kız güneşin ta kendiymiş gibi bir süre ona bakmaktan kaçınarak, ama bakmadan da güneşin varlığını hisseden insanlar gibi onun varlığını hissederek yürüdü.


... ''Medeniyetin  amacı da bu değil midir? Her şeyi bir eğlenceye dönüştürmek değil midir?

''Şey, amaçladığı buysa ben hayatıma bir yabani olarak devametmeyi yeğlerim.'' 


''Yabanisin zaten. Siz Levinler, hepiniz yabanisiniz.''





... ''Zaten mutluluk bir nevi delilik gibi bir şey. ''


... Anna ile Vronski pusulalarına bakıp yanlış yola gittiklerini anlayan ama bunun önüne geçemeyen iki yolcu gibiydi.




... ''Ancak onurlu  bir erkek ve onurlu bir kadın hakarete uğrar, hırsıza hırsız olduğunu söylemek sadece gerçeğin onaylanmasıdır.''


... ''Ne olmuş yani, ölümü düşünmeyi bırakmadım hâlâ,'' dedi Levin. ''Doğrusunu istersen ölmeyi çok isterdim, gerisi boş. Gerçeği söylüyorum. Evet, fikirlerime ve işime oldukça değer veriyorum, ama bir düşün; şu bizim dünyamız küçük bir gezegen, evren üzerinde bir küf lekesi kadar. Halbuki biz çok büyük şeyler elde edebileceğimizi düşünüyoruz; fikirler, işler... Ama hepsi aslında toz ve kül kadar.''


...Aile hayatında her türlü zorluğun altından kalkabilmek için eşler arasında ya tam bir uyuşmazlık ya da sevgiye dayalı bir ahenk olması gerekir. Fakat eşler arasındaki ilişkinin temeli belirsiz ve bu iki koşuldan hiçbiri geçerli değilse, hiçbir sorunun altından kalkamazlar.



... Aşkın bittiği yerde nefret başlıyor.



... ''İyiliğin nedenleri varsa o, iyilik olmaktan çıkıyor. Sonuçları, yani ödülü varsa o zaman da iyilik olmaktan çıkıyor. Böylece iyilik dediğimiz şeyin neden sonuç zincirinin dışında kaldığını görüyoruz. ''





MARTI YAYINLARI

Çeviren: Zeynep Yeşiltuna
Şubat 2015
940 Sayfa





3 yorum:

  1. Kıtap ılgı cekıcıymıs.Sozlerı de cok begendım

    YanıtlaSil
  2. "Zaten mutluluk bir nevi delilik gibi bir şey." en hoşuma giden söz :)

    YanıtlaSil
  3. Ben bu kitabın sadesinin sadesini okudum diye hatırlıyorum. Aklımda kitaba dair birşey kalmamış. Sadece filmi var dediklerinde , ben kitabını okumuştum dediğimi hatırlıyorum :)
    Kitapları kalın basma mantığını anlayamıyorum. Hiç kullanışlı değil. )40 sayfayı 2 yada 3 cilte bölseler ya.

    YanıtlaSil