Herkese merhaba. Türk Seri Katiller geçtiğimiz Babil.com siparişimde onların aracılığıyla Profil Kitap tarafından hediye olarak gönderilmişti. Okumayı sevdiğim tarz kitaplardan olunca listemde önlere aldım. Okuyalı da epey oldu. Ramazan ve sıcaklardan kaynaklı tembellik, migren, rehavet gibi bahanelerimden dolayı blog için sırasını bekliyordu.
1960'lardan beri ülkemizde korku salmış, epey kan dökmüş, seri katil sıfatını taşıyan canilerin hikayelerini okudum. Birçoğunu gerek basından, gerekse daha önce okuduğum kitaplardan ve bazılarını da Sevil Atasoy için severek izlediğim Kanıt dizisinden biliyordum zaten. Kan donduran detaylar, bir insan bunları nasıl yapabilir denilecek şeyler mevcut. Gerçi yaşadığımız zamandan belki de şiddete, kötülüğe ne yazık ki alışır olduk. Belki on sene önce okumuş olsaydım , bunlar bizim ülkemizde nasıl olabiliyor derdim.
Belli başlı seri katillerden sonra yakalanamayan seri katillere de değinilmiş kitapta. Son kısmında da fotoğraflar, belgeler ve gazete yazıları var. Kitapta sevmediğim noktalardan biri bazı cümleler sık sık tekrarlanıyordu. Seri katillerin örümceğe benzetildiği cümle gibi.
... On yılda Türkiye 'nin katil ve cinayet profili hızla değişmişti. 2000'li yıllara, beş seri katille gelen Türkiye'nin artık yirmiye yakın seri katili, onlarca psikopat cinayeti, yüzlerce katliam sahnesi vardı. Artık Türkiye, her beş saatte bir insanın öldürüldüğü bir ülke haline gelmişti.
... Her cinayet işleyene, katliam bile yapsa seri katil demiyoruz. Uluslararası normların getirdiği en basit tarife göre seri katil; anormal kişisel bozukluklar sonucu, otuz günden daha uzun bir zaman diliminde ve arada bekleme dönemleri de olacak şekilde üç veya daha fazla insanı öldüren kişiye deniyor.
... Dokuz bin yıl önce Çatalhöyük, dünyanın en büyük yerleşim yerlerinden biriydi. O dönemde avcı- göçebe toplumlar yaygınken Çatalhöyük'te binlerce insan yerleşik hayat sürüyordu. Etrafı geniş bataklıkla çevrili Çatalhöyük'te yaşayanlar, ölen akrabalarını bu evlerin altına ve her zaman cenin pozisyonunda gömerdi. Ceset çürüdükten sonra başı alınır ve bir sonraki evin temelinde kullanılırdı. Daha doğrusu yeni ev, ataların başı üstünde yükselirdi.
... Bir insan ısırığında en fazla altı ön diş iz bırakıyor. Ve bu iz, tıpkı parmak izi gibi karakteristik özellik taşıyor.
...Aslında seri katiller sanılanın aksine örümcek gibidir. Kendi bölgelerine ağ kurar ve avlanırlar. Yakalanmamak için veya korktuklarından kendi bölgeleri dışına çıkmazlar.
... Amok koşusu doğu toplumlarına özgü bir cinayet şekli. Ama daha çok Endonezya, Malezya gibi nem oranı yüksek ülkelerde görülen saplantılı bir hastalık, bir tür cinnet hali. Tek bir güdü var, önüne çıkan her şeyi yok etmek. Bizdeki ilk Amok Koşusu , 1900'lerin başında yaşandı. Bir kalfa eline aldığı palayla Beyoğlu'ndan başlayıp, Tünel'i ve Kasımpaşa'yı geçip Kağıthane'ye kadar önüne gelen birçok kişiyi katletti. Bundan kısa bir süre sonra bu kez bir yeniçeri, Sultanahmet Camii'nde benzer bir katliam yaptı.
PROFİL KİTAP
1. Baskı Nisan 2016
304 Sayfa
Konu itibarı ile ilginç gelse de bu tarz kitaplar / filmler artık ilgimi çekmiyor. Galiba çok fazla zulüm haberleri duyduk, ilginç gelmiyor.
YanıtlaSil