12 Nisan 2014 Cumartesi
Okudum Bitti - 40: Ve Dağlar Yankılandı || Khaled Hosseini
Yazarın diğer iki kitabını da okuyup çok sevmiştim. Haliyle bu kitaptan da beklentim oldukça yüksekti. Annem de okuyup çok beğenince çıta iyice yükseldi ama karakterlerin çokluğu , karmaşası , zaman döngüsündeki yoruculuk umduğumu vermedi. Bu kitaptan değil de benim beklentimin yüksekliğinden kaynaklanabilir. Sevmedim demiyorum ama favorilerimin arasına giremedi. Diğer iki kitapta da olduğu gibi yazar beni yine ağlattı.
Başladığı gibi , yalın devam etseydi çok daha etkileyici olurdu benim için. Bir yerden sonra ara vermeden okumak lazım , yoksa karakter karmaşasına düşebilirsiniz. Afganistan 'da birbirlerine çok düşkün annesiz iki küçük çocuğun , Abdullah ve Peri 'nin hikayesiyle başlıyor , daha doğrusu babalarının anlattığı masalla. İşte bu başlangıç kısmı devam etseydi kitap boyunca Peri ve Abdullah 'ın hikayesini okusaydık keşke dedim. Asıl konuyla çok yakından ilişkisi olmayan kişilerin , hayatlarına da çok derinden bakılmış. Kitap boyunca ne zaman döneceğiz mevzuya diye merak ettim. Bu kadar çok kişi ve hikayeden seri çıkardı . Diğer karakterleri de sevdim ama fazla kalabalık geldi. Afganistan , Pakistan , Amerika , Fransa , Yunanistan... Bol karakter , birçok ülke , birçok yaşam... Kardeşlerin , özellikle yaşından dolayı Abdullah ' ın duyguları çok dokunaklı işlenmişti. Gözlerim dolu dolu okuduğum yerler , bu sebeple özlediğim insanlar oldu. Hatta ucundan kıyısından Türkiye 'den de bahsedilmiş ama yeşil çaya rakı karıştırılıp içmişler Türkiye gezisinde. Bunca yıllık ömrümde ne gördüm ne duydum.
... Bir gece evde yangın çıksa, Pervane'nin hangi çocuğu kapıp dışarıya fırlayacağından Abdullah adı gibi emindi. Kadın durup düşünmezdi bile. Sonuçta yanıt basitti : Onlar ; Peri'yle ikisi , onun çocukları değildi. İnsanlar en çok kendi çocuklarını severdi. Kardeşiyle onun Pervane 'ye ait olmadığı gerçeği değiştirilemezdi. Onlar bir başka kadının artıklarıydı.
... İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile.
... Yaşamında bir amaç bul ve ona göre yaşa, derler. Ama bazen , ancak yaşayıp bitirdikten sonra yaşamının bir amacı olduğunu fark edersin, bu da genellikle hiç aklında olmayan bir amaçtır.
... Bazı insanların mutsuzluğu , diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık; mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin.
... Güzellik gelişigüzel, düşüncesizce dağıtılmış, hakkıyla kazanılmamış, muazzam bir armağandır.
... Farsça derslerine son vermesi için Baba 'ya yalvardım, kabul etmedi. Bana verdiği bu armağanın değerini daha sonra anlayacağımı söyledi. Kültür bir evse, dil de ön kapının ve içerideki bütün odaların anahtarıdır, dedi. Onsuz darmadağın olursun, diye ekledi, doğru düzgün bir yuvadan, meşru bir kimlikten yoksun kalırsın.
... ''Epeydir sana sormak istediğim bir şey var,'' diyor annem.
'' Nedir ?''
'' James Parkinson. George Huntington. Robert Graves. John Down. Şimdi de bizimki, yani Lou Gehrig. Nasıl oluyor da erkekler hastalık adlarını bile tekellerine alıyor ?''
EVEREST YAYINLARI
Çeviren : Püren Özgören
1. Baskı Eylül 2013
410 Sayfa
Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazarın ucurtma avcısını severek okumuştum. Diğer kitaplarınıda merak ediyorum ama ilk kitaba göre yavan bulurum diye korkuyorum.
YanıtlaSilUçurtma Avcısı çok güzeldi. Bin Muhteşem Güneş de öyle. Bakalım yeni kitapları nasıl olacak ?
SilBin Muhteşem Güneş'i okudum ben de. Yazarın bu kitabını da merak ediyordum ama okumam artık :)
YanıtlaSilBelki seversin , her kitabın okuyana verdiği tat farklı olabilir , dene yine de derim :)
SilKaç yaşındasınız?
YanıtlaSilNeden acaba :) 20 'li yaşların sonlarında diyelim :)
SilBende blog yzarı olmak isiyorum :)) ayrıca bazı kitaplar hani daha çook orta yaşlara hitap ediyorda ondan sordum :) mesleğiniz nedir ? yani bu bloğu boş amanlarınız için mi açtınız ? :))
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silben de okuyabildim , sonunda :)
YanıtlaSilGördüm :)
Sil