"Haklıydı, rastlantılar sonucu birbirimizi bulmuş ve kaybetmiştik. Neden olmasın? Belki orada bir yerde bizim gibi başkalarını da bulabilirdik…
Arkamızda yanan bir orman, önümüzdeyse bizi bekleyen bilinmeyene doğru; karanlığın içinde yürümeye başladık. Sessiz bitkin ve umutsuzduk…"
"…Yürüyor, yorgun düşen bedenimi, düşüncelerimin arasında kaybolan ruhumla birlikte oradan oraya sürüklüyordum. Tam ormana teslim olmuştum ki: daha karanlık bir yerde adım attığımı algıladım. Karanlık yüzünden yeşilin hiçbir tonu belli olmuyordu. Gözlerim karanlığa iyice alıştıktan sonra görebildiklerim dalları kırılmış, yaprakları kurumuş, neredeyse yok olmak üzere olan ağaçlardı. Ormanın bu bölümü az önceki yerden tamamen ayrıydı. Burası daha çok kötülüğü çağrıştırıyordu…"
"Kar şiddetini iyice arttırmıştı. Artık burada kalamazdım. Üşüyor, soğuk nefesimle avuçlarımı ısıtmaya çalışıyordum. Daha geç olmadan eve dönmeliydim ama dönüş yolum hiç de kolay olmayacaktı. Üşüyen bedenim kırılmaya hazır bir buz parçası kadar soğuk, kanayan yüreğimse paramparçaydı..." "…Yalnızca kaçacağız. Onlar iz sürme konusunda çok iyiler. Bu yüzden ancak kaçarak onlardan uzak durabiliriz. Gündüz güvende oluruz ama gece olduğunda saklanmak zorundayız. Çünkü onlar gece avlanmayı seviyorlar.
Avlanma mı dedin? Anlayamıyorum, neden bizi avlamak istiyorlar?" Türü: Fantastik Basım Yılı : 2013 Sayfa Sayısı :312 PUSLU YAYINCILIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder