Herkese merhaba. Gecenin kitabı Fernando Pessoa 'dan. Huzursuzluğun Kitabı 'na hazırlık yapıyorum. Daha önce Başıboş Bir Yolculuktan Notlar 'ı okumuştum. Onu da yeniden okuyup bu sene bitmeden Huzursuzluğun Kitabı 'nı da okumayı planlıyorum.
Fernando Pessoa 'nın nişanlısına yazdığı , öpücük dolu mektuplarını okumak oldukça güzel bir deneyim oldu benim için. Coşkun hitap cümleleri; kağıttan, mürekkepten firar edip gerçeğe dönüşecekmiş gibi arz-ı endan eden öpücükleri beni bile tebessüm ettirdi. Ophelia neler hissetmiştir acaba ? :) Satır aralarında da kırgınlıkları, hayalleri, planları , yalnızlığı vardı yazarın. Yani kısacık bir kitapta Pessoa hakkında da bir şeyler öğrenmiş oldum.
Öncelikle Pessoa 'nın yazdığı kısa kısa 48 mektup ve ardından mektupların yazıldığı kadın Ophelia Querioz 'un nişanlısı ve ilişkilerine dair anlattıklarından derlenen Fernando ve Ben başlıklı ek kısım vardı. Zaten ben mektup okumayı çok severim. Mektup yazanlarınız bol olsun, diyeceğim de olmayacak duaya amin denmez. :)
... Gerçekten seven kişi adlî dilekçelere benzer mektuplar yazmaz. Aşk, nedenleri bu kadar incelemez, insanlara da ''yakalanması'' gereken sanıklar muamelesi yapmaz.
... Hoşça kal, küçük sevgili, beni gerçekten sevmek için elinden geleni yap; acılarımı paylaşmak için; iyileşmemi dilemek için; ya da hiç değilse böyle yapıyormuş gibi görün.
Çok çok öpücükler, senin, hep senin, ama çok terkedilmiş ve çok üzgün
Fernando'ndan.
... Sana yazma fikrini kabul etmiyorum, seninle konuşmak, seni hep yanımda görmek istiyorum, sana mektup göndermek durumunda kalmamalıyım. Mektuplar ayrılık işaretleridir- en azından, onları yazma gereği duyduğumuzdan dolayı, birbirimizden uzakta olduğumuzun işaretleridir.
... Birbirimizin karşısında iki dost gibi kalalım, çocukluklarında birbirlerini biraz sevmiş, yetişkinlik dönemindeki yaşamlarında başka yollar izlemiş, başka aşklar yaşamış olsalar da, ruhlarının bir köşesinde her zaman o eskilerde kalmış gereksiz aşklarının derin anısını saklayan iki dost gibi kalalım.
...Fernando'yu tanıdığımda on dokuzundaydım, yani aramızda on ki yaş fark vardı. Fernando beni çok eğlendirici bulurdu. Şefkatle bana ''Bebek'', ''minik Bebek'', ''Bebezinho'' [Bebecik] diye seslenirdi, hatta benim özelliğimle ilgili birkaç mısra bile yazdı. Biri şu:
Aşkım miniciktir benim,
O kadar ki onu hep kaybederim.
Pire tekme atmış da,
Yatağın altına fırlatmış onu.
Bir başkası da şöyle:
Benim bir Bebeğim
Var
Boyuna bakarsan
Bu kadar.
Ona olan aşkım desen
Bu çizgi dünya turu yapar
Zavallı ben!
... Bir mektubunda şöyle diyordu bana: ''Hasta olduğumda, kolum kanadım kırık olduğunda ya da üzüntülüyken seni ne kadar özlüyorum bilemezsin...'' Bana yazdığı şu dörtlükte de bunu gayet iyi gösteriyor:
Bütün bir günü geçirirsem
Küçük aşkımı görmeden
Ocak ayının soğuğunu duyarım
Aşkımın haziranında.
SEL YAYINCILIK
Çeviren: Sema Fırat
İkinci Baskı Şubat 2013
108 Sayfa
Mektuplar farkliligini hissettriyor. Bizimle paylastigin icin tesekkur ederiz. Bu arada bi mektup yazan ben kalmisim herlde :) eski kultrleri surdurmeyi severim. Uzak yakin buldugum herkese de yazmaya calisrm
YanıtlaSilBen de severim, yani severdim. Epeydir mektuplaşmadım.
Sil