8 Yaşında ne kadar adaletsiz olduğunu öğrendiği hayatın bir parçası daha olmaya hak kazanmıştı Onur. Bedeninin ağrılarıyla yatağına uzanmış, ruhunun derinlerinden gelen acıyla da gözleri dolmuştu. Göğüs kafesinin ağrıları şimdi kalp ağrılarına dönüşmüştü. Yalnız ve çaresiz hissediyordu kendini. Buraya ait değildi ve olmamalıydı. Kafasına kadar çektiği yorganın altına girip içinde ne varsa dökercesine ağlıyordu sessizce. Her gözyaşı hayata ve ailesine olan bağından bir parça koparıyordu.
Her çocuğun vardır bahçesinde çiçekleri olan masum hayalleri.
Annesinin koynunda büyüyenlerin bin bir renkli çiçek bahçeleri, annesizlerin bahçesinde ise şefkat çiçekleri.
Adil olan bir şey vardı elbet; her çocuk canı acıdığında 'Anne' derdi...
İkinci baskıya giden kitabın , yeni kapağı benim çok daha hoşuma gitti.
Biraz acıklı sanırım :(
YanıtlaSil