#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti -56 : July'ın İnsanları || Nadine Gordimer

29 Mayıs 2016 Pazar

Okudum Bitti -56 : July'ın İnsanları || Nadine Gordimer




       
             Herkese merhaba. 1001 kitap listesinden okumak için seçtiğim kitaplardan biriydi July'ın İnsanları. Üstelik yazar 1991 Nobel Edebiyat Ödülü 'nü de kazanmış olunca merakım ikiye katlandı. Beklentilerim büyüktü, hatta sırf bu yüzden okumayı geciktirdim. Hatta kitaba başlamadan July'ın kadın olduğunu düşünüyordum. Aydınlanmam biraz sürdü.


            Kısa bir kitap ama dolu dolu, sarsıcı, üzücü, rahatsız edici. Güney Afrika'da birlikte ama aslında çok ayrı yaşayan siyahlar ve beyazların hayatlarına tanık olacağınız okunması gereken kitaplardan. 


           Üç çocuklu Smales ailesi, yaşadıkları bölgedeki silahlı militanların baskısı ve şehirlerinde beyazların can güvenliği olmaması sebebiyle evlerini terk etme kararı alırlar ama gidecekleri güvenli bir yer de yoktur. On beş yıldır yanlarında çalışan July onları kendi insanlarının yanına götürüp, saklanmalarını sağlar. O ana kadar birbirlerinin hayatına uzaktan bakan insanların birbiriyle iç içe yaşamaları, değişen statü farkları, dönemin zorluğu çok sade ama etkili bir biçimde işlenmiş.



             Fırsatım olursa yazarın başka kitaplarını da okumak istiyorum. Tanışma kitabı olarak çok iyi bir okuma oldu .







... Hezeyan içindeki insanlar zaman zaman bir normalleşip bir anormalleşirler. 



... '' Anlamıyorsun. Gidecek başka yerleri yok. Sana anlattım.''

    Karısı, onunla aynı düşüncedeymiş gibi çenesini abartılı bir yapaylıkla öne uzattı. 

''Burada beyaz insanlar! Onların orada nasıl yaşadığını bize kaç kez anlatmadın mı? Yatmak için bir oda, yemek için bir başka oda, oturmak için bir başka oda, kitap dolu bir oda, bana kaç kez anlattığını unuttum bile, kaç kitap var o odada... Yüzlerce sanırım. Bir de Vosloosdrop'taki sokaklarda gördüğümüz ışıklar gibi hazırlanan sıcak su. Bütün bu şeyleri, banyo odasını ben hiç görmedim, çocuklarım da hiç görmediler; senin bile, oradaki avluda, yıkanmak için kendine ait bir odan vardı, giysilerini orada yıkamıyordun bile, bu iş için başka bir odada bir makine vardı; şimdi de kalkmış bana başka yerleri yok diyorsun.''



... Ama Maureen için okumanın zevkli yanı- romanın insanı esir alması, yalan da olsa bambaşka bir zamanda, yerde ve yaşamda olduğunu duyumsatması- bu defa gerçekleşmedi.




... Söylediklerine kimse inanmazsa sonunda bir biçimde sen de bu duruma alışır, suçlamalara uygun davranırsın: Yani kendi kendine inanmazsın.




KIRMIZI KEDİ YAYINLARI

Çeviren: İlknur Özdemir
1. Basım Temmuz 2010
166 Sayfa








2 yorum: