#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti - 140 : Hiçliğin Kıyısında || J. A. Redmerski

18 Kasım 2014 Salı

Okudum Bitti - 140 : Hiçliğin Kıyısında || J. A. Redmerski





                                   Hiçliğin Kıyısında çıkacağını ilk öğrendiğimden beri ve özellikle bekleyenlerin de etkisiyle merak ettiğim bir kitaptı. Konusunu okuyunca az çok tahmin ettim sevip sevmeyeceğimi, Pinuccia 'nın da yorumunu okuyunca , okuma sırasında biraz öne çektim. 



                                    Akıcı , hızlı okunan bir kitaptı, çok çok farklı bir konuya sahip olmasa da güzel detaylar vardı , sık sık tebessüm ettim okurken , gözlerimin de dolu dolu olduğu yerler oldu. Bu sene okuduğum benzer, popüler bazı aşk kitaplarından daha güzel geldi bana.


                                    Yirmi yaşındaki esas kızımız Camryn , erkek arkadaşını trafik kazasında kaybetmiştir , abisi hapistedir , annesi ile babası da boşanmıştır. Yani kısaca berbat bir ruh durumu içerisindedir. Hayattan beklentileri çok farklıdır. Her şeyi bırakıp , gitmek ister. En samimi arkadaşıyla da sorun yaşayınca , alır başını yollara düşer , nereye gittiğini bilmeden. Ve şanslıdır ki yolu harika ötesi erkek karakterimiz Andrew ile kesişir. İşte bunlar hep kitaplar da oluyor diyeceğiniz türden bir şans . :) Hani biz yapsak başımıza ne korkunç şeyler gelirdi , aman aman... ;) Gerçi Camryn de Andrew yerine Ted Bundy benzeri biriyle ile karşılaşmadığı için de çok , çok şanslı.



                                       İkisinin de sırları ,sıkıntıları vardır. Birbirlerini yavaş yavaş tanıyacakları bir yolculuk oluyor böylece. Böyle keyifli , eğlenceli, maceralı bir yol arkadaşlığına tanık olup, Camryn 'in güzelim şarkılara burun kıvırmasına sinir olup , duygulanmadan bitiremeyeceğiniz bir kitap. 







... Gerçek şu ki, yetişkinler farklı farklı şekillerde severler, tek bir şekilde değil. Ben Ian 'ın bana bakışını , karnımda yarattığı kıpırtıları , bozuk bir yemek yüzünden kusarken saçımı tutuşunu sevdim...



... Andrew olabilecek en iyi yol arkadaşıydı. Kız olsa bazı açılardan daha iyi olurdu belki , ama en azından yaşı benimkine yakındı ve çirkin değildi. Hayır, Andrew Parrish çirkinliğin yanına bile yaklaşmıyordu. Hatta doğruyu söylemek gerekirse , seksiliğe oldukça yakın bir yerlerde duruyordu ve bu şartlar altında beni tek rahatsız eden şey de buydu.


... '' Geçmişte takılıp kalmak da , plan yapmak da saçmalık,'' dedi. '' Geçmişte yaşarsan ileri gidemezsin. Geleceğini planlamak için çok zaman harcarsan ya kendini geriye itersin ya da hayatın boyunca aynı noktada kalırsın.'' Bakışları benimkilere kilitlenmişti. '' Anı yaşa,'' derken önemli bir noktayı belirtecek gibiydi, '' acele etme , kötü anılarını sıfırla. O zaman gideceğin yere çok daha hızlı varırsın ve yolda çok daha az engelle karşılaşırsın. ''



... Gerçek, berbat bir şeydi...



... Rastlantı, kader yerine kullanılan, toplumun tercihlerine uygun bir ifadeydi sadece.



                                                                                                     ||  Camryn   ||







... Sevdiğiniz birinin ölümü mutlaka bir şeyleri değiştirirdi. Ne yaparsanız yapın, kendinizi bu değişikliklere önceden hazırlayamazdınız. 



... Dönüp ona baktım. Öyle sıcak bir gülümsemesi vardı ki, içimin eridiğini hissettim. Sarı saçları karışık bir örgü halinde sağ omzunun üzerinde uzanıyordu. Lastik tokadan kaçıp kurtulan birkaç tel yüzünün yanından dökülmüştü. Uzanıp  parmağımın yumuşak bir hareketiyle onları geriye atmak geldi içimden, ama yapmadım.



... Bana öyle bakınca resmen eridiğimi hissediyorum. Ona nasıl hayır diyebilirim ki? Onunla bir inek boku yığınının yanında, köprü altında sarhoş bir evsizin yanı başında, kısaca her nerede olsa uyurdum.



... '' Ben aşkın gerçekten biteceğini sanmıyorum,'' dedim ve gözlerinden bir düşünce kıvılcımının geçtiğini gördüm. '' Bence âşık olduğunda, eğer bu gerçek aşksa, ömür boyu sürer. Gerisi sadece yaşananlar ve yanılgılardan ibarettir.''




... Yürek daima akla galip gelir. Her ne kadar pervasız, intihara meyilli, mazoşist olsa da her zaman istediğini yaptırır. Aklın sözünü dinlemek çok daha iyi olabilir, ama bana ne dediği artık zerre kadar umurumda değildi. Artık tek isteğim, anı yaşamaktı.



                                                                                                      || Andrew ||








                                                                           EPHESUS YAYINLARI

                                                                   Çeviren:  Süreyya Çalıkoğlu
                                                                                         2014
                                                                                     472 Sayfa

1 yorum:

  1. canım o benim yaptığım mimi yapsana , senin hayalindeki kitaplığı da çok merak ediyorum ki , bu arada bu sene 150'yi geçeceksin zannımca :D

    YanıtlaSil