#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : 22 Britanya Yolu - Amanda Hodgkinson / Kitap ve Yazar Tanıtımı

31 Ocak 2013 Perşembe

22 Britanya Yolu - Amanda Hodgkinson / Kitap ve Yazar Tanıtımı



Kitap tanıtım yazısı - özet

Her savaş bir kaybediştir...
Kimi sevdiğini, kimiyse benliğini kaybeder...

Silvana ve Janusz, yeni evli bir çifttir ve bu mutlu evliliklerini bir bebekle taçlandırmışlardır. Ancak II. Dünya Savaşının başlayıp Varşova sınırlarına kadar ulaşmasıyla, o huzurlu günler de geride kalır. Janusz, ülkesini savunmak için Polonya birliklerine katılırken, Silvanaya da küçük oğlunu korumak adına tüm zorluklarla mücadele etmek düşer.

Aradan geçen kâbus dolu altı yılın ardından Silvana, sekiz yaşındaki oğlu Aurek ile birlikte bir deniz yolculuğuna çıkar. Janusz, onların Polonyadan İngiltereye gelmelerini istemiştir. Artık barışın hüküm sürdüğü topraklarda yeniden bir arada olacaklardır. Bir aile hayali ise Silvananın biricik oğlu Aurek için gerçekleştirmek istediği tek şeydir. 

Fakat ne Silvana ne de Janusz, eskiden oldukları kişilerdir artık. Mutlu bir aile tablosu çizmeye çalıştıkları her an, beraberinde getirdikleri sırların ağına takıldıklarının farkındadırlar. Ya umuda yelken açıp bu sır ağından birlikte kurtulacaklardır ya da onun kendilerini dibe çekmesine göz yumacaklardır. 

İhanetin, sevginin, şefkatin ve annelik duygusunun birlikte harmanlandığı yürek burkan bir roman... -22- Britanya Yolu, savaş sancısıyla dağılan bir ailenin toparlanış öyküsünü etkileyici bir dille anlatıyor.

"Anne ve çocuk arasındaki o kopmaz bağı konu alan bu romanı kolay kolay unutamayacaksınız."
The New York Times Book Review


Yazar tanıtımı
Amanda Hodgkinson, 1960ların ortasında Somerset’te, oldukça genç ve son derece optimistik bir çiftin, her ikisi de sanatçı ve iyi yaşam hayalleri kuran ebeveynler, çocukları olarak dünyaya geldi. Annesi, kıyafetlerini yapabilmek için kumaş dokur, babası ise bir seramik ustası olarak tabak çanaklarını yapardı. Paraları yoktu ama yemek yedikleri tabaklar gayet güzeldi ve kıyafetleri içinse en sıradışı kıyafetler demek mümkün.
Beş yaşına geldiğinde, Essex’te küçük bir balıkçı kasabasına taşındılar ve hiç kesilmeyen martı sesleri, kasabayı çevreleyen gri-yeşil tuz bataklıkları, çakıl taşlı plajlar ve  çamur tabakalarının hatıraları ile dolu bir çocukluk geçirdi. Bataklıklardan deniz teresi toplar, suyun çekildiği yerlerde midye kabuğu arardı. Arkadaşlarıyla midye, deniz çakısı, salyangoz ve istridye toplarlardı. Babasının aldığı sandal ile babasıyla balık tutmaya giderdi. Gel-gitleri ve ayın etkisini öğrendi ve sular yükseldiğinde, arabaları suların altında kalan turistlere gülerek geçirdiği günler on yaşına geldiğinde değişti.
On yaşında sırtını denize döndü ve kitaplara aşık oldu. Aile ikinci el kitap satan bir dükkan açtı ve evleri kitap dolu kolilerle doldu, taştı. O yaşlarda, artık dört kardeşlerdi ve ağabeyi ile birlikte küçük çocuklara bakmak, ailesi dükkanı işletirken, onların sorumluluğundaydı. Ağabeyi odasında saatlerce gitar çalıp, küçük kardeşleri de televizyon seyrederken, Amanda koliler içindeki kitaplar arasında kaybolur, okur, okur, okurdu. O yıllarda yazar olmak istediğine karar vermişti.
Yıllar sonra, kendi iki çocuğu ve bir dizi farklı iş sonra nihayet rüyasını gerçekleştirmeye karar verdi. East Anglia üniversitesinde Yaratıcı yazarlık üzerine yüksek lisans yaptı ve ciddi olarak yazmaya başladı. Bu noktadan sonra, başka bir rüyayı gerçekleştirmek üzere harekete geçti, bu defa kocasının rüyasını. Ve Fransa’nın güneyine taşındılar. Nihayet istediği gibi yazabileceğini düşünüyordu ama aldıkları ev o kadar harabeydi ki, ilk bir kaç yılını burayı oturulur hale getirmek için uğraşmak zorunda kaldı. Aynı zamanda, Fransızca öğrenmeleri ve kızlarını Fransız okuluna yerleştirmeleri gerekiyordu. Bir yandan da yeni bir yerde, yeni bir yaşamın iniş ve çıkışlarınıa adapte olmak tabii...
Sonunda başardılar. Fransızca öğrendiler, yerleştiler ve kendilerine gerçek bir ev yarattılar. Ve nihayet Amanda, romanını bitirdi...




                    Bu güzel romanı ben de şu an  okuyorum , 230 . sayfa civarlarındayım , yorumum yakında...

1 yorum:

  1. güzel tanıtım teşekkürler, gözüme takılan kitaplardandı .Bekliyorum yorumunu:)

    YanıtlaSil