#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti- 73: Kelebek Bahçesi || Dot Hutchison

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Okudum Bitti- 73: Kelebek Bahçesi || Dot Hutchison





        Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Limos Yayınları'ndan okuduğum ilk kitap olan Kelebek Bahçesi. 

       Kapağı çok güzel değil mi? Fotoğrafını çekene kadar kelebeğin kanadının dışındaki kadın yüzü görüntüsünü fark etmemiştim. Onu görünce daha da hoşuma gitti. 

     Konu olarak da çok güzel. Hatta anneme şöyle bir bahsedince benzer bir film izlediğini söyledi. 1965 yapımı Korkunç Koleksiyoncu filminden bahsediyormuş.


   Filmi izledim kaba taslak konudan bahsedince benziyor gibi gelebilir. Ama kitap kesinlikle farklı ve daha da rahatsız edici. Gerilerek okudum, yazar türün hakkını vermiş. Hakkını vermekten bahsedince kitaba dair eleştirim biraz çevirmene biraz da editöre yönelik olacak. Çok daha özenli olsaydı kitap şahane olabilirdi. :) Yeni baskılara inşallah, diyelim. 

       Cennet bahçesi gibi bütün güzellikleri barındıran bir malikanede 'Bahçıvan' tarafından tutsak edilen kelebeklerin gerilim ve hatta hüzün dolu hikayesini anlatıyor kitabımız. Bir kurtulma hikayesi de diyebilirim. Çünkü Bahçe'den kurtulan kızlardan biri olan Maya'nın (Bahçıvan'ın verdiği ismiyle) FBI ajanları Victor ve Brandon tarafından sorgulanmasıyla ilerliyor. Hem sorgu anında yaşananlar hem de Maya'nın Bahçe 'de yaşadıklarını okuyoruz. 

    Kaçırdığı kızları malikaneye kapatıp, sırtlarına kocaman kelebek dövmeleri yapan ve onlara tecavüz eden sapık Bahçıvan ve ondan da beter sadist oğlu Avery 'nin yaptıklarını okurken tüylerim ürperdi. Önceleri bir şeyden haberi olmayan oğlu Desmond da var. Çok fazla detay verip büyüsünü bozmak istemiyorum. Sıkı bir psikolojik gerilim filmi izlemiş gibi hissediyorum kendimi. Türü seviyorsanız okuyun. :) 





... En kötüsünü düşünmeye alışıktı. Bir çocuk kaybolduğunda, canınızı dişinize takarak çalışırdınız ama sonunda zavallı çocuğu canlı bulmayı beklemezdiniz. Belki umut ederdiniz. Bir şey beklemezdiniz. Onlara uyacak tabut bulunması bile şaşılacak kadar küçük bedenler görmüştü, gördüğü çocuklar kelimenin anlamını öğrenmeden önce tecavüze uğrayan çocuklardı ama bu o kadar beklenmedik bir vakaydı ki, ilk adımını nereye atması gerektiğini bile bilmiyordu.


... Güzel şeylerin ömürleri kısa olurdu, onunla ilk tanıştığımız gün, bana öyle söylemişti.


... Bahçıvan arada sırada, hepimizle birlikte yemek yeme isteği duyuyordu, tıpkı kral ve kulları gibi. Ya da Bliss'in söylediği şekilde, bir Sultan ve onun haremi gibiydik. 


... Bilmemek, insanı sakat bırakan bir şey.


... ''Koleksiyoncular kelebeklerin uçmasına izin vermezler. İşin amacını bozar.''


... ''Bu, canını ne kadar acıttı?''
    En çok canımı yakan şey, orada yatıp, onun bunu yapmasına izin vermekti, ama bunu söylemedim. Her yeni kızın arkasında ilk çizgilerin görüntüsünü görmenin çok can yakıcı olduğunu ona söylemedim, çizim yapıldıktan sonra cildimin haftalarca sırt üstü yatamayacağım kadar kötü duruma geldiğini söylemedim; dövme yapılan sedyenin üzerinde bana ilk tecavüz edişini, içime girip bana yeni bir isim vermesini hatırlattığı için hala yüz yüz üstü yatarak uyuyamadığımı söylemedim.
   Hiçbir şey söylemedim.


... ''Yas tutmak için hiçbir zaman birinin cam kabin içinde belirmesini beklemek zorunda kalmazdınız. Onların yasını her gün tutardınız, aynı onların sizin yasınızı tuttuğu gibi, çünkü biz orada her gün ölüyorduk.''




LİMOS YAYINLARI

Çeviren: Meral Harzem
1 Baskı Mayıs 2017
346 Sayfa



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder