7 Haziran 2018 Perşembe
Okudum Bitti- 74: Unutmanın Genel Teorisi || Jose Eduardo Agualusa
Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı geçen ayın favorilerinden Unutmanın Genel Teorisi. Jose Eduardo Agualusa da ilk defa okuduğum yazarlardandı. Böyle ilk okuyuşta hayran kalınca da pek mutlu oluyorum.
Kitap, 2017 Uluslararası Dublin Edebiyat Ödülü'nü kazanmış. Aynı ödüle 2003 yılında da Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı isimli kitabı layık görülmüştü. Böylece aynı ödülü kazanan iki kitabı da okumuş oldum. Çok güzel kitaplar da var listemde aynı listeden. Bu kitap liste dışı sürpriz okuma oldu.
Angola'nın bağımsızlık mücadelesinin tam göbeğinde, Ludo isimli kadın kahramanımız kendisini her şeyden soyutlar. Öyle ki evinin kapısına bile duvar örer. Yaklaşık otuz yıl süren bu seçilmiş ev hapsinde köpeği Fantasma ile yaşar. Isınmak için evdeki eşyaları yakar, yiyeceği bitince terasına bir şeyler eker, güvercin avlamayı bile becerir, duvarlarına yazılar yazar. (Kendime yakın hissettiğim anlar oldu :) ) Sonra çok çok kötü bir durumdayken davetsiz bir küçük misafir hayatına dokunur. Sabalu isim çocuğun gelmesiyle artık Ludo'nun hayatı değişmeye başlar.
Ludo ve Sabalu'nun dostluklarının yanı sıra farklı hayatlara da tesadüfi dokunuşlarla konuk oluyoruz. Gerçek bir öyküden kurgulanan kitabı çok severek okudum. Çok çok detaylı olmasa da Angola'nın özgürlük mücadelesine de değinmesi güzeldi. Yakın zamanda yazarın Bukalemunlar Kitabı'nı almak istiyorum.
''Kendimi dışarıdaki insanlardan çok köpeğime yakın hissediyorum.''
''Geçecek hepsi yoldaş, kötülük bile dinlenmeye ihtiyaç duyar.''
''İnsanlar bulutlara baktığında gerçek biçimlerini göremiyorlar, - ya da zaten bir biçimleri yok, çünkü her an değişim halindeler. İnsanlar, kalpleri neyin özlemini duyuyorsa onu görüyorlar.''
''Savaş sona ermişti. Portekiz, Brezilya, Güney Afrika, İsrail, Çin'den gelen iş adamları Luanda'daki otellerde dirsek dirseğe çalışıyorlardı. Hepsi, çılgınca yeniden inşa edilme sürecindeki bir ülkede kolay para kazanmanın derdindeydiler.''
''İyi bir hikâyesi olan insan neredeyse kraldır.''
'' 'Annem ben çocukken öldü. Terk edildim. Onunla konuşuyorum, ama onun beni koruyan ellerinin yokluğunu hissediyorum hâlâ.'
'Sen daha çocuksun.'
'Büyükanne, annemin kollarından uzakta nasıl çocuk olabilirim?' ''
''Bazı insanlar sevdikleri tarafından unutulmaktan korkarlar. Bu patolojiye atazagorafobi denir...''
'' Tanrı, fakir insanlar mutlu olabilsinler diye müziği yarattı...''
''Tanrı ruhları bir terazide tartar. Bir yanda ruh, diğer yanda onlar için ağlayanların gözyaşları vardır. Kimse ardından ağlamazsa, ruh cehennemin dibine gider. Eğer yeterli gözyaşları varsa ve yeteri kadar içten dökülmüşlerse ruh gökyüzüne yükselir. Ludo buna inanıyordu. Ya da inanmak istiyordu. Sabalu'ya şöyle dedi:
'Başkaları tarafından özlenen insanlar cennete giderler. Cennet, başkalarının kalbinde işgal ettiğimiz yerdir. Büyükannem eskiden böyle söylerdi...''
TİMAŞ YAYINLARI
Çeviren: Sevcan Şahin
1. Baskı Nisan 2018
268 Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kitabın konusu çok ilgimi çekti. Alıntılar da çok hoş. Listeme ekliyorum. Kalemine sağlık, sevgiyle kal..💙
YanıtlaSil