#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti - 40 : Tatlı Şeytan || Wendy Higgins

9 Nisan 2015 Perşembe

Okudum Bitti - 40 : Tatlı Şeytan || Wendy Higgins




                        Herkese merhaba. Sıcağı sıcağına ikinci kitap çıkmışken, Tatlı Şeytan 'a daha fazla gecikmesin diye hemen başladım. GO Kitap yine mıknatıslı, şeker kapaklarıyla göz dolduruyor. Umarım tüm kapaklar böyle olmaya devam eder.



Kahramanımız Anna'nın gözünden, meleklerin,şeytanların, düşmüş meleklerin ve daha fazlasının dünyasına kapsamlı bir bakış atmamızı sağlayacak Tatlı Şeytan , heyecanlı, keyifli bir macera. Anna , doğduğunu andan, hatta çok daha öncesinden beri olanları hatırlayan, insanların duygularını renkler olarak görebilen, yarı melek yarı iblis , bir Nefil. Ne olduğunu öğrenmesiyle birlikte , korkunç bir dünyaya güçlerinin farkında olmadan, hazırlıksız ve hızlı bir adım atar. Aralarında yakışıklı Kaidan 'ın da bulunduğu diğer Nefil'ler gibi ya şeytana hizmet edecek ya da , ya da olacakları beraberce bekleyip göreceğiz :) 

İblislerin sınıflandırılma işini çok sevdim. Her günahtan sorumlu bir 'Dük' var. Bu düklerin de çocukları , Anna gibi Nefiller. Kitap sevilecek karakterlerle dolu. 536 sayfa ama araya başka kitaplar almazsanız, hemencecik, bir günde okuyup bitireceğiniz bir kitap. Tatlı Tehlike 'ye hemen başlamamak için araya başka kitaplar alıp, maceraya kaldığım yerden devam edeceğim.







... Duyguları renk olarak görebilmek, benim başkalarının hislerini, auralarını hissedebilme yeteneğimin bir uzantısıydı. Renk yelpazesi, aynen duygular gibi karmaşıktı; bir rengin tonları farklı  anlamlara gelebiliyordu. Basitçe anlatmak gerekirse, olumlu hisler her zaman için parlak tonlardan pastel tonlara uzanan renklerdeydi. Olumsuz duygular ise siyahın tonlarında; birkaç istisnanın dışında tabi: Kıskançlık yeşildi mesela. Kibir mordu. Şehvet de kırmızı. Kırmızı en popülerleriydi.




... Bütün bunlar gerçek olamazdı. Bir saat içerisinde bütün hayatım kökten değişivermişti. Bütün geleceğim, sonsuza kadar değişmiş ve gölgelenmişti.




... Kendime bir söz verdim: Kıskançlık yok. Flört etmek yok. Güvenilmez Kaidan Rowe'u delicesine arzulamak yok.




... Hiçbir zaman sizin olmamış bir şeyi kaybedemezsiniz, derlerdi. Ancak ben kaybetmiştim işte. Hayal kırıklığı canımı acıtıyordu.





... Zirvenin en korkunç  yanı ne bekleyeceğimi  bilemememdi. En kötü senaryoya hazırlıklı olmam gerekiyordu.

   Aşağılanma! İşkence! Acı! Ölüm! Cehennem!








GO! KİTAP
Çeviren: Demet Orhan
2014
536 Sayfa




3 yorum: