#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti -105 : Fahrenheit 451 || Ray Bradbury

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Okudum Bitti -105 : Fahrenheit 451 || Ray Bradbury

ithaki yayınları okuma şenliği



                                     Yine okumak için , çok çok geç kaldığım bir kitapla daha karşınızdayım. İyi ki Okuma Şenliği var da vesile oluyor , yoksa kıyamadan duracağım. Başka kitaplarla beraber okuduğum için biraz geç bitti , daha doğrusu daha uzun süredir yarım olanlara öncelik verdim . Severek okuduğum , ilginç kitaplardan biriydi.


                                     Hani bazı kitaplar vardır , uzun yıllar önce yazılmış olmasına rağmen , geleceği görmüş de eleştirmiş gibi gerçekçi , şaşırtıcı , düşündürücü olur ya , işte bu kitap da aynen öyle. 


                                     Guy Montag bir itfaiyeci ama bildiğimiz gibi yangın söndüren itfaiyecilerden değil. Çünkü o zaman ( gelecekte bir zaman , Amerika 'da ) itfaiyecilerin görevi kitapları yakmak. Kitap okumanın , düşünmeye yönlendirdiği  ve düşünmenin de zararlı olduğu için yasak olduğu bir dünyada , kitap bulundurulduğu ihbarını aldıkları zaman hemen koşup , ortalığı ateşe veriyorlar. İtfaiyecilerin hortumundan su ya da yangın söndüren bir madde değil , gaz yağı fışkırıyor.



                                   Montag , sorgulamadan ,düşünmeden işini yapan sıradan insanlardan biriyken , Clarisse McLellan adlı küçük bir kızla tanışmasıyla bir farkındalık dönemine girer. Clarisse ile olan sohbetleri yüzünden kendini sorgulamaya , düşünmeye başlar. Onca kitap yakmış olmasına rağmen hiçbirini merak edip okumamış olması ona çok normal gelirken  aldığı kararlarla bir kaosun içine düşüyor. Artık hiçbir şey aynı kalmayacaktır. 


                                 Benzer kitaplardan en önemli farkı daha kısa olması , az ama öz.  Şartlandırılmış , robotlaşmış ,televizyon bağımlısı insanların dünyasında kitapların yokluğunun ne kadar önemli olduğunu anlayabilene anlatan , hem zamanının ötesinde farkındalık sunan hem de orta çağda yaşananlarla benzerlikler gösteren haklı eleştiriler sergileyen , şaşırtıcı bir kitap.










...  '' Gaz yağı , '' dedi Montag sessizlik uzayınca , '' benim için olsa olsa parfümdür.''



... '' Her zaman bilinmeyenden korkarsınız. '' - Beatty

...'' Hepimiz birbirimize benzemeliyiz. Hiç de , anayasanın dediği gibi, kimse eşit ve özgür doğmamıştır, herkes eşit yapılır. Her insan  bir diğerinin sureti olunca herkes mutlu olur, ortada çekinilecek , korkulacak,  herkesin kendisini  yargılamasına yol açacak dağlar yoktur. İşte böyle ! Bitişik evdeki kitap dolu bir silahtır. Yak gitsin. Silahtan kurşunu çıkar. Adamın kafasını kopar.İyi okumuş bir adamın hedefinin kim olacağını kim bilebilir ki?''
                                                                 
                   
                                                                - Beatty


... '' Bir evi  çivisiz ve ahşapsız inşa edemezsin. Eğer bir evin yapılmasını istemiyorsan, ahşap ve çivileri sakla. Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan , kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç verme. ''

                                                                 - Beatty




...''  İyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. Ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler. Kötü olanlar ona tecavüz edip ,leşini sineklere bırakır. ''
                                                                   
                                                                 - Faber



... '' Bu da ölmenin iyi yanlarından biri ; eğer kaybedecek bir şeyin yoksa , istediğin riske girebilirsin. ''

                                                                  -Montag



... Granger durup Montag 'la geriye baktı. '' Büyükbabam , herkes öldüğü zaman geride bir şey bırakmalı derdi. Bir çocuk, bir kitap, bir resim, bir ev, yapmış olduğu bir duvar ya da bir çift ayakkabı. Ya da ekili bir bahçe. Ellerinin bir şekilde dokunduğu  ve ruhunun öldüğün zaman gidebileceği bir şey , öyle ki insanlar senin diktiğin ağaç ya da çiçeğe bakıp baktığı zaman seni orada görebilsinler. Ne yaptığın önemli değil, dedi, yeter ki sen ellerini onun  üstünden çektiğin zaman ,ona dokunduğun zamanki halini değiştiren bir şey yapmış olasın. Otları sadece biçen bir adamla , gerçek bir bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Otları biçen bir adam orada hiç bulunmamış gibidir, fakat bahçıvan ömür boyu oradadır. ''






           Fahrenheit 451 : Kitap kağıtlarının yanıp tutuştuğu ısı derecesidir.

( Yaklaşık olarak , Celcius 233 ) 








                                                                        İTHAKİ YAYINLARI 

                                                                Çeviren : Zerrin Kayalıoğlu
                                                                                   Korkut Kayalıoğlu

                                                                     2. Baskı Eylül 2013
                                                                               238 Sayfa

8 yorum:

  1. Konusu hakkndaki ilk paragraftan sonrasını okumadım bu kadarı yetti bana heyecanı kaçmasın sonra. Geciktirmeden okuyacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heyecanını kaçırmadan kısaca anlatmaya çalışıyorum ama ben de bazen sevdiğim bloggerların sadece kişisel görüş paragraflarını okuyorum , kitabı bitirdikten sonra yorumlara bakıyorum :)

      Sil
    2. Okusam sanki kitap hakkındaki her şeyi öğrenmiş gibi hissediyorum ben de o yüzden dediğin gibi sonradan bakılabilir :)

      Sil
  2. Bu kitabı ben de bu sene içinde okudum. Bayıldım açıkcası ama keşke daha da uzun olsaymış dedim ilk defa bir kitap için.

    YanıtlaSil
  3. çok fena okumak istediklerimden :D

    YanıtlaSil