Herkese merhaba. Dubrovski sayesinde Puşkin ile Çarlık Rusyası'na gidip, zenginlerden nefret ettim, geldim. :) Puşkin okumayalı uzun zaman olmuştu, öyle ki Yüzbaşının Kızını tekrar okumayı düşünüyordum. Okuyalı yıllar oldu. Bir ara okuyacağım ama Kırmızı Kedi Yayınlarının bu şeker kapaklı klasiklerini çok seviyorum. Daha önce Tembellik Hakkı (yazısı burada) , Odamda Yolculuk (yazısı burada) kitaplarını okudum ve çok sevdim. Klasikler serisinden birkaç kitabı daha aldım , sıra bekliyorlar. Ceza Sömürgesi'ni de dün okudum, yazısı yakında buralarda olur. Dubrovski'ye dönecek olursam; çevresinin en zengin derebeyi Kirila Petroviç Troyekurov ile maddi durumu pek parlak olmayan derebeyi Andrey Dubrovski 'nin dostluk hikayesi ile başlar. Maddi farklardan dolayı çevreden eleştiren, kıskanan da çok bu garip dostluğu. İki dostun arası ufak bir sebeple açılır, çevredekilerin de kötü niyetli dokunuşlarıyla dostlukları düşmanlığa dönüşür. Zaten okudukça Kirila Petroviç 'ten nefret etmek için çok sebep bulacağınıza eminim. Gücünü kullanarak, yargıçları etkileyip eski dostunun neyi var neyi yoksa elinden alan Kirila Petroviç yüzünden Andrey Dubrovski çok kötü günler yaşar ve oğlunu yardıma çağırır. Yurt dışından dönen oğlunun intikamla karışık aşk öyküsü de bir çırpıda okunup bitti. Tadı damağımda kaldı. Halk ayaklanması, güçlünün zayıfı ezdiği gerçeği ve adaletin bile satın alınabildiğinin korkunçluğunu işleyen kısa ama yoğun bir kitaptı kısaca. ... Kirila Petroviç ev hayatında da eğitimsiz bir insanın bütün kusurlarını sergilerdi. Çevresindeki herkesçe şımartıldığından, mizacının bütün coşkunluk hamlelerine ve oldukça sınırlı olan aklının bütün girişimlerine tam bir özgürlük vermeye alışmıştı. ... Uzun zaman kıpırdamadan oturdu aynı yerde, solmuş birkaç yaprağı taşıyan ve ona hayatın gerçek bir benzerini, çok olağan bir benzerini sunan derenin sessiz akışını seyretti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder