31 Ekim 2014 Cuma
Çekiliş: Cildimiz.com Sponsorluğunda 4 Kişiye L'oreal Ürünlerinden Oluşan Set Hediye
Cildimiz En Değerli Giysimiz sloganıyla 8000 + ürünle hizmet veren Cildimiz.com sponsorluğunda blogumun izleyicisi 4 Kişiye
L'oreal Üç Etkili Temizleyici , Tonik ve Makyaj Temizleme Suyu 'ndan oluşan set hediye. ( Kazanan cilt tipine belirtir. ) Kargo ücreti firmamıza aittir.
Şartlarımıza gelince ;
Zorunlu olanlar :
Cildimiz. com 'a üye olup , en az bir ürüne yorum yapmanız. Buradan tık tık ( Lütfen yorum yapmayı unutmayın )
ve çekilişi 1 sosyal medya hesabınızdan paylaşmak.
( Link eklerseniz iyi olur )
Çekiliş için + hak isterseniz ,
Birden fazla paylaşım + 2 hak ( yani fazladan olan her paylaşım + 2 )
+ 2 hak daha isterseniz yeni açtığım İnstagram hesabımı takip edebilirsiniz. Buradan.
Bu arada firmamızın bir mükemmel özelliğini de paylaşayım. Hayvan severler. Nasıl mı ? Bakınız.
Son Katılım : 15 Kasım 2014 Saat : 20:00
Kazanmanız durumunda size ulaşabilmem için siteye üye olduğunuz mail adresinizi yorum olarak yazmayı unutmayın.
29 Ekim 2014 Çarşamba
Okudum Bitti -135 : Otomatik Portakal || Anthony Burgess
Sanırım bu kitabın , filmini izleyenlerin sayısı kitabı okuyanlardan çoktur. Genelde önce kitabı tercih ederim ama filmini izlemiştim. Kitabı okumak nasip olmamıştı , okudum , mutluyum :)
Korkunçlaşmış bir dünyada geçiyor olaylar. Her şey yozlaşmış . Gençler zevk olsun diye , eğlenmek için ölçüsüz şiddet uyguluyorlar. Öyle ki okurken bile rahatsız oldum şiddetten. Kahramanımız ve kendi çetesinin reisi Alex , arkadaşları Pete , Georgie ve Dim ile hem diğer çetelerle güç savaşlarına dahil oluyor hem de ,soygun,gasp,tecavüz gibi suçları işlemekten geri kalmıyor ve bir gün yakalanıyor. Devletin düzeni sağlamak ,suçluları ıslah etmek ve hapishaneleri düzenlemek adına uygulamayı düşündüğü bir sistemin ilk deneği oluyor. Beyni yıkanıyor. Uygulanan çeşitli terapilerle kötülük yapması engellenerek , iyiliğe zorlanıyor. Şiddet içeren bir harekette bulunmak şöyle dursun düşününce bile hastalanıyor. İşte tam burada kendi kendinize acaba iyi mi oldu benzeri sorular soruyorsunuz.
Alex 'iyileştirilirken' , dışarda da işler değişir , şiddete eğilimli arkadaşlarından bazıları polis olmuştur. Yani artık şiddeti uygulayan taraf değişmiştir. Alex kurtulduğunu düşündüğü zaman , yani salıverilince evinde kendisine yer bulamaz ve bu defa farklı zümrelerin amaçlarına hedef olur. Bol sorgulamalı bir kitap .Yazarın yarattığı özgün argo çeviri de sanırım biraz azizliğe uğramış. Cıvır, zumzuk. vs. gıcık etti beni. Yani bu çevirinin kötülüğünden değil , benim orijinalini okuyamamamdan.
... '' Bu bir kitap, '' dedim. '' Kitap yazıyorsun. '' Sesimi epey kalınlaştırdım. '' Kitap yazanlara saygım sonsuz olmuştur hep.'' Son en üsteki sayfaya bakınca kitabın ismini dikizledim- OTOMATİK PORTAKAL- ve dedim ki : '' Bu çok salakça bir isim. Otomatik portakal mı olurmuş?''
... Bu akşam canım felaket müzik çekiyordu, belki de Korova'da şarkı söyleyen o cıvır yüzünden. Pasaportuma uyku diyarının sınırında damga vurdurup da kalkan çizgili engelin altından geçip gitmeden önce kendime sıkı bir müzik ziyafeti çekmek istiyordum.
... Evet evet evet, işte buydu. Gençlik bitmeliydi, ah evet. Ama gençlik, hayvanmış gibi olmaktır zaten sadece. Hayır , sadece hayvanmış gibi olmak değil de hani şu sokaklarda satıldığını dikizlediğiniz minik oyuncaklardan biri olmak gibidir, teneke ve içi zemberekli ve üstünde kurma kolu olan ve gırr gırr gırr diye kurunca gitmeye başlayan, yürüyen filan minik heriflerden biri olmak gibidir, ey kardeşlerim.Ama dosdoğru gide ve bir şeylere çarpar bam bam ve yaptıklarını, elinde olmadan yapar. Genç olmak, bu minik makinelerden biri olmak gibidir.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
KÜLTÜR YAYINLARI
14 . Baskı
Ocak 2012
Çeviren : Dost Körpe
176 Sayfa
26 Ekim 2014 Pazar
Kitap Çekilişi : 5 Kişiye Optimum Kitap 'tan Sende Tanrıyı Gördüm Kitabı Hediye
Bir önceki yazımda yani burada hakkındaki fikirlerimi yazdığım , ama çok detay vermediğim kitabı merak ettiyseniz ya da zaten merak ediyorduysanız işte size kitabı kazanabilmek için ufak bir şans.
Optimum Kitap sponsorluğunda blogumu takip eden 5 şanslı takipçime , Sende Tanrıyı Gördüm kitabı hediye.
Yapmanız gerekenler ;
Optimum Kitap Facebook sayfasını beğenmek buradan ,
Hazır Facebook 'a gitmişken Kitaplarım ve Ben sayfamı beğenmek şuradan . Bir de çekilişi paylaşmak .Yorum olarak hangi isimle beğendiğinizi ve kazanırsanız daha çabuk iletişim kurabilmem için mail adresinizi yazmanız.
Ben çok şansızım diyorsanız şansınızı arttırmak için Optimum Kitap 'ı ve beni (buradan)Twitter 'dan takip edebilirsiniz. Bloglovin'den takibe de alabilirsiniz beni (şuradan). Her biri + 2 hak olacak.
3 Kasım 'da kazananları açıklayacağım. Kargo göndericiye aittir.
Herkese bol şans.
Okudum Bitti -134 : Sende Tanrıyı Gördüm || W. Grace Tugend
Optimum Kitap 'ın sosyal medya hesaplarında çok sık gördüğünüz , oldukça ilginç bir şekilde tanıtımı yapılan Sende Tanrıyı Gördüm kitabını , okuma şenliği polisiye / gerilim kategorisi için okumaya başladım. Yine migrenden dolayı ancak iki günde bitirebildim.
Her ne kadar romantik polisiye dense de bence oldukça fantastik bir polisiye. ( Yani illa polisiye ise :) ) Bazı yazarlar kitaplarında bazen şizofren olurlar , bazen derviş , bazen de başka başka şeyler. İşte yazarımız bu kitabında hayal gücünü zorlamış ve '' Tanrı '' olayım demiş. Steve Oedekerk, Mark O'Keefe ve Steve Koren 'in senaryosu sayesinde Morgan Freeman Tanrı olmuşken , Tugend neden olmasın ?
Kaçırılan kızlar , gizemli mektuplar, apansız gelen ziyaretçiler ile başlayan kitap , kıtalar arası yolculuklarla ilerliyor. Öjenizm , masonluk , dinlerden tutun da Mozart 'a , Goya 'ya , altın orana ve birçok farklı kavrama ait detaylı bilgiler içeriyor kitap, romanda geçen karakterler ve olaylar ve yasaklı olması da tamamen hayal ürünü uyarısını da yazayım. Bakalım ilerleyen günlerde kitapla ilgili gelişmeler olacakmış. :)
... Mary ileri görüşlü biriydi. Sivil toplum örgütlerine , demokratik toplantılara ve toplumun ileri gelenlerinin seminerlerine, kongrelerine katılırdı. Kendisini sadece insan olarak tanımlıyordu ve insan olmak için şucu bucu olmaya gerek olmadığını, düşüncesi ne olursa olsun kimsenin incitilmemesi ve tüm renklerin bir arada barınması gerektiğini düşünüyordu.
... - Antik Çağ filozoflarının ortaya atmış oldukları idea üzerine gittikçe yükselen bir bina yapılmış diyebilirim. Geçmişte haberleşmek ve gönderilen haberin gizliliğini korumak güçtü. Bu yüzden geçmiş dönemlerde çok çeşitli şifreleme teknikleri ortaya çıkmıştır. Adına kriptoloji dediğimiz bir bilim haline gelmiştir. İlk insanlar gönderecekleri mesajı köle bir kızın saçını tıraş ettikten sonra kafasına yazarlardı ve saçlarının uzaması beklenirdi. Saç iyice uzadıktan sonra mesaj gönderilirdi.
/ Ranier
... Londra 'da bir otel odasında, ellerinde sadece sayılar ama dışarıda onları bekleyen asırlardır gizli kalmayı başarmış bir örgüt vardı.
25 Ekim 2014 Cumartesi
Ödüllendim !
Sevgili blog arkadaşlarım Fuşyamsı Düşünceler , Kitap Arası Kahve Molası , Kitap Eylemi , Kitap Karavanı , Hatıra Koleksiyoncusu ve Söz Sanatı bu ödülü bana da layık görmüşler. Teşekkür ederim , hem bu tarz ödüller, mimler sayesinde yeni bloglar keşfediyorum :)
Ödülün şartları da var. İlk ikisi yukarıda. Ödülün fotoğrafını ve size ödül veren arkadaşlarınızın linkini paylaşmanız ve son olarak da ödülü vermek istediğiniz 15 arkadaşınızı paylaşmanız. Ve Dartos premio goes to ............
1. Pilli Kütüphane
2. Okuma Köşem
3. Öz'ün Kitap Tutkusu
4. Sade ve Derin
5. Kitap Cumhuriyetim
6. Beyaz Kitaplık
7. Maria Puder Ölmedi
8. Ahu Kader
9. Pinuccia'nın Kitapları
10. Kitap Avcısı
11. Bin Tatlı Yıl
12.Kitap Sayfaları
13. Kitap Aşığı
14. Bi Film Bi Kitap
15. Nabrut
24 Ekim 2014 Cuma
Okudum Bitti - 133 : Aşk Kanatları || Güneş Demirel
Güneş Demirel 'in son kitabı Aşk Kanatları , benimse okuduğum ilk kitabı. Yeni bir yazarla keyifli bir kitapla tanışmak çok güzeldi.
Çetrefilli bir aşk hikayesi , tam mutlu oldular , oh be diyecekken , her şeyin sarpa sardığı , süründüren bir aşk. En güzel aşk zor olandır dedirtecek cinsten. Hem Kerem 'in gözüyle hem de Bade 'nin gözüyle tanık oluyoruz zamana meydan okuyan bu aşka. Her ikisini de sevsem de Kerem 'in kendine rağmen bitmeyen tutkusuna ,kıskançlığına daha bir sempati duydum. Bade 'ye de ise kızdığım yerler oldu , üzüldüğüm yerler oldu. Gizem ise bu aşkın en yakın tanığı. Kerem 'in kardeşi , Bade 'nin dert ortağı.
Bu fırtınalı aşkın duraklarında Gizem 'in ve Bade 'nin ablalarının dünyalarına da ufak dokunuşlar yapmış yazarımız. Hani onların da hikayelerini yazsa keşke . :) Anlatım sade ,akıcı , migrenime rağmen hemencecik okudum , bitirdim.
... Ne tuhaf bir şey değil mi şu aşk denilen meret ? Yıllar geçse de tükenmek bilmiyor...
... Soğuk konuşup tersliyor , telefonu kapattıktan sonra da gizlice ağlıyordum. Ben böyle yaptıkça , Kerem de aynı gergin tepkiyi veriyordu. Uzaklaştığını hissediyordum. Her farkına varış, soğuk iklimler giydiriyordu sırtıma. Ayazı çok , alazı o olan...
... '' Bade ... Sana öyle âşığım ki, bazı günler her hücrem adını sayıklıyor. ''
... Belki bugün hıçkırarak ağlayacağım... Yarın sessizce... Ama unutacağım demiyorum ! Aksine hep seveceğim.
'' Unutursun , gerçer... '' diyorlar ya, bıraksınlar bu safsataları ! Kabul etsinler; aşk adını kalbe kazıdı mı bir kere, her sabah uyandığında aklına ilk o geliyor.
... İçinden taşan sıkıntıyı derin bir nefesle dışarıya solurken, Biz olmayı özledim Bade! diye geçirdi zihninden. Zaman geçip gidiyordu, evler değişiyor, yüzler değişiyordu. Ancak aşk hep aynı yerde bekliyordu. Bazen sessizce... Bazen hınca hınç... Ama hep aynı yerde bir olmayı bekliyordu.
... Son zamanlarda her gece aynı şey oluyordu. Onca nefreti koynuma alıp uyumaya çalışan ben değilmişim gibi... Günün ilk ışıkları yüzüme vurduğunda, o inatçı kadına ölesiye âşık olarak uyanmak beni deli ediyordu. Gözleri, güneşle yarışır gibi parlak bir şekilde dikiliveriyordu hayalime ve o an ateşe vermek istiyordum, güneş dâhil her şeyi...
EPHESUS YAYINLARI
2014
464 Sayfa
23 Ekim 2014 Perşembe
Güz Okuma Şenliği || Birinci Ay Durum Güncellemesi
Şenliğimizde ilk ayı geride bıraktık. Bakalım neler okuyabilmişim.
1. Kategori (10 puan): İsminde sonbahar mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların güzün geçtiği bir kitap.
2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
3. Kategori (10 puan): Bir deneme veya inceleme veya gezi kitabı.
7. Kategori (10 puan): Türk bir yazardan bir öykü kitabı.
Mevlana ve Şemsten Yüreğinizi Isıtacak Hikayeler - Ender Haluk Derince
Yakamoz Yayınları
408 Sayfa
Yazısı henüz yayınlanmadı :)
8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.
The 100 - Kass Morgan
GO! Kitap
300 Sayfa
Yazısı burada
9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
Hayvan Çiftliği - George Orwell
Can Yayınları
152 Sayfa
Yazısı burada
10. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.
Otomatik Portakal - Anthony Burgess
T. İş Bankası Kültür Yayınları
176 sayfa
Yazısı henüz yayınlanmadı.
17. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Aşkın Müziği - Kylie Scott
Yabancı Yayınları
320 Sayfa
Yazısı burada
18. Kategori (10 puan): 2014 yılında çıkmış bir kitap (Yabancı kitaplar için Türkiye’de ilk baskısını 2014’te yapması da kabulümüzdür).
Gecenin Ardından Gün Doğar - Anna Mcpartlin
Martı Yayınları
431 Sayfa
Yazısı burada
21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Aşk Kanatları - Güneş Demirel
Ephesus Yayınları
464 Sayfa
Yazısı henüz yayınlanmadı
22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.
Beni Aşka İnandır - Julianne MacLean
Ephesus Yayınları
364 Sayfa
Yazısı burada
Beni Bulun - Michelle Knight & Michelle Burford
Martı Yayınları
288 sayfa
Yazısı burada
Beni Orada Bulacaksın - Jenny B. Jones
Optimum Kitap
392 Sayfa
Yazısı burada
Toplam 13 kitap okuduğum için 13*10 = 130 puan
22. kategoriyi tamamladığım için 40 puan daha
Ve toplam 4415 sayfa okuduğum için 44 puan da oradan
Sonuç olarak 214 puancık :) alabilmişim.
İçimden bir ses bu şenliği tamamlayamayacağımı söylüyor ama bakalım :)
Kitap Tanıtımı : Hiçliğin Kıyısında || J. A. Redmerski || Ephesus Yayınları
KİTABIN ADI : Hiçliğin Kıyısında
YAZARIN ADI : J.A. Redmerski
ORİJİNAL ADI : The Edge Of Never
ÇEVİRİ : Süreyya Çalıkoğlu
Yirmi yaşındaki Camryn, alışılmışın dışında bir yaşam tarzı düşlemektedir. Fakat başına gelen trajediler bu yaşamı kendisinden zorla çekip alınca, ilk bulduğu otobüse atlayarak varış noktasını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Çıktığı bu kendini yeniden keşfetme yolculuğunda, kendisi gibi nereye gideceğini bilmeyen, Andrew Parrish adında biriyle tanışır. Fakat Andrew’un da bazı karanlık sırları vardır…
Andrew yolculukları esnasında Camryn’e kimseye bağlı kalmadan, içinden geldiği gibi yaşama, en derin ve kuytu arzularına teslim olma sanatını öğretir. Ancak Andrew’un ondan gizlediği sır yolun sonunda kendisini beklemektedir. Bu sır ikiliyi bir araya getirebilecek midir, yoksa onları sonsuza dek birbirlerinden ayrılmaya mı mahkûm edecektir?
“Hiçliğin Kıyısında mı? ‘Muhteşemliğin Kıyısı’na ne dersiniz? Çünkü şu anda tam olarak bu durumdayım.”
-USA Today
20 Ekim 2014 Pazartesi
Okudum Bitti - 132 : Evim Her Yer Evim || Lynne Martin
Lynne ve Tim hayatlarının ikinci baharında kavuşmuş , eski iki aşık. 1970 'lerde ateşli bir aşk ( kendi tabirleriyle ) yaşayıp , ayrılmışlar ve ikisi de farklı insanlarla evlenip , çocuk sahibi olmuşlar ama hayatın ne getireceği belli olmuyor ve 35 yıl sonra karşılaşıyorlar ve evleniyorlar. Bu çok umut vericiydi. Ben de yetmişime yaklaştığımda böyle bir güzellik bekliyorum :)
Ve tatlı çiftimiz , oldukça ilginç bir kararla yine kendi tabirleriyle evden muaf yaşamaya karar veriyorlar ve evlerini satıp , dağıtabileceği eşyaları dağıtıp, geri kalanı bir depoya bırakıp ve bence en zoru köpeklerini sahiplendirip gezgin bir hayata başlıyorlar. Sıradan turistlerden farkı gidecekleri yerlerde ev kiralayıp , rahat rahat gezip , az da olsa kültürün içine girmeye çalışıyorlar.
Gezi kitaplarından bir tık önde olmasının sebebi yaşanmışlıkların , birebir gözlemlerin yoğunluğu. Kitabın yazılma sürecinden , gezdikleri ülkeleri bölüm bölüm , oldukça detaylı anlatığı kısımlara , aşklarına ,ailelerine kadar bir çok detay içeriyor ama sıkmıyor.
Facebook sayfalarına buradan , bloglarına buradan ulaşabilirsiniz.
... Uğrayıp arayı kapatma teklifini kabul ettiğimde kendime Tim 'in mazide kalmış bir eski sevgili ve şimdi de değerli bir arkadaş olduğunu , başka hiçbir anlamı olmadığını söylüyordum.
Öyle olmadı. Ona baktığım anda yıllar ortadan kayboldu. Kalbim onun benim, benim ise onun olduğunu biliyordu. Söylenebilecek tek şey buydu. Başımız ciddi anlamda beladaydı.
... Bazen cehalet gerçekten mutluluktur.
... Arjantinliler hakkındaki genel gözlemimizi, bir Arjantinlinin tanımı hakkındaki bir şaka gayet iyi özetliyor: İtalyan gibi görünüp İspanyolca konuşan, Fransız gibi giyinen ama kendini İngiliz zanneden kişi. Kafası karışık ve melankolik insanlar gibi görünmelerine şaşmamalı!
... Bazen ben demiştim anlarıyla zaman harcamaya değmez.
... '' Bize hep söylenen şey sanırım doğruymuş : Fransızlar yaşamak için çalışıyorlar , çalışmak için yaşamıyorlar ... ''
... Fransızların yemeği ve şarabı ciddiye aldığını söylemeliyim. Eğer yemek yemiyor ya da içmiyorlarsa , yemekten ya da içkilerden bahsediyorlar.
... Namaza çağıran ezan, tüyleri diken diken eden, karşı konulmaz güzellikteydi. Arkamıza yaslanıp dinledik. Seslerin burundan gelen bir tınısı vardı ve her ne kadar hepsi ayrı bir nağme ile söylese de kulaklarımıza çok yabancı gelen minör bir notada bir ahenk oluşturuyorlardı. Heyecan verici, egzotik ve ilginç bir şekilde rahatlatıcıydı.
... Tanıştığımız Türklerin çoğu ellerindeki bütün işi bırakıp bizimle havadan Amerika 'nın berbat politik durumuna kadar her konuda hararetli muhabbetlere giriyorlardı. Biz Amerikalılar Türkiye 'yi tarihi yerleri, turkuaz sahilleri, tekstil, baharat, minareler ve saraylarla özdeşleştiriyor olabiliriz ama buradaki asıl hazine insanlar. İyi niyetli, zeki, misafirperver ve komikler.
YABANCI YAYINLARI
Çeviren : Berivan Özkoçak
Eylül 2014
384 Sayfa
17 Ekim 2014 Cuma
Okudum Bitti -131 : Gecenin Ardından Gün Doğar || Anna McPartlin
''Kıyısında acının ve mutluluğun taşlarını biriktiren bir nehirdir hayat... ''
Gecenin Ardından Gün Doğar , keyifle , bazen gülerek bazen duygulanarak , hatta bazen ağlamamaya çalışarak okuduğum bir kitap oldu. Özellikle ilk kısımlarda beni çok etkiledi , aynı olmasa da benzer duyguları yaşadığım için belki de...
Emma , 26 yaşında, öğretmen , ilk aşkıyla hâlâ birlikte olan şanslı azınlıktan .Henüz evli değiller ama John ile beraber yaşıyorlar ve her şeyi paylaştığı arkadaşları var. Hani yerinde olsam anı durdurup , hep böyle yaşayabilirim diyeceğim bir durumda. Her güzel şeyin bir sonu oluyor ne yazık ki ve bu son yeni başlangıçlara gebe olsa da çok sarsıcı, sancılı bir son oluyor.
Tüm bu süreçte kitaptaki diğer karakterlerin de hikayelerine dahil oluyoruz. Emma 'nın abisi Noel 'in çelişkileri , Sean sevimliliği , Clo 'nun aşk hayatı , Anne ve Richard 'ın evlilikleri ... Hepsi dolu doluydu , yeterince detaylıydı ve hiç sıkmadı. Alışılmadık bir konu değil belki de ama yazarın anlatımı , duyguların gerçekliği çok etkileyiciydi. Ve evet her güzel şey sonsuza kadar süremeyebilir ama her gecenin ardından da gün doğar.
... Mart ayının başıydı ve yağmur yağıyordu. Bulutlar , on dört fıçı bira yuvarladıktan sonra işeyen bir ayyaşınkini andıran bir vahşilikle kendilerini rahatlatıyorlardı.
... Sevdiğiniz biri gülümsediğinde dudaklarında oluşan kırışıklıkları veya gözyaşlarının gözlerinden nasıl süzüldüğünü anımsayabilirsiniz. Fakat acıyı sözcüklerle ifade etmek zordur ve yaşamda acı daima vardır.
... Evimiz bir müzeye dönüşmüştü ve şimdim, artık geçmişim olmuştu.
... '' Keşke hayat bu kadar zor olmasaydı, '' dedi geriye kalan küçücük sesiyle.
'' Bence de anne ,'' dedim ona sarılarak. '' Hepimiz bunu isterdik. ''
... Doreen sıcak çay fincanını masaya koydu. '' Onu seviyor musun ? '' diye sordu.
Clo, '' Ayakkabılardan bile çok. ''
'' O seni seviyor mu? ''
'' Futboldan bile çok. ''
... Oradaki üç kişi, uzun zaman önce hayatın tozpembe olmadığını ve her bir umut ışığının ardında kocaman ve pis bir bulutun olduğunu uzun zaman önce fark etmiş olsa da, birbirimize daima yaslanabileceğini biliyordu. Kanka olmak böyle bir şey değil midir zaten?
... Gecenin Ardından Gün Doğar
Ölümün ardından yaşam doğar
En karanlık zamanlarında etrafına bak, çünkü hiçbir zaman yalnız değilsin. Seviliyorsun
MARTI YAYINLARI
Çeviren: Ilgın Yıldız
Ekim 2014
431 Sayfa
15 Ekim 2014 Çarşamba
Aşkın Müziği || Kylie Scott || Yorum || Konuşan Kitaplar ile Blog Turları || Okudum Bitti-130
Turumuz devam ediyor , çekilişimize katıldınız mı ? Katılmadıysanız buradan hem çekilişe katılabilir hem de ufak alıntılarıma göz atabilirsiniz.
Çok şekerdi , devam kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. Bu kitapta aşk var , kıskançlık var , erotizm var (dozunda ) , argo var . Eğlenceli , hemen okuyup bitireceğiniz , keyifli bir kitap. Hani böyle şeyler gerçek hayatta olmuyor , bizde nerede o şans diyeceksiniz , hatta Evelyn 'e sinir olacaksınız ama değer :)
Evelyn 21 . doğum gününü kutlamak için arkadaşlarıyla birlikte Vegas 'a gider. Felekten bir gece çalma planları , alkol sınırını aşınca hiç ummadığını gibi sonuçlanır. Akşamdan kalma bir halde uyanınca yanında , kendisiyle ilgilenen bir yakışıklı bulur . Bu yakışıklının kim olduğunu , neler olduğunu da hatırlamamaktadır. Dövmeli , oldukça çekici , hafif kötü çocuk imajlı bu yakışıklı bir yerlerden tanıdık gelir ama o kadar.
Parmağındaki beş karatlık devasa yüzük ve yakışıklının açıklamasıyla , artık evli olduklarını öğrenir , en kısa zamanda boşanmak isteyince , yakışıklımız çıkar gider ve sonra öğreniriz ki bu yakışıklı Stage Dive 'in gitaristi David Ferris 'miş. ( kızdaki şansa bakın ya !!!)
Böyle medyatik bir yakışıklıyla evlenince haliyle paparazziler de peşinizde olur. Görüntü almak isteyen , ropörtaj yapmak isteyen muhabirler evinin kapısında kamp kurarlar , Evelyn hem kurtulmak hem de boşanma işlerini hızlandırmak için David 'in davetiyle , onun evine gider ve devam kitaplarında daha yakından tanıyacağımız grubun diğer üyeleriyle de tanışır. Davulcuyu çok sevdim laf aramızda. Bundan sonrası bolca eğlence , gizem ve elbette aşk dolu. Çok tahmin edilemeyecek bir kitap değildi ama şaşırtıcı noktalar da yok değildi. Çok sevdim , aşkın müziğine şans verin derim.
... '' Dur bir dakika. '' Güneş gözlüğü koleksiyonunun arasından pilot stili bir çift alıp bana uzattı. '' Artık sen de ünlüsün , unuttun mu? ''
'' Ben değilim, kıçım ünlü. ''
... '' Ona evlendiğimizi söylediğimde üzerime kustu, '' diye ekledi kocam.
Mal, '' Ne ? '' diye haykırdı. Gülmekten gözlerinden yaşlar geliyordu. '' Ciddi misin ? Hassiktir. Bu şahane. Keşke orada olsaydım, var ya. ''