ROBERT LIPARULO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ROBERT LIPARULO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2017 Salı

Okudum Bitti- 107: Hayalevinin Son Kapısı || Robert Liparulo




                   Kitap seven herkese iyi geceler. Bu gecelik benden bu kadar. Serinin son kitabıyla veda ediyorum size. Her yaşta okurun severek okuyacağı bu seriye bir şans verin bence.

        Çeşitli maceralara atılan King ailesi artık annelerini bulmaya iyice yaklaşmışlardır. Artık sadece  annelerini kurtarmakla yetinmeyeceklerdir, Taksidian'ı alt edip dünyayı ve geleceği kurtarmak zorundalar. Atlantis'e yolculuk yapmak ayrı bir keyifliydi. Hızlı akan macera filmi gibiydi. Daha küçük yaşta okurlar için gerilim, korku unsurları da barındırabilir. Ama her şey kararında. Severek okuduğum bir seriye daha veda etmenin buruk sevincini yaşıyorum.  




''Taksidian'dan sonra ? Gerçek bir çıngıraklı yılanı bile yere atıp uykuya geri dönerim.''


''Hayat kötü insanlarla geçirilmeyecek kadar kısaydı.''




MARTI YAYINLARI

Çeviren: Taner Tanrıöver
1. Baskı Kasım 2013
352 Sayfa


Okudum Bitti-106: Kayıp Kıtanın Kâşifleri || Robert Liparulo





               Kitap seven herkes sıkın dişinizi son iki kitap kaldı. Seriyi severek okuduğumu söyleyip, şöyle bir bahsedip son kitabı da yazıp kaçacağım. :) 

            Sanırım serinin en heyecanlı kitabı buydu. King ailesinin annelerini kaçıran adamın sesinin, küçük kardeşlerinin oyuncak ayısına kaydediliğini fark ederler ama bu sese bir anlam veremezler. Farklı bir dildedir. Biraz araştırınca bunun kayıp bir dile ait olduğunu öğrenirler. Böylece şaşırtıcı bir macera daha bizi bekliyor. Kayıp Kıta'ya bir uğrayıp geleceksiniz. :) 

         Taksidian ile mücadele de hız kesmeden devam ediyor. Nasıl bağlanacak diye sabırsızlıkla okudum ve son kitaba  geçtim. 



''Babası, şüphe dolu bir ifadeyle ona baktı. Sonunda, dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. 'Shakespeare , mertçe alınmış bir yara onurludur, demiş.' Omuzlarını silkti. 'Onun gibi bir şey...'
      
       Xander başını ovuşturdu. 'Bence, mertçe alınmış bir yara acıtır diyorum.' ''


''Heyecanlanırım tabii, diye düşündü. Tarih değişti. Her şey az önce iyileşti ve bunu neredeyse hiç kimse bilmiyor.''



MARTI YAYINLARI

Çeviren: Taner Tanrıöver
Ağustos 2016
336 Sayfa




Okudum Bitti- 105: Zamanın Ötesine Yolculuk || Robert Liparulo





           Kitap seven herkese aynı gecede üçüncü defa merhaba. Merhaba demediğim günlerin acısını çıkartıyorum. 

        David ve Xander azimle annelerini aramaya devam ederler. Tam bir pislik olan Taksidian 'ın sırlarını öğrenmeye de. Bu kitabın en tatlı kısmı büyük büyük amcalarının çocukluk zamanına yaptıkları yolculuktu bence. Böylece evin neden ve nasıl inşa edildiğini de öğrenirler. Hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk var. Çok da keyifli.




''Ölümden dönmeler çoktu.''


''Sıradan şeyleri onlardan uzak kalana dek gerçekten takdir  edememek ne garipti.''


''Bazen iyi insanların başına kötü şeyler gelir.''




MARTI YAYINLARI

Çeviren: Taner Tanrıöver
1. Baskı Nisan 2013
300 Sayfa




 

Okudum Bitti- 104: Gizemli Kapının Muhafızları || Robert Liparulo




                Kitap seven herkese yeniden merhaba. Hayalevi Kralları'nı peş peşe paylaşıp tamamlamaya karar verdim. Malum durdukça unutabilirim. Ve kitapları bekleyen çok tatlı biri var. :) 

          Üçüncü kitap da ilk ikisi gibi merakla, keyifle okundu. King ailesine musallat olan gizemli yabancı Taksidian'ı ve amacını yavaş yavaş iyice öğreniyoruz. Öyle sıradan biri de değil. Bir yandan onunla uğraşırken ailemiz annelerini aramak için tehlikeli yolculuklara devam ederler bu defa büyük büyük amcalarının sürpriz ziyaretinin sayesinde bir tık daha güçlü sayılırlar ama... Amasını uzatmayayım düşman zorlu, kayıp önemli. Tatlı bir sürprize de hazır olun.





''Bu yer ve yaptığı şeyler her zaman... Onu kendi kötü niyetleri için kullanmak isteyen yabancıları, buraya ait olmayan insanları çekmiştir.''


''Babası eski çağlarda suçluların taşlanarak öldürülmesinin her zaman onlara atılan taşlardan olmadığını söylemişti. Bazen de, bir mahkûm sırtüstü yatırılır ve üstüne bir tahta yerleştirilirdi. Sonra toplanan ağırlık kurbanın ciğerlerinin genişlemesine izin vermeyip boğulmasına neden olana dek insanlar bu tahtanın üstüne taş yığarlarmış. King ailesinin sorunları da böyleydi işte... Ezilerek ölmek gibi.''



''Üç gün önce Marguerite Rousseau çocukken ölmüştü, Alman savaş makinesinin bir kurbanı olarak. ama iki gün önce sen onu kurtardın. O da büyüyüp, dünyamızı çiçek hastalığından kurtaracak aşıyı geliştirdi.''




MARTI YAYINLARI

Çeviren: Taner Tanrıöver
1. Baskı Ocak 2013
301 Sayfa

4 Eylül 2017 Pazartesi

Okudum Bitti-103: Ormanın Esrarengiz Gözleri || Robert Liparulo




                   Kitap seven herkese merhaba. Gecenin ilk kitabı Hayalevi Kralları serisinin ikinci kitabı Ormanın Esrarengiz Gözleri. 

    İlk kitap, Karanlık Gölgeler Evi hakkındaki yazım burada

    Yine kolay okunan, keyifli, tatlı bir kitap olmuş. Seriyi tamamladım. Diğer kitapları da peş peşe okudum bile. Aslında ilk kitabı ayrı yazmamış olsaydım seriyi tek bir yazıyla aradan çıkarırdım ama haksızlık olmasın, dedim. :) 

      King ailesi kaybolan, daha doğrusu kaçırılan annelerini aramak için gizemli dünyalara açılan kapıları denerler. Bu arada günlük hayatlarına da devam etmek zorundadırlar. Çünkü dikkat çekip de işlerin büsbütün sarpa sarmasını istemiyorlar haklı olarak. Evlerini satın almak isteyen gizemli bir yabancı da başlarına adeta bela olur. Daha fazla bir şey demiyorum, okuyun gitsin. Güzeldi. Basit ama eğlenceli. Merak da ettiriyor.







''Delirmek için her türlü sebebi varken sakin olmaya çalışıyordu sadece.''



'' 'Neyi bilmiyorlar?' diye sordu hemşire. Onu hafifçe salladı. 'Jesse, neyi bilmiyorlar?'
   'Katili,' dedi yaşlı adam. 'O hâlâ orada ve onları o evde istemiyor.' ''



''Düşüncelerden kurtulamazsanız, yastığınızın ne kadar yumuşak olduğu kimin umurunda?''



''Anneleri gitmişti, zaman ve mekânı karıştıran bir evde yaşıyorlardı. Geçmişte yaşananların geçmişte kalması gerekirdi... Ulaşılmaz, değiştirilemez. Ancak burada,tarih kitaplarına ait şeyler de banyo kadar ulaşılabilirdi.''




MARTI YAYINLARI

Çeviren:  Taner Tanrıöver
1. Baskı Ekim 2012
296 Sayfa



17 Ocak 2016 Pazar

Okudum Bitti- 10 : Karanlık Gölgeler Evi || Robert Liparulo




           Herkese merhaba. Bu seneye kolay okunan, hoş kitaplarla, hızlı bir başlangıç yaptığımı söylemiştim. Durum böyle olunca, kitaplar da akıp gidiyor. (Bu arada kocaman puntolar annemin isteği üzerine seçildi, arada bloguma bakınıyormuş, ama yazılar küçük  olunca rahat okunmuyormuş.)

     Karanlık Gölgeler Evi 'ni alalı epey zaman oldu. İlk üç kitabını beraber almıştım ama altı kitaplık seri olduğunu öğrenince, erteledim de erteledim. Okuma şenliği için anahtar kelime olarak ' Karanlık' ı seçince , araya kaynadı. Çok da iyi oldu. Korku/gerilim filmi tadında bir kitaptı. İlk kitap heyecanından mı, yoksa seri gerçekten mi güzel emin değilim. Okuyup göreceğim. Şenlik listemi eritince kaldığım yerden devam etmeyi planlıyorum. Çoğu Martı Yayınları kitabında olduğu gibi, yazı boyutu güzel, satır aralıkları göz dostuydu. Hemencecik okuyup, bitirdim. Bu açıdan Martı Yayınları 'nı da çok seviyorum.


        Babalarının isteği ve tercihiyle küçük bir kasabaya taşınan King ailesiyle beraber, gerilim dolu bir maceraya çıkmış oldum. Film olsa keyifle izlenirdi. Patlamış mısır bile çekti canım, o kadar yani. :) 


     Geldikleri kasabada gözlerden uzak, uzun zaman önce terk edilmiş kocaman bir eve taşınırlar. Ailenin büyük oğlu Xavier  ve kardeşi David bu gizemli evde keşfe çıktıklarında dolaplardan birine girip, okula ulaşıldığını öğrenirler. Bununla da kalmaz gizemli bir hole girince akıl almaz bir dünya ile karşı karşıya kalırlar. 

          Ev zaten ürkütücü ve kocaman. Bir de içinde garip sesler, silüetler falan da  görünmeye başlar. Çözmeleri gereken sırlar, savaşmaları gereken şeyler de var. Yani güzeldi. Çok fazla şey söyleyemiyorum ,zaten bu kadarı bile fazla. Seveceğinizi düşünüyorsanız okuyun derim. Seriyi tamamlayanlardan yazımı okuyanlar varsa; siz ne düşünüyorsunuz, tamamı da böyle güzel mi ?




       
              

 ... '' Anne!''  Yaşadığı panik yüzünden, çocuğun suratında yaşlı bir adamınkine benzer kırışıklıklar belirmişti. Gözleri neredeyse ağzıyla aynı büyüklükteydi.




... Anne yeni evlerinde masanın etrafında oturmuş olan ailesini inceledi. '' Peki çocuklar,'' dedi gülümseyerek, ''sizce hayalimizdeki evi bulduk mu?''

''Evet!'' diye haykırdı Toria. Ağzı sandviç dolu olan David anlaşılmaz bir şey geveledi. Xander ona kaşlarını çattı. ''Ne?''
Parmağını kaldırıp güçlükle yutkundu. ''Dedim ki... Biz Hayalevi 'nin Krallarıyız!''



... Xander bilginin de şeker gibi bir şey olduğunu düşündü: onu da asla geri çeviremezdiniz, özellikle de elde etmek için fazla uğraşmanız gerekmediği zamanlarda.



... ''Herkesin sırları vardır,'' dedi Xander sinirle. Kapıdan çıkarken David'e sürtündü. Arkasını dönüp ''Bu evin bile,'' dedi.



... Adam acıyla inleyip geriye doğru tökezledi ama yere düşmedi. Eğilip aldığı yaralara yakından baktı. Bu adamın bacağı kopsa bile onu yerden alıp rakibini kopuk bacağıyla döver herhalde, diye düşündü Xander.




... Toria rüya görmemişti. Ailesi çıldırmıyordu. Sorun farklıydı. Çok ama çok daha kötüydü.





... Babanız bile korktuysa ortada gerçekten korkulacak bir şey var demekti.







 MARTI YAYINLARI

Çeviren: Taner Tanrıöver
Nisan 2013
296 Sayfa