13 Temmuz 2014 Pazar
Okudum Bitti -88 : Uzak Saatler || Kate Morton
Okuma Şenliği kitaplarımı yavaş yavaş azaltıyorum. bu kitabı önce başka bir kategori için düşünmüştüm ama okumaya başlayınca büyük bir kısmı İkinci Dünya Savaşı döneminde geçtiği için Savaş katerogisine aktarmaya karar verdim ve okudum bittti , aslında daha önce bitmesi gerekiyordu ama sebepsiz bir moralsizlik dönemindeyim elimde süründü 4-5 gün olmuştur başlayalı , aslında merak etmedin değil ama arada kişisel gelişim kategorisi için Şifre kitabına başladım. Dün gece de uykum kaçınca oturup bitirdim Uzak Saatleri.
Edith Burchill , ufak bir yayıncıda editörlük yapmaktadır ve sevgilisinden ayrılmasıyla kalacak yer sıkıntısı çektiği zorlu bir dönemdedir. Geleneksel pazar yemeğinde annesine geçmişten kalan , uzun yıllar bir tavan arasında bekledikten sonra ortaya çıkartılan bir mektup gelir. Gizemli mektup Milderhurst Kalesi 'nden gelmiştir ve annesini gözyaşlarına boğar. Bir açıklama alamayan Edie 'nin yolu tesadüfen kalenin yakınına düşünce , gidip görmek ister ve bu basit ziyaret isteği hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı olur. Özellikle annesiyle aralarındaki mesafe için büyük adımlar olur .
Hem şimdiki zamanda (1992 yılı ) hem geçmişte (1939-41) adım adım ilerleyen kurgusu sayesinde , başta Blythe ailesinin sırlarını ve Edith'in annesinin geçmişini merakla okudum. Hitler 'in gölgesinde geçen diğer hayatlara yüzeysel de olsa tanık oldum . Bu kitapta sırları olmayan kimse yok gibi. Keşfedilmeyi bekleyen kocaman bir kale var. Oldukça kalın bir kitap olmasına rağmen , bazı kısımların fazlaca uzatılmış olduğunu düşünmeme rağmen sıkılmadan okudum.
... Geçip giden zamanın nasıl koktuğunu hiç merak ettiniz mi? Milderhurst Kalesi 'nin içine adım atana kadar bu hiç aklıma gelmemişti ama artık yanıtını biliyorum. Küf ve amonyak, bir tutam lavanta, bolca toz ve çürüyen kağıtların kokusu. Ve bir şey daha, alttan alta hissedilen , çürümenin eşiğinde bir şeyler. O kokunun ne olduğunu çözmek zamanımı aldı ama sanırım artık bunun yanıtını da biliyorum. Geçmişin kokusu. Düşüncelerin ve hayallerin , umutların ve incinmelerin bir araya karışıp havaya sinen kokusu asla tam olarak gitmiyor.
Kitabın kapağını da beğendim ama o kız olmamış , elbise falan güzel de sarı uzun saçlı genç bir kız ya da aynı elbiseyi girmiş zayıf, yaşlı bir kadın olsa süper olurmuş.
... Savaş ülkedeki birçok çiçek bahçesinin kaderine terkedilmesine veya sebze bahçesine dönüştürülmesine sebep olmuştu. Juniper son mektubunda Hyde Park 'daki çiçek bahçelerinin bile odun,demir ve kiremit yığınlarının altında kaldığını yazmıştı. Bütün güney tarafı da sebze bahçelerine ayrılmıştı. Saffy bunun gerekli olduğunu biliyordu , yine de trajikti işte. Patates kıtlığı insanın midesinin guruldamasına yol açardı ama estetik yoksunluğu ruhu taşlaştırırdı.
... Uzakta bir tarlada kuşlar havalandı , gökyüzünde süzülüp özgürce malikaneden uzaklaştı. 'Kuş gibi özgür,' denirdi ama Saffy 'nin gözlemlediği kadarıyla kuşlar özgür falan değildi. Birbirlerine bağlıydılar, mevsimlere ve doğalarına göre hareket ederlerdi. Kimseden daha fazla özgür oldukları yoktu.
ARTEMİS YAYINLARI
Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş
Nisan 2011
672 Sayfa
Alıntılar güzelmiş.. Savaş kitaplarını o kategoriyi okuyunca pek sevmediğimi düşündüm ama bu kitabı merak ettim yine de (:
YanıtlaSilBen de kolaya kaçtım :)
Silnasıl tatlı boncuk boncuk bakıyor oyle bayıldım :)
YanıtlaSil