17 Mayıs 2018 Perşembe
Okudum Bitti- 67: Thomas Düşerken || Altay Öktem
Kitap seven herkese. Günün kitabı Altay Öktem'den Thomas Düşerken. Altay Öktem 'in daha önce Filler Çapraz Gider kitabını okumuştum. Hakkındaki yazım burada.
Bazı kesimler tarafından sapkın olarak nitelendirilen buna rağmen dehası takdir edilen; kollarını kullanamadığı için ayaklarıyla fotoğraf çeken ve konuşamayan Thomas Dumas'ın ölümüyle başlar her şey. Kaza gibi görünen ölümün ardından biyografisini yazmakta olan arkadaşı, sanat tarihi profesörü Anders Bauman ve Thomas'a son fotoğrafında poz veren model Maria Saura bir araya gelirler. Thomas, Maria 'nın fotoğrafını çekerken uçurumdan yuvarlanıp ölmüştür. Bu pozlar yüzünden Maria da ülkesinden kovulup, aforoz edilmiştir.
İkili bir araya gelip tekrar And Dağları'na fotoğrafın çekildiği yere giderler. Bu yolculuk ikisi için de Thomas'ın düşüşüne dair bir şeyleri netleştirmelerini sağlar. Biz de son sürat peşlerinden giderken arada geri dönüşlerle tadına doyum olmaz bir okuma keyfi sürmüş oluyoruz. Paris, Münih, İstanbul da uğranılan yerlerden, başka başka hayatlara da misafir olma şansı da buluyoruz. Daha ne olsun? :)
Şöyle bir açıklama var kitabın başında : ''Bu romandaki kişiler, mekânlar ve olaylar tamamen gerçektir.'' Okurken karakterler gerçekten var mı yok mu, yoksa Thomas ölmedi mi, ya da Anders ile Thomas aslında aynı kişi mi gibi çeşitli şeyler düşündüm. Okuyup bitirdikten sonra şöyle bir bakındım yalnız değilmişim. Özetle benim için ilginç ve keyifli bir okuma oldu. Altay Öktem'in diğer kitaplarınız okumamış olmanın üzüntüsü içindeyim. Zamanla telafi edeceğim.
''Bilmek, sahiplenmek anlamına geliyor. Zamanla, bildiği her şey insanın hayatına dahil olmaya, sonra da hayatını yönlendirmeye başlıyor. Bir bakıyorsun, onun acısı senin acına eklenmiş, büyümüş...''
''Ev dediği ruhunun sığınağıdır herhalde.''
''Nefret güçsüzlerin en büyük silahıdır.''
''İnsan, en çok kendini anlatırken zorlanır ve en çok kendinden söz ederken hata yapar. En yanlış saptamalar, insanın kendisi hakkında yaptığı saptamalardır...''
'' 'Herkes hak ettiği biçimde yaşamaz. Bazen insan başkalarının hak ettiği biçimde yaşar. Birileri, kendi hak ettikleri trajediyi bir başkasına yansıtarak hayatlarını temize çekerler. Buna kısaca 'kader nakli' diyebiliriz. Gücü elinde tutan kendi kaderini de başkalarının kaderini de değiştirebilir. Felsefe, herkesin hak ettiği biçimde yaşadığını, tesadüf diye bir şey olmadığını söyleyerek gücü elinde tutan insanların önünde paravan oluşturma sanatıdır. Felsefe aldatır. Hayatsa yüzümüze vurur,' diyen Thomas Dumas'a bir kez daha hak verdim.''
''Geçmiş, hiçbir zaman geride kalmaz. Geçmişimiz her zaman bizim bir parçamız olarak, bizimle birlikte yaşamaya devam eder.''
♥CAN YAYINLARI
1. Baskı Ekim 2017
156 Sayfa
Keyifli okumalar 🙋
YanıtlaSil