16 Mayıs 2018 Çarşamba

Okudum Bitti- 66: Son 11 || Ferhat Uludere





                   Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı yine bir tanışma kitabı. Ferhat Uludere'nin kalemiyle geç kalınmış bir tanışma oldu. Kitabı okunacaklar listeme eklemiştim görür görmez, bu ay içerisinde bir kitap satış sitesinde kargo bedava olunca dayanamadım aldım gitti. 

            Gelir gelmez de yarım kitaplardan biri bitince şöyle bir başlayayım dedim. Ama bırakamadım. Çok sevdim. Mutlaka yazarın diğer kitaplarını da okumam lazım. 




           Bir Trakya kasabasının futbol takımı Kentspor 'un olaylı son maçına çıkma hazırlıklarıyla başlıyor kitap. Skor ne olursa olsun takımın kaderi değişmeyecek, hal böyle olunca taraftar da öfkeli. Küfürlerle stadı inletiyorlar. Teknik direktör Puşkaş Sami'nin de son maçı. Son bir gayretle kalan 'Son 11' i bu kötü atmosfere hazırlıyor. 

         O uğultuyu kulaklarımda, soyunma odasının kokusunu burnumda hissederek okudum. 

      Sami, Efsun, Ayla, Sezgin, Sedat, Garga Yüksel ve Vedat. Ahhh Vedat!!! Hepsi sanki tanıdığım insanlar gibi gözümün önündeler. Hepsinin ve daha adını anmadığım birçok ilginç karakterin hikayelerine tanık olmak çok güzeldi. Futbolun coşkusunu da kirli yüzünü de küçük bir takım etrafında bazen komik bazen trajikomik şekilde okumak da benim için keyifliydi. 


        Ufak çaplı argo içerdiğini söylememe gerek yok sanırım. Kaybedişler, ölümler, imkansız aşklar ve yitirilen umutların yanı sıra yeni başlangıçlar, bitti derken yeniden başlama ihtimali olan sevdalar... Neler neler yoktu ki...  Kısaca çok güzeldi.



''Karanlıktı içerisi, parçalanmış bir yürek kadar karanlık.'' 


''Futbolun cilvesidir bu, sen hangi takımı tutuyorsan hakemler senin tuttuğun takıma haksızlık ederler. Sen hakeme rağmen maç kazanırsın, rakip ise hakemle birlikte...''


''Hakemler tribünlerde kendilerine yüzlerce kişinin küfür etmesine ses çıkarmaz ama saha içinde gariban bir futbolcunun yarım yamalak 'siktir' çekmesini hakaret sayarlardı. Arkası sağlam futbolcuların küfürlerine ise müsamaha gösterir, hatta onları tribün gibi duymazdan gelirlerdi.''


''Şeref tribününe genelde maç yapan takımlarım yöneticileri ve mülki amirler geliyor, korumaların yarattığı çemberin güvenliğinde maçları izliyorlardı. Siyaset, spor ve sermayenin kol kola girip maç izlediği bu yer kuşkusuz dedikodu ve pazarlıkların da hararetle yapıldığı mekândı. Maçlar burada alınır, satılır, futbolcuların pazarlıkları yapılır ve teşvik primlerinden hakem taban fiyatlarına kadar her şey burada belirlenirdi. Kısacası futbola dair her türlü şerefsizliğin döndüğü bu yere, tüm bu iğrençlikleri gizleyebilmek için Şeref Tribünü adı verilmişti...''


''Gözlerindeki parıltıyla ve sadece babası olmayan çocukların yaşadığı buruk mahcubiyetle baktı.''  



''İçinde bir sürü kirli işin döndüğü bir oyun futbol ama sadece bir oyun; savaş değil.''



''İnsanın kendi çocukları hayırsız çıkardı, babalarını, analarını sefil ederdi ama kendi soyundan olmayan bir çocuğu adam etmiş biri hiçbir zaman yalnız kalmazdı. Biri olmasa öbürü elinden tutardı yaşlılığında, biri olmazsa öbürü bir lokma ekmekle çalardı kapısını, biri olmazsa öbürü düştüğü yerden kaldırırdı onu, biri olmazsa öbürü yanında olurdu son nefesinde, biri olmazsa öbürü verirdi kefen parasını, biri olmazsa öbürü kaldırırdı cenazesini ve biri olmazsa öbürü... Elbette içlerinden biri mezarı başına gelip ruhunun selameti için hayır duasını eksik etmezdi.''


''Ölüm toprağa atılmış bir gübre gibidir; bazen yakar, bozar, çürütür, bazen ise vaktinden önce olgunlaştırır açmaya yüz tutmuş goncaları...''



DOĞAN KİTAP

1. Baskı Nisan 2018
190 Sayfa




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder