3 Nisan 2017 Pazartesi

Okudum Bitti-42: Lucky || Sezgin Kaymaz





          Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı, geç bulup çok sevdiğim Sezgin Kaymaz 'dan Lucky. Çok seviyorum yazarı, bütün kitaplarını okumak istiyorum. Şimdilik çok azını okudum ama, daha önce de dediğim gibi bu sene hedefim bütün kitaplarını alıp okuyabilmek. Bu arada çok harika bir insan sayesinde Lucky ve devam kitabı niteliğinde olan Farfara adıma imzalı. Mutluluğumu tarif etmem imkansız. 

    Okuduğum Sezgin Kaymaz kitapları :

Bugün Bize Kim Geldi yazısı burada,

Bakele yazısı burada

Ateş Canına Yapışsın yazısı burada


   

        Lucky isimli harika bir köpeğin ve dokunduğu hayatların hikayesini sık sık gülerek, eğlenerek ve bazen de boğazım düğümlenerek okudum. İster Doberman olsun isterse başka cins hiç önemli değil, hayatınızın bir anında bile olsa bir köpekle ev arkadaşlığı yapma şansına sahip olabildiyseniz ne mutlu size. Ben hayatım boyunca , çok şükür hep hayvanlarla iç içe yaşadım. 

      İşte eğer o şanslı kesimdenseniz Lucky 'nin sahipleri demiyorum, insanlarının yaşadıklarını çok daha iyi anlayacaksınız. Aynı şeyleri yaşadık ya, dediğim o kadar şey oldu ki. Belki de o yüzden boğazım düğümlendi, gözlerim doldu. Ağladım işte resmen.

      Esas kahramanımız bir Doberman olsa da, kitaptaki tüm karakterler özenle işlenmiş. Hepsi dolu dolu. Zengin iş adamları, taksi şoförleri, hayat kadınları, bir milletvekili... Ohoo kimler , neler yok ki ? :) İyi ki okumuşum, iyi ki Sezgin Kaymaz 'ın kalemiyle tanışmışım. Bu kitap daha fazla anlatılmaz. İlk baskısını 2000 yılında yapmış, benim gibi çok geç kaldıysanız lütfen daha fazla ertelemeyin, okuyun hayran kalacaksınız. Tüm zamanlarımın favorilerinden. Tahsin Baydur'u, Şirin'i ve Lucky'i hiç unutmayacağım.

             Sezgin Kaymaz 'ın beş köpek ve on kediciği olduğunu öğrenince de hayranlığım, saygım tavan yaptı. Buradan  bloguna uğrayıp yeni yazılarını da okuyabilirsiniz.




 ... Tahsin Baydur, sıçıp batırdıktan sonra bir de özür dileyerek ânında hoşgörülmeyi bekleyenlere berbat kızardı. Affı tavır ve tarzlarda değil de kuru sözlerde arayanları, sıçtıkları bok güzel görünsün diye etrafına kenar süsü yapan delilere benzetirdi. Fitil olurdu.



... Kimse, Tahsin Baydur'a biraz daha oturması için ısrar etmedi. Çünkü, ısrara felâket kızardı Tasin Baydur. Oturacak olan otururdu. Kendiliğinden oturası olmadığı hâlde, senin ısrarların yüzünden, istemeye istemeye oturan, kalkıp gittiği takdirde ayıp etmiş olacağını, dost kaybetmiş olacağını, kendini fazlasıyla adam yerine koyup naza çekiyormuş gibi görüneceğini ya da bilâkis oturmakla bağ bağışlamış olacağını, ısrarcıyı ihya etmiş olacağını düşünüp de metazori oturan adam, orada oturan adam olmaktan çıkardı. Ya tepeden bakan, hor gören bir yabancıya dönüşürdü ya da alta düşen, mahsur kalan bir rahatsıza, kararsıza.



... Acılar ve kayıplar, insana önceliklerini hatırlatmaya yarardı. Bu yüzden acıların, bilhassa da ölüm acılarının unutulmaması gerekirdi. Unutulan acılar, milleti aptal yerine koyan laf ebelerinin, 'hayat devam ediyor' martavallarında hep dedikleri gibi hayatı yaşanabilir kılmıyor, bilâkis onu yaşanan bir hayat olmaktan çıkarıyordu. Hayat devam edecekse eğer, acılar ilk günkü tazeliğinde saklanarak devam etmek gerekirdi. İnsan ancak ruhunda büyük fırtınalar kopartan o büyük kaybı yaşadığı günkü acısını muhafaza etmeyi başarabilirse o günkü kadar erdemli kalabilirdi.


...   Acıları unuta unuta ruh taşıdığını da unutuyordu insan. İnsanlıktan böylelikle çıkıp gidiyordu.



...Elvan abla hayvanları hâd safhada seven bir insandı, özellikle de insanları keranede tanıdıktan sonra.



... ''Yavrum...'' dedi. ''...bir milyon sene önce kopup düşmüş kuyruğumuz, hâlen daha kıçımızın üstündeki kemiğe 'kuyruk sokumu' diyoruz... bize de üzerimizden bir milyon yıl geçse 'orospu' diyecekler... kurtuluş yok... ben genelde şey yapıyorum içimden... öyle, hani bir tanıyana filan rastladığım zaman, diyorum ki, 'Sen bu sabah bizim oraya geldiğinde utanmıyordun benden ama ben senden çok utanıyordum o işi yaptığım için... şimdi de ben sizin oradayım ve hiç utanmıyorum! Sen utan beni orada çalıştırdığın için!' anlıyor musun? Sanki o adamla yüz yüze konuşmuşum gibi... Yani o bana bakarken beni horluyorsa, ben de bunu ona iade ediyorum... iyi geliyor...''


... ''Ölüm ölümdür ve bunun sebebini araştırmaya kalkarsak, en sonunda karşımıza doğum çıkar... öldün, çünkü doğmuştun... hayır hayır... normal bu... ölüm normal...'' 



... ''O köpek... kendisini bin bir ezâ ile üzse bile vazgeçmiyor sevdiğinden, biz istediğimiz bir tek şeyi vermesin, en sevdiğimiz kişiden soğuyuveriyoruz...''





İLETİŞİM YAYINLARI

6. Baskı 2016
494 Sayfa


   

3 yorum:

  1. Sevinç Kuşları üçlemesinin son kitabındayım. Bitmesin diye okumuyorum neredeyse:)))
    Sezgin Kaymaz bence son yıllarda okuduğum en favori yazarım:)

    YanıtlaSil
  2. Bu arada o bal burunu sevgiyle öperim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler tatlım. Sezgin Kaymaz konusunda hemfikir olmaktan dolayı aşırı mutluyum.. :) İyi ki sevmişsin.

      Sil