26 Şubat 2017 Pazar

Okudum Bitti- 27: Kekeme Çocuklar Korosu || Tarık Tufan




              Kitap seven herkese merhaba. Tarık Tufan kitaplarımı bitirdim. Hepsini severek okudum. Son okuduğum Kekeme Çocuklar Korosu oldu. Bir Adam Girdi Şehre Koşarak kitabını bu kitaptan önce okudum ama onu henüz bloga yazamadım. Şu an bende değil. En kısa zamanda kavuşmayı umuyorum. Okuduğum diğer kitaplar:

Şanzelize Düğün Salonu yazısı burada  ,

Hayal Meyal yazısı burada ,

Ve Sen Kuş Olur Gidersin yazısı burada  ,

Kraliçenin Pireleri yazısı burada ,

                 Dediğim gibi bütün kitapları severek okudum. Kıyaslamak ne kadar doğru bilemem ama en az sevdiğim kitap Kekeme Çocuklar Korosu oldu. Tarık Tufan 'ın o hoş, naif kalemine rağmen konu, karakter açısından biraz dağınık geldi. Zaten kahramanımız radyocu da  biraz dağınık. Yer yer kendiyle konuşmalarına , yer yer de programında konuştuklarına kulak misafiri oluyoruz. Derin konuşmalar... Yoğun bir kitap. Bolca alıntım var, hepsini paylaşmayacağım. 


                 Beşinci baskıya özel olarak yazdığı önsöz de yazar şöyle diyor : 
'' Bir  dönemi anlatmanın çeşitli yöntemleri var ve Kekeme Çocuklar Korosu da , 1999- 2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini ''dikkafalı'' bir söylemle dışavurumudur. '' 





... Allah'ım annemi ve aklımı koru lütfen...


... (gazetelerden)
''On iki yaaşındaki çocuk iş bulamadığı için intihar etti. Mardin'den İstanbul'a gelen A.K. '' 

''Dile benden ne dilersen...''
  *Mastercard


   On iki yaşındaki çocukların iş bulabilmelerini diliyorum. On iki yaşındaki çocukların intihar edebilecekleri bir ip bulamamalarını diliyorum. On iki yaşındaki çocukların sokaklarda yürürken akıllarına ölüm düşmemesini diliyorum. On iki yaşındaki çocukların hayatı algılamaya başladıkları ilk anda tökezlememelerini diliyorum. On iki yaşındaki çocukların yalnızca yere düşen dondurmalarına, kirlenen pantolonlarına, kırılan bisikletlerine, yırtılan kitaplarına ağlamalarını diliyorum.


... Dünde kaldı dediğiniz ne varsa, döndüğünüz her köşe başında karşınıza çıkar.



... Sihirli bir lamba gibi önümüze alıp yarını, dilemeye başlıyoruz aklımıza geleni. Yarına ait ne varsa çaresiz bir kutsayış bizimki. Yarının hep olacağına ve iyi olanların yarında olduğuna dair bir inanç. Falcıların anlattığı yalancı yarınlar hikâyelerini dinlemekten garip bir haz duyuyoruz. Yarına ilişkin tüm yalanlara inanmak ihtiyacı bu. Yarınlar aşkına yaşıyoruz. Şimdiki zamanı çalınmış bir kuşağın gelecek zaman kiplerinden merhamet dilenişi ortada olan. Tükenen bir kuşağın varoluşunun yarında olduğuna ilişkin hayalleri belki de. Ertelenen duyguların kayboluşunu geciktirmek diyelim ya da.

Sonsuza kadar yaşayacağız bu gidişle.

Hiç ölmeyeceğiz!

'Asra yemin olsun ki insan hüsrandadır...' 



... Gözlerine bant çekiliyor zavallı çocukların, kızların, kadınların. Hüzün en çok gözlerden okunuyor. Gazetelerde hep gözler gizleniyor. Acı en çok gözlere siniyor. Utan. en iyi gözlerden okunuyor.Gözler hayatı tefsir ediyor. Hayat gözlerden kendini ele veriyor.


... İnsanlar yalnızca nüfus sayımlarında, istatistiksel hesaplamalarda, oy hesaplarında dikkate alınıyor, bunun dışında varlıkları pek bir anlam ifade etmiyordu, insan hayatının, sayısal verilere dayalı kurgulara nesne yapılması da modern çağın belirleyicilik arzusundan herhalde. 




PROFİL YAYINCILIK

16. Baskı Mayıs 2016
134 Sayfa



   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder