5 Eylül 2016 Pazartesi

Okudum Bitti -93 : Sinema ve Felsefe || Dücane Cündioğlu





                        Herkese merhaba. Sinema ve Felsefe 'yi okuyalı epey oldu. Araya giren bazı sebepler yüzünden bloga yazmayı geciktirdim. Çok güzel bir dosttan hediye. Hediye kitap beni en mutlu eden şey. Hele de böyle olunca. Kendi okuduğu, etkilendiği, beğendiği kitapları hediye eden insanlar da ayrı bir candır, can. Var ol. :) 


                   Dücane Cündioğlu'nu hiç okumamıştım. Hatta utanarak söylüyorum ki okumayı bırak duymamıştım bile. Merakla başladım, çok sevdiğim bir okuma oldu. Birçok notlar aldım, izlediğim filmleri tekrar düşündüm, hiç izlemediklerimi izleme kararı aldım, yani iyiydi.

                  Yazarımız kitaptaki filmleri titizlikle seçmiş, yazıları da ilgi uyandırıcı şekilde yazmış. Herkesin anlayabileceği düzeyde felsefe . Tabi oldukça farklı bakış açısı olduğunu söyleyebilirim. :)  Kitabın önsözü bile   Ingmar Bergman'ın Nattavardsgasterna adlı filmin yorumunu içeriyor. Girişten vurucu bir başlangıç yapmış yani. Benzer şekilde yazılmış iki kitabı daha varmış. Bir nevi üçleme.  Diğerleri de : 

Sanat ve Felsefe ,

Mimarlık ve Felsefe imiş.






... İnsana insan olma çabası hep yasaklanmıştır. Daima. Tüm iktidarlarca. Öteki'ne ihtiyacı olan her kurumca.



... Tarih boyunca iktidarlar kendi zayıflıklarının farkında olmuşlar, güçlü bireyselliklerin gelişmesine asla izin vermemişlerdir. İktidar aygıtının en tehlikeli hasmıdır tahayyül. Özgürlüğün eşiği. Çaresizlerin yegane tutamağı. 



... Ne ilginç değil mi, kader sözcüğü bile mikdar sözcüğüyle aynı kökten. Ölçü demek. Gerçekleşme olasılığı karşısında, kadar gibi, kader de matematiğin zorınluluğunu yüklenmekten kaçınmaz.  Zorunlu ve kesindir. Karşı konulamaz. Her şeye kadir. Azrail kadar muktedir. Cebrail kadar mücbir. Tanrı kadar mucib. Özgürlüğe mani bu yüzden. Tercih ve iradeye. Matematik gibi. Matematik, yani tekniğin o sözünü ettiğimiz meş'um lojiği. 



... İnsanı, insanın tüm ızdırabını bir karede seyretmek, onlarca saatlik belgesellerden daha öğreticidir; elbette gerçekten bir şeyler öğrenmek isteyenler için.
     Bir mısra için baştan sona bir divanı hatmetmek.




... Makbul olanı, sanatçının susması, onun yerine eserinin konuşmasıdır. Eserin söyleyeceğini sanatçı üstlenemez. Üstlenmemelidir. Ressamın resim öğretmeninden, müzisyeni müzik öğretmeninden ayıran fark tam da buradadır. Birinciler eseri meydana getirirler, ikinciler ise eser hakkında konuşurlar.



... Gerçekleşmeyecek bir rüya gördüğü için kişi mahzun mu olmalı?
Hayır! Hayali rüyada gerçekleşmiş ya, daha n'olsun?
Az şey midir bir idealin hayalini görmek, uyanıkken veya uykudayken? Dış-dünyada gerçekleşsin veya gerçekleşmesin bir hayalin sahibi olmak?
Bedeli rağmına.
Uyanır uyanmaz çökekalmanın uğruna.



... Benciller kibirli olur. Kibirliler ise bencil.



... Bir zamanlar bizde cehl-i mürekkeb denirdi bilgisizliğin böylesine. İki katmanlı bilgisizlik. Hem bilmemek, hem bilmediğini bilmemek. Başka bir deyişle cehalet değil, gaflet. Yani kişinin kendinden habersiz olması.



...  Unutma sakın, yetenek ziyan olabilir belki ama deha asla! O ne yapar eder kendini vareder.
 Tanrı kendisiyle çelişmez çünkü.






KAPI YAYINLARI

3. Basım Şubat 2015
209 Sayfa





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder