23 Eylül 2016 Cuma

Okudum Bitti -103 : Budala || Dostoyevski





                                Herkese merhaba. Dostoyevski okumalarımı epey ihmal ettim. En son geçtiğimiz aylarda Budala 'yı okuyup bitirdim. Suç ve Ceza 'dan sonra okuduklarım içinde sanırım en sevdiklerimden oldu. Sıradaki kitabım Yeraltından Notlar. 

                         Prens Mişkin ile tanışmak güzeldi. Klasik kitaplar hakkında ahkam kesmek pek haddim olmadığı için kısaca değinip, beğendiğim birkaç alıntıyla veda edeceğim her zaman olduğu gibi. Sara hastası olan Prens Mişkin 'in saf, dürüst davranışları onun 'Budala' olarak anılmasına sebep olur. Prensin çevresinde yaşananlara bakarak insanların ne kadar iki yüzlü, içten pazarlıklı olduğunu bir kez daha anlamış oldum. 

                       Tedavi gördüğü İsviçre'den beş parasız dönen Prens, Petersburg'da uzaktan akrabası olan Lizaveta Prokovyevna ve general eşinin evine gider. Böylece onların üç kızı ile de tanışmış olur : Aglaya, Adelaida ve Aleksandra. Ganya ile tanışması ve Nastasya 'nın portresini görmesiyle başlar her şey.

                     Kitabın kahramanı Prens Mişkin olsa da diğer karakterler de çok güzel anlatılmış. Ah keşke o isimler de o kadar kafa karıştırıcı olmasa. :)  Nastasya Filipovna ise en az Prens Mişkin kadar unutulmayacaklar listeme adını yazdırdı. İppolit ise üzdü. Farklı görüşler, düşünceler, sağlam toplumsal eleştiriler vardı. Dürüstlüğün , saflığın budalalık sayıldığı ikiyüzlü bir toplumun eleştirisiydi özetle. Aşk romanı olmaktan ziyade psikolojik yanı ağır basan bir kitaptı. Dostoyevski 'nin kendisinden de izler taşıdığını okumuştum bir yerlerde. Aşk yok muydu? Kim demiş? :)) Hem de çifte aşk...





                       Budala 'ya başladığım gün Bursa'dan kestane şekeri gelmişti. En az Dostoyevski kadar severim kestaneyi de şekerini de. Bursalılar şanslısınız, selam olsun size. Alıntılarımı size hediye ediyorum... :)  Kısa olanları yazıp, kaçıyorum. Bol kitaplı günler. 



... Yaş ilerledikçe tutkunun insanı körleştirdiği, yüreği olmadık umutlarla doldurduğu, çok akıllı olsa bile insanı akılsız bir çocuk gibi davranmaya yönelttiği bilinir.



... Çocuklar insanın ruhunu iyileştirir.



...İnsanlar bazen ne kadar kötü olabiliyorlar! Ne kadar zalimce davranabiliyorlar!



... Yürekli ve aptal bir kadın, akıllı ve yüreksiz bir kadın kadar zavallıdır.



... Yüzündeki gülümseme ona hiç yakışmıyordu. Sanki kırılmış bir şeyi bütün gayretiyle yapıştırmaya çalışıyor, ancak başaramıyor gibiydi Rogojin.



... Acıma duygusu insan varlığının temeli, belki de tek yasasıdır.




... Neden sürekli kaygı ve telaş içindeler, niçin devamlı öfkeli ve hırslıdırlar? Çünkü insanlar kötüdür, çok kötü.




...''Mutsuz olup bilmek, mutlu ama... aldatılmış olmaktan daha iyidir...''



... ''Yalanla başlayan şey yalanla biter, tabiatın yasasıdır bu...''





TİMAŞ YAYINLARI

Çeviren: Leyla Şener
2. Baskı Mart 2016
702 Sayfa



2 yorum:

  1. Bu kitabı okumayı çok istiyorum. Ama bir türlü sıra gelmiyor. Yeraltında Notlar kitabını çok seveceksiniz bence

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, Blog Atlası'nda blog sayfanızdan kısaca bahsettim. Bilgi vermek istedim. Bu adresten ulaşabilirsiniz: http://blog-atlasi.blogspot.com.tr/2016/09/kitaplarim-ve-ben.html

    Kolay gelsin.

    YanıtlaSil