14 Eylül 2014 Pazar
Okudum Bitti -113 : Therese Raquin || Emile Zola
Okuma Şenliği için Fransız yazar seçmem gerekince aklıma ne zamandır okumayı ertelediğim Therese Raquin geldi. Böyle eski kitapları okumak da ayrı bir keyifli oluyor.
Mutsuz bir kadının , mutsuz geçen çocukluğunun ardından , halasının oğluyla mutsuz bir evlilik yaşamasıyla tamamen mutsuzlaşan hayatını anlatıyor. Yani oldukça kasvetli olmasına rağmen ben bir solukta okudum ve anlatımı çok , çok beğendim. Kitabın başında Emile Zola 'nın kitap yayınlanınca aldığı ağır eleştirilere karşı ikinci baskıda kaleme aldığı savunma metni de var.
Karakterlerin hepsi çok yönlü , tam iyi bir yanlarını gördüğünüz anda , hani biraz acısam mı dediğiniz zaman , yok hak etmeyecek kadar kötüler diyorsunuz. Therese , dediğim gibi yalnız ,mutsuz ve oldukça sorunlu bir çocukluktan sonra hastalıklı halasının oğluyla evlendirilir , ilgi,sevgi görmez ama onunda içten pazarlıklı ve iki yüzlü olduğunu görmeniz uzun sürmez. Kocası Camille hasta ve mıymıntı bir tip ama bencil ve kendini beğenmiş , Laurent ise yaşadığı hayat , kaldığı oda , yalnızlığı yüzünden acınacak gibi görünse de o da çıkarcı , fırsatçı , itici. En az gıcık olduğum halası. Onu da küçüklüğünde Therese yaşattığı bazı tuhaflıklar için gıcık oldum. Tüm gıcık olmalarıma rağmen karakterlerin iç dünyaları ve psikolojik çöküntüleri çok yerli yerinde anlatılmış.
Mekan tasvirlerine de bayıldım. Paris 'in pis ve rutubetli sokaklarına gitmiş kadar oldum hani. Aslında bu kitap hakkında daha çok şey söylemek istiyorum ama konusunu hiç bilmeden okumayı tercih edenlere haksızlık etmemek için susuyorum. Basit bir konu ve güçlü bir anlatımı olan bu kitabı okumayan varsa okusun diyorum.
... Therese bir arada kapanıp kaldığı bu gülünç , iç sıkıcı yaratıklar arasında tek bir canlı varlık göremiyordu. Zaman zaman kendisini kukla gibi ipleri çekildikçe kımıldayan , kollarını, başlarını sallayan bir takım ölülerle, bir mahzene kapatılmış gibi görüyor, yemek salonunun ağır havası içinde boğulacak gibi oluyordu.
... Tabiat da , tesadüfler de bu kadını bu adam için yaratmış gibiydi, ikisini birbirine doğru itmişti. Bu sinirli , sinsi kadınla , hayvanca yaşamaktan başka bir şey düşünmeyen bu adam birbirine kuvvetle bağlı bir çift meydana getiriyordu. Birbirlerini tamamlıyor, koruyorlardı.
...Ağızlarını açmıyor, aynı kâbus içinde çırpınarak, birbirlerini süzüyor, birbirlerine gözleriyle o korkunç hikâyeyi anlatıyorlardı.
... Gelecek umutsuz olunca insana bugünkü hayatı da zehir olur.
HAYAT NEŞRİYAT
ALTIN KALEM
KLASİK ROMANLAR
Çeviren : Adnan Cemgil
2. Baskı 1969
324 Sayfa
Çok çok çok severek okumuştum, zamanında ağır eleştiriler aldığını bilmiyordum şaşırdım bu kadar gerçekçi, bu kadar bir psikolog gibi ruh tahlili yapan bir roman az bulunur. Çok beğenmiştim ve eden bulur işte, sırf şehvet odaklı yaşayanların çektiği ceza, masum birini sırf hayvani şehvetleri yüzünden öldürme - hayvan bunu yapmaz- insanoğlunun bazen ne kadar hayvandan da aşağı olduğunun ispatı bu roman. Hiç unutmadığım unutamayacağım güzel ibretli bir roman. Günümüzde hemen her gün gazetelerde benzer vakalar oluyor ve hep akılma bu roman geliyor belki bu romanı okusaydı biraz uçkurlarına sahip çıkmayı öğrenirlerdi....çok yazdım yahu başını ağrıttım:)
YanıtlaSilBen de keşke benzer durumlarda aynı sonlar olsa diye düşündüm :) Aşk olsun ne baş ağrıtması Müjde Abla , yorumuna ve Bücürük 'ün fotoğrafını gördüğüme sevindim , sevgiler.
Silİlginç bir kitaba benziyor.Alıntı yaptığın yerlerdeki anlatım bile muhteşem kitabın kendisini hayal bile edemiyorum.Hemen listeme ekliycem :))
YanıtlaSilHemencecik okunacak bir kitap , kütüphanelerde de vardır bence , oku derim :)
Sil