7 Eylül 2014 Pazar

Okudum Bitti - 110 : İmkânsızın Şarkısı || Haruki Murakami



doğan kitap



                                            Herkese merhaba, okuma şenliğinin sonlanmasına sayılı günler kala listemi tamamlama çalışmalarım son hız devam ediyor. Bu defa  bitiremeyebilirim. :(  İmkânsızın Şarkısı  Murakami 'nin okuduğum üçüncü kitabı. 

  Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında yorumum burada


  1Q84  yorumum ise şurada  .



                                              Kitaplığımda başka Murakami kitabı yok. Aralık ayına, yani doğum günüme kadar kitap almayı planlamıyorum. (Gelmek üzere yolan birkaç siparişim hariç.) Aralık ayında güzel bir indirim denk gelirse ne güzel olur. Zira diğer kitaplarını da okumayı şiddetle istiyorum. İmkânsızın Şarkısını keyifle okudum . 



                                          1960 'ların Tokyo'sunda bol müzik içeren bir yolculuk oldu. Watanabe 'nin (37 yaşında) uçak yolculuğunda dinlediği bir şarkı onu gençlik günlerine götürüyor. Böylece biz de onunla beraber gençliğine uzanıyoruz. En yakın arkadaşı Kizuki ve onun çocukluktan beri sevgilisi olan Naoko ile olan çalkantılı, duygu yüklü ilişkilerini, merakla bazen üzülerek okudum. Yaşadıkları bir yıkımla yolları ayrılan ve tesadüfler sonucu kesişen Naoko ve Watanabe imkânsız aşkı, dönemin detaylarıyla renklendirilmiş. Yani bolca üstü kapalı toplumsal, siyasal, kültürel eleştiri de söz konusu. Hafif dozda otobiyografik izler taşıdığına dair, kitabı almadan önce bir şeyler okumuştum. Bu da daha bir keyifli kıldı sanki. Midori 'yi Naoko dan daha çok sevdim, daha çok detay verip sıkmayayım, Sınırın Güneyi Güneşin Batısı 'ndan çok daha güzeldi. İyi ki onu önce okumuşum.  Ama favorim 1Q84.


                                           Muhteşem Gatsby ile Büyülü Dağ kitapları ile bolca Beatles şarkısı eşliğinde , eleştirisel bir zeminde, erotizm de içeren  keyifli ama mutlu olmayan bir hikaye. 




...  - Beni hiç unutmayacağın doğru, değil mi? diye kulağıma fısıldadı.

      - Seni hiç unutmayacağım. Seni unutmam imkânsız.




... Kitaplarımı tekrar tekrar okuyor ve ara sıra gözlerimi kapatarak, kokularını derin derin içime çekiyordum. Zaten bir kitabın sadece kokusunu duymak ve sayfalarını karıştırmak bile beni mutlu kılıyordu.




...  - En çok sabahı seviyorum, dedi Naoko. Sanki her şey yeniden başlıyor. Ama öğleden itibaren , içime hüzün çöküyor. Ve en çok da akşamdan nefret ediyorum. İşte her gün böyle yaşayıp gidiyorum.




... Onu görememek çok zordu, ama düşünüyordum ki eğer o olmasaydı Tokyo 'da yaşamak daha da ağır gelirdi. Sabahları yatağımda onu düşündüğüm içindir ki, zembereğimi kurma ve olağan yaşamımı sürdürme gücünü buluyordum. Bunu yapmayı kendime borçluydum, onun da yaptığı gibi.




... - Kaderinden yakınma. Bunu aptallar yapar.

                                                               / Nagasava



... - Yaşamın bir bisküvi  kutusuna benzediğini düşün, yeter.

       Birkaç kez başımı salladıktan sonra ona baktım.
     - Herhalde pek akıllı değilim , çünkü zaman zaman ne demek istediğini anlayamadığım oluyor....
      - Bir bisküvi kutusunun içinde , her türlü bisküvi vardır, sevdiklerin de, pek sevmediklerin de , öyle değil mi? Ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. Ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. Şimdi bunu yaparsam, sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. İnan bana ,yaşam bir bisküvi kutusu gibidir.
      - Buna gerçek bir felsefe diyebiliriz galiba...
                                                                 / Midori & Watanabe



...  Yaşayarak ölümü besliyoruz. Ama bu , gerçeğin  sadece bir parçasıydı. .... Gerçeğimiz ne olursa olsun, sevdiğin birini yitirmenin kederi, onulmaz bir şey. Gerçek, içtenlik, güç,tatlılık hiçbir şey acıyı dindiremiyor ...




... Mektuplar , kâğıttan başka bir şey değil, dedim. Yakılsalar bile , yürekte kalması gereken, kalır,  ve yakılmayıp saklansalar bile, kalmayan kalmaz.












                                                                                                       DOĞAN KİTAP 


                                                                                               Çeviren : Nihal Önol

                                                                                                 7. Baskı Şubat 2012
                                                                                                        352 Sayfa






                                       Filmi tesadüf eseri televizyonda görünce, izlemek istedim ama kitaba haksızlık olacağı için ertelemiştim. Kitabı bitirir bitirmez sıcağı sıcağına izledim. Oldukça etkili, kitaba çok, çok yakın güzel bir filmdi. 

8 yorum:

  1. Nedense sevemedim gitti yazarı. Sadece iki kitabını okudum sevemedim demek için erken mi bilmem. Belki başka kitaplarla sevmeye çalışırım. Keyifli okumalar.

    YanıtlaSil
  2. Filmi olduğunu bilmiyordum, kitabı keyifle okumuştum, filmini de bir hayli merak ettim doğrusu.

    YanıtlaSil
  3. Haruki Murakami hep okumak istediğim ama bir türlü sıra gelmeyen yazarlardan. Yazdıklarınız bir an önce okumam gerektiğini hissettiriyor :) Haruki Murakami'yi 1Q84 ile okumaya başlayayım mı?

    YanıtlaSil
  4. Murakami en sevdiğim yazarlardan biri :)

    1Q84 gerçekten çok güzeldi , Sahilde Kafka'yı da tavsiye ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de favori yazarlarımdan. Sahilde Kafka ' yı da okumak istiyorum ama alamadım henüz :)

      Sil