20 Şubat 2016 Cumartesi

Okudum Bitti-28 : Gökyüzü Çocukları || Katherine Rundell






                     Herkese merhaba. Günün kitabı kapağıyla, kıpkırmızı cildiyle gözlere bayram ettiren Gökyüzü Çocukları. Başlar başlamaz yarısını okuyup, bitirdiğim ; garip bir şekilde yeniden çocuk olma isteği uyandıran, tatlı bir kitaptı. Puntosu da kocaman olduğu için, annem de benim gibi hem severek hem de hızlıca okudu.


                 Charles , Sophie 'yi bebekten bir Çello kutusunun içinde bulur, bir gemi kazasında bu şekilde kurtulduğunu düşünür. Kendi çocuğuymuş gibi sevgiyle büyütür. Her şey yolundadır ta ki  sosyal hizmetler yetkileri on bir yaşında bir kız için uygun bir ortamda olmadığına karar verene kadar.  Ayrılmamak için yetkililerden kaçmaya karar verirler. 


                   Çello kutusunda buldukları bir ipucu sayesinde Sophie 'nin hep hayalini kurduğu gibi annesini bulmak için Paris 'e doğru yola koyulurlar.  'Gökyüzü Çocukları ' ile tanışması bu sebeple olur. Annesinin izinden giderken , yeni arkadaşlarıyla keyifli ve heyecanlı maceralara atılırlar. 


             Kafanızı gökyüzüne umutla çevirmek için, tatlı, zarif bir hikaye okumak için bu kitaba şans verin derim. Bu arada Charles hayran olunası bir adam. Doğum gününde  yaşı kadar kitap hediye edecek kadar da şahane. Hımm bu fikri anneme söyleyeyim, gerçi onlu  yaşları devireli asırlar oldu gibi ama... Şansımı bir zorlayayım. Amacıma ulaşırsam ilham için Charles 'a bir teşekkür borcum olur. 






... Gece vaktinin bir sesi olduğunu düşünün. Ya da ay ışığının konuşabildiğini. Yahut mürekkebi düşünün, mürekkebin ses telleri olduğunu... Bu şeylere kavisli kaşları olan dar, aristokratik bir yüz, uzun kollar ve uzun bacaklar ekleyin. İşte bebeğin çello kutusundan yukarıya doğru çekilirken gördükleri bunlardı. Adı Charles Maxim 'di.



... Charles daha önce hiçbir çocuğu gerçekten tanımamıştı. Yolda giderken ona bunu söyledi : ''Korkarım, kitapları insanları anladığımdan daha iyi anlıyorum. Kitaplarla geçinmek çok kolay.''



... Anneler gereklidir, diye düşündü. Hava gibi, su gibi... Kâğıttan anneler bile hiç yoktan iyidir. Hatta hayali anneler bile... Anne insanın kalbini koyabileceği bir yerdir. Nefesleneceği bir duraktır.



...''Kitaplar, bir levye gibi, dünyanın kapılarını açar sana.''



...''Plan yapmanın en önemli kısmı yiyecek bir şeylerin olmasıdır. Eğer başbakanlar toplantılarında şekerli çörek yeseydi çok daha az savaş olurdu.''



... '' Para insanları insanlıktan çıkarabilir. Paraya çok fazla önem veren kişilerden uzak durmak gerekir canım. Onların bayağı, çürük beyinleri vardır.''



... ''Hep şey diye düşünürdüm,'' dedi Sophie. ''sevginin bir kokusu olsa bu, sıcak ekmek kokusu gibi olurdu.''





DOMİNGO YAYINLARI

Çeviren: Duygu Dalgakıran
Şubat 2016
280 Sayfa 



16 yorum:

  1. Alıntılar çok güzel, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Alıntılar çok güzel olmuş. Ama nedense kitabın tasarımı çok hoi olmuş :) İyi okumalar...

    YanıtlaSil
  3. konuyu çok beğendim :) elimdeki kitapları azaltınca bir şans vereceğim.

    bu arada nasıl bu kadar hızlı okuduğunu hem merak ediyor hem de hayranlıkla takip ediyorum :)

    YanıtlaSil
  4. Konusu ilgimi çekti. Ayrıca kapağı da çok şık duruyor renkler çok iyi. en kısa zaman da okucam teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  5. benim de bitti , çok güzeldi :D

    YanıtlaSil
  6. Sonuna kadar okudum ne güzel anlatmışsın... kitap ilgi uyandırdı bende...sirada okuyacagim kutaplar birikiyor da birikiyor...bu kitabıda yazıyorum listeye...
    Bloğunu takibe almayı unutmadım :)...

    YanıtlaSil
  7. Paylaşımındaki özellikle iki şeyi çok sevdim:)
    İlki puntonun büyük olması. Sanırım artık gözlerimi bozdum biraz daha. O yüzden yazı karakteri küçük kitaplar az biraz gözümü korkutuyor:)))
    Diğeri de kitap karakterinini yaşı kadar kitap hediye etmesi. Artık yaşım da ilerlemişken herkese bu şekilde hediye istediğimi söylesem kitaplığım bayram eder:))))
    Sevgilerimle canım arkadaşım ♥

    YanıtlaSil