27 Nisan 2015 Pazartesi

Okudum Bitti-47 : Freud'un Kız Kardeşi || Goce Smilevski






                      Freud'un Kız Kardeşi ilk gördüğümden beri okumak istediğim kitaplardandı. Hem konusu hem kapağı ile ilgimi çekmişti.Gerçeklere dayandığını duymuştum.Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü de almış. Ciltli olmasına rağmen , çok uygun bir fiyata görünce sepete atmıştım. Hazır okuma şenliğinde uygun kategori olunca;  listemde öne çektim ve bir solukta okuyup bitirdim.



Sigmund Freud'un dört kız kardeşini arkasında bırakıp gitmesiyle başlıyor, o dönemde yaşanan zorluklara değiniyor ama keşke biraz daha kapsamlı olsaydı. Adolfina Freud 'un anlatımıyla dahil oluyoruz olaylara. Çocukluğundan başlayıp , bütün hayatını öğreniyoruz. Sigmund ile olan ilişkileri, tercihlerinin etkisiyle kendisini bir türlü sevemeyen annesiyle yaşadıkları, akıl hastanesi günleri... 


Kısaca bu kitap biraz Freud hakkında, biraz Avusturya 'daki Nazi Zulmü hakkında , bolca Adolfina 'nın iç dünyası hakkında. S. Freud neden kardeşlerini ardında bıraktı, köpeğini bile yolculuk listesine alırken neden kardeşlerini, annesini kurtarmayı denemedi bile diye düşüneceksiniz ama cevabı ne yazık ki kitapta da yok. Düşük tempolu olmasına rağmen, sıkılmadan okudum. Üzücü detaylar gözlerimin sık sık dolmasına sebep oldu ama yine de iyi ki okudum dediklerimden.





... '' Geceleri üniformalı insanlar Yahudilerin evlerini basıp, önlerine gelen her şeyi kırıp bize vuruyorlar ve gitmemizi söylüyorlardı. Führer gibi düşünmeyip, karşıt fikirlerini halka açık yerlerde dile getirenler anında ortadan kayboluyorlardı; üstelik geride hiçbir iz bırakmadan. Yeni Almanya'nın kurulması ideallerine karşı olan kişilerin kamplara götürülüp orada ağır fiziki işlerde çalıştırılıp sonra da öldürüldükleri konuşuluyordu. Burada da öyle olacak inan bana.''



... Biz dört kız kardeş ise korkuyla yaşamayı öğrenmiştik; bu ölüm değil, işkence korkusuydu. Kollarımızda Davut yıldızı taşımak zorundaydık. Yahudilere konulan yasakların rahatça uygulanabilmesi için, bizi rahatça ayırt edebilmeleri için gerekliydi bu. Artık tiyatroya, operaya, konsere gidemiyorduk; park ve restoranlara gidemiyorduk; taksiye binemiyorduk; tramvaya binmemize izin vardı fakat sadece belirlenen saatlerde; telefonlarımız kesikti ve şehirdeki postanelerden sadece ikisini kullanabiliyorduk.



...O zaman olduğum yaşta, insanoğlu düşlediği her şeyi bir gün başaracağına inanıyordu işte. İnsanoğlu gerçekten de çocukluğunda istediği şeyi bir gün başarabilir, ama o gün hiçbir zaman gelmiyor.



... '' Bir tek yerde birçok mutluluk, '' dedi Sara.
    '' Bütün bu insanların şu anda mutlu olduğuna emin değilim, '' dedi kardeşim.
    '' Belki ,'' dedi Sara.
    ''Mutluluk tıpkı günah gibi ona bakanların gözündedir.''





... '' Bu dünyada doğruluk yok. Hiçbir ceza bir haksızlığı telafi edemez ; çünkü geçmiş, değiştirilemez. Haksızlık görenler kayıplarıyla kalırlar. Eğer ki başka bir dünyada hak yerini bulacaksa , burada kaybedilen bir şey haksızlık gören kişilere orada geri verilecekse, o verilen şey hayatı dolduran şey değildir; sadece bir tesellidir. Kaybedilen şeyin bir daha hiçbir zaman yeri doldurulamaz, çünkü kaybedilen şeye kaybolduğu anda ihtiyaç vardır. Öylece varolmak devam ediyorsa başka bir dünyada, bu dünyadaki ölümden sonra, o başka dünyada varolmak sadece teselli olur. Bu dünyada her şey haksızca ilerliyor. Aslında buradan başka bir gerçekliğin içinde yeniden varolup olmayacağımızı bilmiyoruz. O nedenle bu dünyanın tek tesellisi güzelliktir.''



... '' Bu bir tiyatro sahnesine benziyor,'' dedi Sigmund
     '' Veya sirk arenasına,'' dedim.
    '' Evet, orta çağdaki gibi. Bir şehirde deliler toplanınca, şehir hükümdarları onları meydana toplayıp, halkın karşısına çıkarırlarmış. Orada halk, tıpkı bir sirk gösterisindeki gibi onlara istediklerini yaparmış. Sonra da onları şehirden kovup kalenin kapılarını kapatırlarmış.''





... '' Bazen senin sözlerin aklıma geliyor, '' dedi kardeşim.
    '' Hangi sözlerim ?''
    '' Güzelliğin bu dünyanın tesellisi olduğu.''
    '' Baksana etrafımızda ne kadar güzellik var. O da ne kadar çok teselli demek. Tabii bu da teselli kadar çok acı var demek. Çünkü tesellinin her zaman bir nedeni vardır.''



... '' Bütün normal insanlar aynı şekilde normaldir ; ama her deli insan kendine özgü bir şekilde delidir.''





... '' Kendi çocuğundan daha uzun yaşamaktan büyük acı yok.''








NEMESİS KİTAP
Çeviren: Levent Ademov
2-5. Baskı Aralık 2013
243 Sayfa



6 yorum:

  1. ilgimi çekti kitabın ismi , bir ara okurum fakat kuzum daha 4. aydayız maşallah sen 50ye geldin :D hedef kaçtı bu yıl :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hedef standart 100. Geçince mutlu olayım diye düşük tutuyorum :))

      Sil
  2. İlginç bi kitaba benziyor. Ne çok kitap var okumak istediğim. :/ Bunu da aldım listeye. Teşekkürler... :)

    YanıtlaSil
  3. Bunu okumam lazım cok merak ettım :) Yeni keşfettim sizi bundan sonra takipçinizim benım sayfama da beklerım :) http://bukombinsenin.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil