20 Mart 2015 Cuma

Okudum Bitti -33 : Çözülme || Ha Jin





                           Herkese merhaba. 


                          Okuma Şenliği , Asya Edebiyatı kategorisi için, Tuğçe'nin Kitaplığı 'nın hediyesi Çözülme kitabını seçtim. Mo Yan 'ın diğer kitaplarında gözüm var ama alamadım. :( 


                          Çözülme 'yi bir önceki şenlik okuma listeme de eklemiştim ama fırsat olmamıştı, daha fazla bekletmek istemedim. İyi de yapmışım, güzel bir okuma oldu. 


                          Kitap , bir edebiyat öğrencisi olan Jian'ın , hocasının , aynı zamanda müstakbel kayınbabasının hastalanmasıyla başlıyor.  Nişanlısı uzakta olduğu için , felç profesöre bakma işi büyük ölçü de Jian'a kalır. Bu süreçte yaşananlarla hem Jian'ın iç karışıklığı hem de ülkenin yaşadığı kaos ortamı ufak ufak gözler önüne seriliyor.  Öyle çok teferruatlı bir tarih kitabı değil ama bu 'Çözülme' sürecinde yaşanan iç hesaplaşmalar, çıkar çatışmaları, ihanet gayet akıcı ve sade bir şekilde anlatılmış, yer yer gayet güzel siyasi,toplumsal eleştiriler de var. 


                          Zaman zaman aklı dengesini de kaybeden profesörün durumu da Jian 'ın kişisel çözülme sürecini hızlandırır. Arka planda devam eden trajedi ve sonunda 1989 yılında yaşanan Tiananmen Meydanı olayları da kitabın tuzu biberi. Çin toplumuna dair detaylarla da taçlandırılmış. Daha ne olsun ? :) 

                                                                      




... Pekin'de havalar ısınmaya başladı; bazen ortalığı toza boğuyor. Okulda işler biraz karışık. Her gün binlerce öğrenci sokağa çıkıp bürokrasideki çürümüşlüğe karşı eylem yapıyor. Özellikle en tepedeki yönetici çocuklarının, rütbe ve ilişkilerden yararlanarak servet yapmasına çok kızıyorlar.

                                                                               * Meimey




... '' Has şiir, yazarının kişisel deneyimlerinden kaynaklanır. Şiir, insanın ruhuna sığmayıp taşan şeydir.''


... '' Edebiyat üzerine çalışacak insan ruhen aristokrat olmalı. Bizim gibilerin çoğu, ömrü boyunca kıt kanaat yaşar, durum öyledir ama ruhumuz zengindir, Don Kişot'luk bizim içimizdedir.''


"Çin'de entelektüel mi var? Çok saçma! Üniversite eğitimi görmüş herkese entelektüel deyip çıkıyoruz. İŞin aslı başka. Beşeri bilimlerle uğraşanlar memurdur; pozitif bilimler takımı da sadece teknisyendir, o kadar! Söyle bakayım, gerçekten bağımsız düşünebilen, özgün düşünce üreten, gerçekleri dile getirmekten çekinmeyen aydınımız kim? Ben böyle birini tanımıyorum. Biz hepimiz dili tutuk, devletin eline bakan, giderek yozlaşan bir amele takımıyız, hepsi bu."
                                                                                 


... ''Ah, hayat, ah! Keder okyanusu gibisin. Yüz yüzebilirsen!''

                                                                         *Profesör Yang





... Şimdi, resmin önünde dikilip dizelere kafa yorarken insanlığın yediği haltı fark ettim. Bir yandan hayvanları insanlaştırırken öte yandan insanı hayvanlaştırmıştık. Resimdeki hayvancıklar, sadece insanın ihtiyaçlarını karşılasın diye yaratılmış sıra dışı bir türün örnekleri olarak göründü bana. İnsan kendi taleplerini onlara dayatmasa, gücünü ve zekasını kötüye kullanmasa  hiçbir eşek burnunu toprağa sürtmek zorunda kalmazdı. Ressamın eşekleri gibi boynu bükük yaşamaya razı mı olurlardı! İnsanın esiri olmasalar eşekler üzüm, salatalık, kavun, karpuz,domatesle beslenecek,sırtlarındaki yükün eziyetini çekmeyeceklerdi. Yolların taşı, çamuruymuş, umurlarında bile olmayacaktı. Demir nalın mahkumiyetinden kurtulunca yumuşak toynaklarıyla oradan oraya kan ter içinde koşturma dertleri de olmaz, canları çektiği gibi tembel tembel dolanırlardı. Sözün kısası, eşek gibi eşek bir yaşam sürüp giderlerdi.






... '' Bırak bunları, hayatın çizgisi böyle. Bütün ölümler sonunda birdir. Ölüm herkesi eşitler.''

                                                                            * Banping










                                                               EPSİLON YAYINLARI
                                                                   Çeviren: Yunus Saltuk
                                                                      1. Baskı Ocan 2004
                                                                              304 Sayfa




4 yorum:

  1. Bu yazarın bekleyişisimli kitabını okumuş ve beğenmiştim.Bu kitap denk gelirse alırım bunu da:)Sağol paylaşım için.

    YanıtlaSil
  2. Hiç duymamıştım yazarı daha önce :( Kesinlikle aldım listeme buarada fotoğraflarda kullandığın kırtasiye eşyalarına bayılıyorum bu ne güzel bir kalem :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Ben de yeni yazarlar keşfetmeyi çok seviyorum.

      Sil