31 Temmuz 2014 Perşembe
Okudum Bitti -96 : Acı Söyler Zeytin Ağacı || Can Karabulut
Acı Söyler Zeytin Ağacı , Can Karabulut 'un ilk kitabı. 34 kısa bölümden oluşan kitapta yazar , kimi zaman ayrıldığı sevgilisine hitap ediyor , kimi zamansa okurla dertleşiyormuş gibi yazıyor. Aşk , özlem , hayal kırıklığı , kaybetme, terkedilme duyguları bir erkeğin gözünden yansıtılmış.
Duydu dolu bir kitaptı. Ara ara ufak dörtlüklerle zenginleştirilmiş , eğer gerçek bir hikayeyse bu aşkın bir geleceği var mı çok merak ettim.
... Şu an yanımda yoksun. Ve ben , karanlıklardan merhamet dileniyorum.
... Vazgeçmek ve yenilmek... Bu iki kelimeyi hiç öğrenmeseydim. Bu iki kelimeyi bilmemek cahillikse, keşke hep cahil kalsaydım.
...Anlamsızlıklarla boğuşuyorum sevgilim , yokluğunun köşe başlarında. Kendime sorular soruyorum... Cevaplayamıyorum ...
... Kalabalıklar içinde , yalnızlıkların en koyusunu tecrübe ediyorum her akşam evime dönerken. Ellerimi genellikle cebime koyuyorum , el ele tutuşanları görüp de , hasretle 'ah' çekmesinler diye !
... On üç yaşına kadar hiç deniz görmemiş bir çocuğun , Kız Kulesi 'nden Boğaz'ın güzelliğini büyülenerek seyretmesi gibi , seyrederdim seni saatlerce , ve o çocuk , bir daha büyülenmeyecektir deniz gördüğünde. Ama içimdeki çocuk , her sabah tekrar tekrar büyülenirdi seni seyrederken uykunda.
... Senin olmadığın bir hayattan anlam çıkartmak istedim sevgilim.
Çıkartamadım !
Meğer her şey anlamını yitirmeye başlamış inci tanem , yokluğunda , birer birer.
... Merhametten yoksun olan gözlerini , gözlerimle buluşturarak ' Seni hiç unutmayacağım' demiştin bana.
Söyle sevgilim inanayım mı ?
Söyle sevgilim avunayım mı ?
.. Ben hala bıraktığın yerdeyim sevgilim !
CİNİUS YAYINLARI
1. Baskı Temmuz 2014
98 Sayfa
Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı
30 Temmuz 2014 Çarşamba
Mimler ( Saklama Kabı & Kitap Eylemi )
Sevgili Eren ( Saklama Kabı) video çekmeye başladı (bakınız ),(izlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim , Kitap Aşığı ve Reading Lady 'den sonra bir de erkek yorumcumuz oldu , ben de büyük bir keyifle izliyorum.) Son videolarından birinde beni de mimlemişti ama hem tembel , hem migrenli hem de bayram telaşı içerisinde olduğum için yazamamıştım. Tuğçe benden hızlı davranıp , hemen cevaplamış. Böylece beni soruları yazma derdinden de kurtardığı için kocaman teşekkürler ve öpücükler. Onun cevaplarını okumak için : Maria Puder Ölmedi.
Şimdi arakladığım sorulara ve cevaplarıma gelelim ;
Ne sıklıkla kitap okursun?
Her gün mutlaka birkaç sayfa da olsa okumaya özen gösteriyorum. Özellikle gece okumadan uyuyamıyorum zaten , bu seneye kadar futbol maçlarını sıkı bir tutkuyla takip ediyordum , bu sene kendime verdiğim bir söz ( bir iddia diyelim ya da ) yüzünden onu da es geçtim. Dizi zaten , çok nadiren izlerim. Arada bir film , canım sıkkınsa Türk filmi izlerim , yani televizyonla da pek aram yok , yarışmaları annemle keyifle izliyoruz. Onun dışında zaten evde olduğum ve vaktim epey bol olduğu için hunharca okuyorum , okumaya çalışıyorum :)
En sevdiğiniz yazarlar?
O kadar çok ki. İlk aklıma gelenler : Egdar Allan Poe , George Orwell , Stefan Zweig , Charles Bukowski ... İlginç olacak ama Sevil Atasoy. Çocukluğumdan beri benim için özel olan Peyami Safa , artık şiir de sevdiğim için Nazım Hikmet , Necib Mahfuz , Mina Urgan , Ahmet Ümit , Neil Gaiman.
En beğendiğin kitaplar?
Yine aynı şekilde aklıma ilk gelenlerden birkaç örnek vereceğim.
Kelebek - Henri Charriere
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - George Orwell
Biz Yengeni Zamyatin
Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri <3
Babil'de Ölüm İsanbul'da Aşk - İskender Pala
İçeriden Ölmek - Robert Silverberg
Son zamanlarda ise
Gece Tayyarede Açıkta - Orhan Bahtiyar
Piri Reis 'in Sırrı - Cenk Kayakuş
Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi?
Zamanında Metal Fırtına kitabını ve çeşitli devamlarını severek okumuştum , hey gidi günler.
Açlık Oyunları da en son tamamını bitirdiğim sevdiğim serilerden.
Kesin çok sevdiğim ama aklıma gelmeyen bir seri var ama ne ? :)
Yavuz Bahadıroğlu 'nun da Yavuz Sultan Selim 'i anlattığı 3 kitaplık serinin de ilk ikisini çok sevdim.
Daha çok hangi tarz okumaktan hoşlanırsın?
Hiç belli olmaz. Kişisel gelişim kitaplarını nadiren , fazla erotik kitapları da yok denecek kadar az okurum , onun dışında kısıtlama koymuyorum kendime.
En son hangi kitabı okudun?
Bir önceki yazımda yorumu olan İdeon Tanrıların Yolu - Orhan Bahtiyar.
Şu anda hangi kitabı okuyorsun?
Üç , beş kitabı eş zamanlı okuduğum için yarım ve bitmek üzere olan kitaplarım da var.
Sicilya'da Bir aşk Hikayesi
Decameron
Oscar Wilde Bütün Hikayeleri ve Masalları
Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Yeterli mi?
Hımmm , ben seviyorum. Özellikle içlerinden çok sevdiklerim , fikir ve tarz olarak kendime yakın bulduklarım var. Onun haricinde yorumlarını sevdiklerim de var. Yani bence iyi ki varlar. Yeterlilik tartışılır , daha çok ses ,daha farklı sesler de olsun.
Olsun da bazen bazı insanların saçma sapan yorumları , haddini aşan eleştirileri insanı soğutabiliyor. Hem başkalarını hem de kendimizi eleştirirken daha yapıcı olmalıyız bence. Kimseyi kırarak bir yere varılmaz.
Kitap okumak sizin için ne ifade ediyor?
Çok şey ifade ediyor. Kitap okumak ve diğer şeyler olarak ayrılıyor hayatım desem yeterli olur mu ? Olmazsa olmaz. Okumazsam eksik kalır bir şeyler yani. Aşk gibi bir şey okumak , ama riskli değil o kadar.
Ve mim yazımızın devamı Eren 'in de Tuğçe 'nin de cevapladığı Yorummbaz 'ın sorularında. (üstüme alınıyorum hemen ve cevaplıyorum )
Senaryo 1- Kitapçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız oradan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitaplar. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek.
Çok detaylı düşünüp , beynimi yormadan direkt öncelikle elime geçen Elif Şafak kitaplarıyla başlayabilirim. Yetmezse Canan Tan var.
Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?
Yerdeniz 'i tek kitap halinde değil de parça parça aldım ve Yerdeniz Öyküleri sararmış halde geldi , iade edebileceğim bir dönem olmadığı için öylece kaldı , sinirimden dolayı onu seçeyim.
Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunuz en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.
Bu çok zor oldu. Çevirisi iyi olup da okuduğuma pişman olduğum klasik olmadı. Uzun zamandır yeniden okumak istediğim Karamazov Kardeşler 'i iğrenç bir çevirisiyle denediğim için , hocanın değil de yayıncının ya da çevirmeninin kafasına atabilirim.
Senaryo 4 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ?
Meleklerle Yaşamak
Şimdi de sıra geldi Kitap Eylemi 'nin sorularına. Onun cevaplarını okumak için tık tık
1-Kitaplığımızdaki En İlginç Kitap İsimleri Hangileridir?
Oturduğum yerden düşünce gücüyle cevap yazacağım.
Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek - Ayfer Tunç
Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi - Charles Bukowski
Filler Çapraz Gider - Altay Öktem
Bir Dinozorun Anıları - Mina Urgan
Caligula Saralı Cumhur - Yalçın Küçük
İmkansızın Şarkısı - Haruki Murakami
2-2014 Yılı başından bu yana kaç kitap okudunuz?
95
3-2014 yılı için , bu yılın kitabı dediğiniz kitap hangisidir?
Tek bir kitap seçemiyorum , yıl sonunda beyin fırtınası yapsam da söylesem olmaz mı ?
4-2014 yılında ilk defa okudum dediğiniz yazar hangisidir?
O da çok. J.K. Rowling , David Kessler , Orhan Bahtiyar , Meral Kır ( sonlardan birer örnek. ) Yeni yazarlar kşfetmeyi çok seviyorum.
5-2014 yılı için okuma hedefiniz?
100 -125 arası kararsız kalıp son 2-3 senedir 100 diyorum. Geçersem sevinirim diye az tutuyorum. :))
6-Kitap okumak tamam da en az onun kadar sevdiğiniz diğer etkinliğiniz?
Uyumak etkinlik sayılsaydı keşke :) Müzik dinlemek , yukarıda da söylediğim gibi ruh halime göre güzel bir korku filmi izlemek ya da Yeşilçam 'da hüzne boğulmak. Sırf gözüm gönlüm açılsın diye Jason Statham filmi de izleyebilirim , bir adam aynı anda hem bu kadar çirkin hem bu kadar sexy olabilir mi sorusuna cevaptır kendisi. Gerçi annem ısrarla Sylvester Stallone için seninki çıktı yine dese de...
7-Diğer etkinliği sevme nedeniniz?
Sanırım yeterli açıklama yapmışım , bir önceki şıkta :)
8-Blog okurlarından istek, rica, dilek ve temennileriniz?
Ben de Eylem 'e katılıyorum , yazın arada bir yorum da yalnız hissetmeyelim şekerler.
Soru eklemem lazım , düşünüyorum....
Mesela ;
1. En son hangi kitabı aldınız ?
Ben : D&R indirimden şunları almıştım.
2. Aldığınız en pahalı kitap hangisiydi ?
Sanırım Edgar Allan Poe 'nun bütün hikayelerinin tek ciltte toplndığı İthaki baskısı ama değer.
Bu upuzun yazıyı sonuna kadar okuduysanız , helal olsun size. Çok teşekkürler. Mutlu günler. Bu mimleri okuyup , bu sıcakta yapmak isteyen herkesi mimliyorum ve öpüyorum :) Yazarsanız buraya da link atın ki ben de okuyayım :)
29 Temmuz 2014 Salı
Okudum Bitti - 95 : Ideon Tanrıların Yolu || Orhan Bahtiyar
Orhan Bahtiyar 'ın okuduğum ikinci kitabı. İlk okuduğum kitap , Gece Tayyarede Açıkta yorumum için tıklayınız. İlk kitabı da çok , çok severek okumuştum , bu kitabı da büyük bir zevkle okudum , bitirdim. kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki Orhan Bahtiyar bundan sonra ne yazarsa yazsın mutlaka okuyacağım . Yeni yazarlar keşfetmeyi , özellikle yerli yazarları keşfetmeyi çok seviyorum. İyi ki Orhan Bey 'in kitaplarıyla tanışmışım , çok mutluyum.
İkinci Dünya Savaşı zamanında Kaz Dağları 'nın eşsiz doğasına gidiyoruz İdeon 'la. Amerikan ve Alman ordusu mensubu asker ve bilim adamları ayrı ayrı geçirdikleri kaza sonucunda Kaz Dağları 'nda mahsur kalırlar . Tek tek bütün karakterlerin üzerinden , iki tarafında savaşa bakış açısını gözler önüne seriyor yazarımız. Kanlı savaşın göbeğinden , Kuşçular köyünün hoşgörülü ve barış dolu ortamına düşen yabancıların gözünden biz de bir çok şeyi sorguluyoruz okurken.
Bir tarafta Almanlar, bir tarafta Amerikalılar ve diğer tarafta Kuşçular köyü yerlileri ve en ilginci de arada köprü görevi gören İsviçreli bir arkeolog olan Jurgen halkın tabiriyle Yorgan Dede. Bol bol kültürel ,tarihi hatta dinlere dair detayla süslendirilmiş kitap , gerçekten dolu dolu. Keyifli bir savaş , macera kitabı okurum derken çok daha derin bir kitapla karşılaştım. Aşk da cabası oldu , gözlerim de doldu , daha ne olsun ? :)
... Birçoğu Adolf Hitler 'in muhteşem bir lider olduğunu düşünüyordu. Çünkü o lider tanımına son derece uyuyor ve bu unvanın gerektirdiği her özelliği kendinde barındırıyordu. Kitleleri peşinden sürüklüyordu. Müthiş bir hatipti ve insanları inanılmaz bir şekilde etkiliyordu. Zekiydi, karizmatikti ve son derece ateşliydi. Ancak Zimmermann 'a göre onda iyi bir liderde olması gereken en önemli özellik eksikti; vicdan.
... Her ne kadar önceki günlerden elde ettikleri tecrübeler gidecekleri yönde mutlaka karşılarına bir yerleşim yeri çıkacağını söylese de ,endişe adı altında ortaya çıkan vampir ; bilinmezlikle işbirliği yaparak zavallı insanların mantığını emiyordu.
... ''... 26 Şubat 1913 tarihinde , tam sekiz altın lira toplanarak bir uçak satın alınmış ve uçağın ismi ''Edremit'' konulmuş. Ardından da bu uçak İstanbul- Kahire seferini başarıyla gerçekleştirmiş. Daha sonra Tayyare Cemiyeti 1925 yılında kurulunca , Edremit cemiyete iki uçak daha hediye etmiş. Böylece Edremit Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ordusuna uçak hediye eden ilk şehir ünvanını almış. ''
... ''Bu dağlarda Aleviler ve Sünniler kardeşçe yaşarlar ama bizim köyde hem kardeşçe yaşarlar hem de mahalle ayrımı olmadan iç içedirler."
... '' Chaucer , zeytini barışın ağacı olarak tanımlar. Shakespeare ise ölümsüzlüğü tatmış tek canlı olarak görür zeytin ağaçlarını... Nazım Hikmet için zeytin ağacı yaşama gücünün ,isteğin, başkaldırının, özverinin ve hayata direnişin sembolüdür.Lorca için de özlemle andığı ve kavuşmaya can attığı Endülüs demektir zeytin... ''
...İda... İki anlamı var. İlki odun veya orman. İkincisi ise fikir. Anadolu tanrıların yoludur. İda ise yaşadıkları yerdir. Eski çağlarda bu bölgeye ideon denirdi. Yani düşünce Ülkesi. Buralar aklın ve mantığın doğduğu topraklardır..."
... Yöre halkı zeytine boşuna ''mucize '' demiyordu. Bu yağ, ishalden kan tükürmeye ve ülsere kadar, bilinen yirmi üç hastalığa iyi geliyordu. Aynı zamanda aydınlatma için yakıttı zeytinyağı. Mitolojik çağlardan beri kullanılan bir mucizeydi. Cohen bir kitapta , antik olimpiyatlarda oyuncuların vücutlarının zeytinyağıyla yağlandığını ve oyunlardan sonra bu yağın atletlerin vücudundan yağ, toz ve ter karışımı '' strigil'' denilen özel kaşağılarla toplanarak hayranlarına satıldığını okumuştu.
...'' Gideceğin yol önemli genç adam.Bindiğin araç değil. Ayrıca ne şekilde veya hangi dilde dua ettiğinin ne önemi var? Ellerimi açmam ya da birbirine kavuşturmam bana Tanrı 'nın gözünde fazladan bir değer katmaz. Önemli olan duanın içeriğidir.''
AYA KİTAP
Birinci Baskı Ekim 2011
384 Sayfa
Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı
26 Temmuz 2014 Cumartesi
Okudum Bitti -94 : Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı || Melda Uytun
Tembelliğim devam ediyor , üstelik iki gündür çok az okuyorum :( Umarım en kısa zamanda eski performansıma kavuşurum. Melda Uytun 'un bu güzel kitabını da bitireli birkaç gün oldu. Şöyle bir bakınca kapağa , severim sanırım dedim , arka kapağı okuyunca kesin severim dedim ve umduğumdan da çok severek okudum , bitti. Hatta ne çabuk bitti , keşke biraz daha uzun olsaydı dedim.
Ireth , yazma sevdalısı bir üniversite öğrencisiyken , bir hocasının azarlaması , yazdıklarını beğenmemesi sonucunda bu hayalini rafa kaldırıp , hiç de hayaline uymayan bir hayat yaşamaktadır ve mutsuz olduğu bir yerde , çok da hoşlanmadığı insanlarla çalışıp , ömür tüketmektedir. Yaptığı en keyifli şey ise bol bol hayal kurmaktır ama bir gün gelir ki hayallerinden de mahrum kalır. Uykusuz ve hayalsiz geçen beş günden sonra gözlerini yumar ve çok farklı bir yerde uyanır. Buradan sonra kendisi gibi hayalcilerle kurtarması gereken bir dünya vardır.
Büyücüler , konuşan kuzgunlar, uçan yılanlar, çeşitli düşmanlar ve hatta Anka Kuşu bile var. Zaten kısacık bir kitap daha çok anlatmayayım , okuyun , seveceksiniz. Melda Uytun 'dan daha çok kitap bekliyorum.
Ben bu kitabı okurken aklıma hep Shakespeare 'in şu sözlerini anıp durdum :
''Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız.''
Bu arada kapak oldukça hoş olmasına rağmen , keşke kuzgunlu bir şeyler olsaydı. Gözlerim bir kuzgun aradı :)
... İnsanlar. Hayal güçleri daha çok küçükken törpülenmiş ya da tamamen yok edilmiş insanlar nasıl olup da huzurla yaşayabiliyordu, bunu anlamak güçtü.
... Yağmur , kahve ve kitap birleştiğinde huzur kaçınılmaz oluyordu.
... Her şeyi mahveden de , güzelleştiren de müzikken onu hayatından çıkaramazdı insan. Mutlaka bir yerlerde bir melodi olmalıydı.
...Zaman makinesinin icat edilmesine gerek yoktu, insanlar bir şarkı süresi boyunca geçmişin herhangi bir anında yaşayabilirdi.
... '' Bu şarkıyı hatırlıyor musun? Ben lisedeyken çok dinlerdim. Şimdi birden aklım o yıllara gidiverdi, ne kadar acayip değil mi, üç dakikalık bir şarkının insana yapabildikler, yani ? '''
... Dünyadaki en tehlikeli şey , özgürce hayaller kurabilmekti çünkü hayallerini gerçekleştirmek için gereken gücü içinde bulan her insan amacına ulaşmak için elinden geleni yapabilirdi ve bu insanları tek bir kalıba sokmak isteyen ya da farklılıkları aynılaştırmaya çalışanların işine gelmezdi.
POTKAL KİTAP
Eylül 2013
144 Sayfa
Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı
24 Temmuz 2014 Perşembe
Okudum Bitti- 93 : Boş Koltuk || J. K. Rowling
İki gündür okunup biten kitapları yazmaya bile üşeniyorum , sıcaktan beynim bile uyuşuk vaziyette. Okuma Şenliği kapsamında okudum bu kitabı. Hem de hiç okumadığım bir yazar kategorisi için. Evet , şaşırabilirsiniz. Harry Potter okumadım henüz , ufak bir kendimle inatlaşma meselesi yüzünden almadım ,okumadım. Ama bu okumayacağım anlamına gelmiyor :) Hem böylece Boş Koltuk kitabıyla tanışmış oldum yazarla .
Yazarın okuyup ,bilip , yüksek beklentilerle kitabı okuyanlar genelde hayal kırıklığına uğramışlar. Hem duyduğum tepkilerden hem de beklentimi çok yüksek tutmadığım için çok hayal kırıklığına uğramadım. Bol karakter içeren , iç hesaplaşmalar , hırslar, korkular eşliğinde bir kasaba öyküsü. Film olsaydı izlemezdim. Yani diziyi de izlemem :)
Barry Fairbrother 'ın erken yaşta ,aniden ölmesiyle Belediye Meclisi 'ndeki koltuğu boş kalır. Yerine birinin geçmesi gerekmektedir ve sıradan bir kasaba olan Pagford 'da koltuk sevdasıyla , zaten var olan bir fikir çatışması sebebiyle işler iyice kızışır. Oldukça gerçekçi bir kitap olmuş. Neredeyse bütün kasaba halkı hakkında iyi kötü bir şeyler öğrenip , sırlarına tanık oluyorsunuz. Çok acıtan , üzen detaylarda var.
Bir sürü karakter var demiştim. Bakalım : ( Barry Fairbrother , karısı Mary ,çocukları , Gavin ( ki en sinir olduğum karakterler listesinde üst sıralarda ), sevgilisi Kay ,kızı Gaia , Mollison 'lar ( Shirley, Howard , oğulları Miles karısı Samantha , kızları... ) Colin Wall , Tessa Wall oğulları Stuart yani Şişko , Jawanda 'lar yakışıklı Vikram , karısı Parminder , Suhkvinder ve kardeşleri , Krystal Weedon , bağımlı annesi Terri , zavallı kardeşi Robbie ve en sevdiğim karakter Andrew ( yer fıstığı ) , iğrenç ötesi babası Simon Price , ezik annesi Ruth , zavallı kardeşi Paul.
Bu kitapta nefret edilecek çok karakter var. Yaşanan koltuk kavgasından , sınıf ayrımından çok karakterlerin hayatlarına odaklı , bu yüzden başlarda biraz kafa yoran , ağır ilerleyen ama yazarından bağımsız değerlendirirseniz okunabilir bir kitap.
... '' Münhal mevki'' diye yineledi Howard. '' Bir Belediye Meclisi üyesinin ölmesi sebebiyle koltuğunun boşalmasına deniliyor. Uygun terim bu. ''
... Münhal mevki boş bir koltuk olarak değil, bir sihirbazın olasılıklarla dolu cebi gibi görünüyordu onlara.
... İnkâr edilenler, söylenmeyenler, gizlenenler ve üstü örtülenler.
... İnsanın kalbinin kabullenmeyi reddettiği şeyleri beyninin bilebilmesi tuhaftı.
... Kendi çocuğundan hoşlanmamak diye bir şey olmazdı. İnsan istediği gibi olmasalar da çocuklarını sevmeliydi; akrabalık bağı olmasa sokakta yanından bile geçmek istemeyeceğiniz tipler de olsalar sevmeliydi.
... Tessa , insanın kalbine hayatta olan çocuklarının minik hayaletlerinin yerleşmesinin ne kötü olduğunu düşündü ; çocuklar büyümelerinin sürekli bir matem hissi yaşattığını asla bilemezlerdi, bilseler de bundan nefret ederlerdi.
DOĞAN KİTAP
Çeviren : Dost Körpe
1. Baskı
Mart 2013
592 Sayfa