7 Şubat 2014 Cuma

Okudum Bitti - 15 : Adem Aynası || Ece Gamze Atıcı


 İthaki Yayınları Adem Aynası



         
                                   Çok farklı ,ilginç ve keyifli bir kitaptı. Ece Gamze Atıcı 'nın ikinci kitabıymış. İlk kitabı, Nar 'ı okumadım  ama bundan sonra takip edilesi yazarlar listeme girdi.  Adem Aynası , bir üçlemenin ilk kitabıymış. Adem Aynası 'nı Plastik ve Firuz takip edecekmiş.Hatta Plastik 'in ön okuması da var kitapta.


                                     
                                Baki , 42 yaşında , hem de sekiz yıldır 42 yaşında. Çünkü o var olmayan , tamamlanmamış bir romanın kahramanı ama kendinden de hikayenin gidişinden de 8 yıldır öylece unutulup bir kenara atılmasından da hiç memnun değildir.  Yazarına derin bir nefret beslemektedir ve Baki bizler gibi bir fani olmak ister , kalbi atan , soluğu olan ,aynalara yansıyan bir fani... Kendi hikayesini yazmaya yeltendiği bile olur. 


                              Acaba Baki 'nin akıbeti ne olacak , yazarıyla yüzleşmesi ,  adına aşk dediği Adem ile olan durumu ne olacak derken , aslında hepsini unutup , olayların akışına kapılıverdim. İlginç , ödüllü bir filmin karmaşasına kapılmış gibi okudum. Şaşırdım , güldüm , bazen anlam veremedim. Baki 'nin dijital ve gerçek dünya arasındaki yolculuğunda beyaz baykuş benmişim , omzundaymışım gibi okudum. En çok da birçok roman kahramanıyla karşılaştığımız bölümlere bayıldım ve resmen Baki 'yi kıskandım. 




... Şahane bir gemi yanaştı iskeleye. Upuzun, beyaz gövdeli, güzel yüzlü bir kuş gibi... Peki ya martılara ne demeli? Martılar, bana sorarsanız buruşturulup gökyüzüne fırlatılmış kağıtlar. Size de hiç öyle geldi mi?


... Bazı anılar hafızanın kilitli odalarında tutulmalıydı belki de. Çünkü acı ve öfke... O iki his... Hele o ikisi iç içe geçince... Çalışan bir kalbi durdurabilirdi.


... Çocuklarla yaşlılar arasındaki benzerlik de buradaydı galiba. İkisinin de refakate ihtiyacı vardı bir yerde. Desenize hayat başlarken ayrı meşakkatli, biterken ayrıymış diye...


... Arkamdaki denize yüzümü dönünce başladım düşünmeye... Hey gidi... İstanbul bir insan olsa, kalbi nerede atar diye... Kadıköy olabilir miydi? Olamazdı. Orada herkes birbirinin aynıydı. Peki , Üsküdar ? Oraya da kalbi demeye dilim varmadı. Kanlıca, Beylerbeyi? Hayır. Fatih? Fatih, İstanbul'un sırtı olurdu belki. Galata ? Ah benim olmayan canım, orası gözleri ! Fener, Balar olabilir miydi? Sizi bilemem ama bana kalırsa orası da gerdanı... Uzun lafın kısası Eminönü'nde aldım cevabımı. Evet. Eminönü'nde , ''Sultanahmet,'' diye.







                                                          İTHAKİ YAYINLARI
                                                           1. BASKI KASIM 2013
                                                                 412 SAYFA



                                                       Keyifli , bol kitaplı günler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder