6 Ocak 2014 Pazartesi

Okudum Bitti- 2 : Tut Elimi || Rebecca Donovan



                                           Yılın ikinci kitabı da bitti , aslında çok daha önce biterdi ama bazı yoğunluklardan dolayı aksadı , kitap akıcı , duygu yüklü , kısacası severek okudum. Yazarın anlatımı akıcı , konu sağlam , etkileyici , biraz gereksiz uzatılmış yerler yok değil ama asla sıkıcı gelmedi bana ve öyle bir yerde bitti ki ikinci kitabı nasıl merakla bekliyorum bilemezsiniz. ;)


                            Emilly , babasının hitap şekliyle Emma , küçük yaşta babasını kaybeder ,annesi de alkol sorunu yüzünden ona bakamayınca , amcası ve yengesiyle yaşamak zorunda kalır. Bundan sonraki hayatı cehenneme döner , yengesi Carol , tam bir sadisttir , pislik. Yapmadığı kötülük , işkence kalmaz. Emma 'nın bunlara dayanmasını okumak tüyler ürperticiydi , öyle duygu yüklü anlar var ki gözlerim dolu dolu okuduğum yerler oldu. Amcası da yengesinin tarafındadır , Emma , okulda derslerindeki ve spordaki başarısı sayesinde ideal öğrencidir ama sosyal hayatı sıfırdır.Tek amacı istediği üniversiteye giderek bu cehennemden kurtulmaktır. 



                        Hayatındaki zorlukları kısmen de olsa bilen tek arkadaşı , okulun popüler kızlarından  Sara 'dır. Varlığı hayatı daha çekilebilir hale getirir ve Evan Mathews  çıkagelir , öyle hemen aşk olmaz. Hadi oldu , olacak derken epey sabırsızlıkla okudum. Evan'ı da çok sevdim. Sevmemek elde değildi zaten , devam kitaplarında daha da çok severim umarım , böylece yazarı bu kitaptaki son yüzünden affedebilirim belki. Seri kitaplarda yazarlar okura işkence etmeyi seviyorlar. Bu kitapta en iddialı işkencelerden olmuş. Çeviri , baskı , punto her şey bence harikaydı. Çok severek  okudum. Herkese bol kitaplı günler...




...  Üniversitede burs alabilmek için mükemmel bir ortalamaya sahip olmam gerekiyordu. Üzerinde kontrol sahibi olduğumu hissettiğim tek şey buydu ve açıkçası bu benim için bir kaçış planından ziyade daha çok bir ' hayatta kalma' stratejisiydi.


... Bir şey söyleyemeyeceğimi bilerek üzerindeki örtüyü fırlatıp ayaklarını yere sarkıttı. '' Hadi, şeytan evde olmadığını fark etmeden önce seni cehenneme geri götürelim.'' Aslında söylediği şey komik sayılırdı ama bu sözler, gerçeğe gülemeyeceğim kadar yakındı.



... elime geçen boş bir kağıda şunları karaladım: 

Sen 'biz' diye bir şey olduğunu mu varsayıyorsun?
Evan ise cevap olarak yalnızca,
Henüz değil yazmıştı.


...Öyle anlaşılması güç bir danstı ki  bu aramızdaki, dokunmadan dokunmak, söylemeden bilmek, dile getirmeden hissetmek durumunda kalmıştık. İnce, çok ince bir çizgide yürüyen iki arkadaştık. Ve varlığıyla öylesine başım dönmüştü ki, kendi ellerimle çizdiğim çizgiyi umursamayan adımlarımın farkına varamıyordum.



... O gece, yatakta yatarken söylediklerini bir kez daha düşündüm. Bir anda elinden kayıp gideceğini bile bile, içinde bulunduğun anın olabildiğince tadını çıkartmak daha mı iyiydi gerçekten de? Kaçınılmaz sona rağmen , bir şeyleri  yaşamaya değer miydi? Buna karar verebilmek için o kaçınılmaz sonun ne olduğunu bulmalıydım önce. Kırık bir kalp mi yoksa kırık kemikler mi?




                                

                                     PARODİ YAYINLARI
                                     Ekim 2013
                                     Çeviren : Handan Sağlanmak
                                     489 Sayfa
                                      Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı
                                      

4 yorum: