22 Ekim 2012 Pazartesi

Okudum Bitti:95- Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf


          Birazdan paylaşacağım arka kapak tanıtımında belirtildiği üzere kitap Virginia Woolf' un 1928 yılında Cambridge Üniversitesi'nde kız öğrencilere yapmış olduğu bir konuşma üzerine şekillenmiş.Woolf edebiyat ve kadın kavramlarını birlikte irdelemiş. Shakespeare' in hayali sayılabilecek kız kardeşinden yola çıkarak neden kadınlardan  Shakespeare gibi  bir edebiyat dehası çıkmadığını cevaplıyor. Kadınların tarih boyunca çektikleri zorluklara da iyi bir feminist gözüyle değiniyor.
Kadınların rahatça yazabilmeleri, edebiyatta var olabilmeleri için özgürlüğe ihtiyaçları olduklarını vurguluyor.Bu özgürlük ; hem kendileriyle başbaşa kalabilecekleri,rahatsız edilmeyecekleri bir özel alan, yani kendi(leri)ne ait bir oda ve maddi özgürlük. Roman harici neden yazamadıklarını da aynı konsantrasyon bozukluğuna bağlıyor ve değişen zamanla kadın yazarların erkekler kadar olduğunu ve romandan ibaret olmadığı gözlemliyor.Jane Austen'ın  bir kitabında başka bir kadından hoşlanan bir kadına rastlaması sonucu kadınların artık kendilerine ait bir odası ve yıllık beş yüz pound gelirleri olduğunu söylüyor, yani kadınların özgürleşmesini biraz da cinsel özgürlüğe bağlıyor, bu yorumu kendisinin de eşcinsel olmasından mıdır acaba ? :)
Kitabı okurken kendimi Virgina Woolf'un konuşmasını dinliyor gibi hissettim,anlatımıyla, hem yazarın hem Çevirmenin(İlknur Özdemir) verdiği not ve detaylarla oldukça doyurucu bir kitaptı.



Arka kapak tanıtımına bakalım ;
"Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı... Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoléon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi."

Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi'ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiştir. İngiltere'de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan  kitap o tarihten günümüze feminizm tartışmalarının locus classicus'u olageldi. Jane Austen ve Charlotte Brontë'den, kadınların niçin bir Savaş ve Barış yazamadıklarına; Shakespeare'in hayali kız kardeşinden bugün de tartışılmaya devam eden kadının yoksulluğu ve namusu başlıklarına, hatta yaratıcılığın doğasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kalemini özgürce oynatan Woolf, kadınlara edebiyat alanında bir çıkış yolu gösteriyor.
"Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır," diyen Virginia Woolf'un sesi, aradan geçen sekseni aşkın yıla rağmen gücünü ve etkinliğini koruyor.
  Aslında arka kapak herşeyi söylemiş :)

Son bir kitabım kaldı, yeni listem hazır sayılır.

Keyifli okumalar...

Not: Kitap Kırmızı Kedi Yayınevi'nden. Belirtmeden edemeyeceğim kapağının ve sayfalarının dokusuna bayıldım, parmak uçlarım bayram etti:)

9 yorum:

  1. Virgina Woolf'un yıllar önce Deniz Feneri mi neydi (şu anda evimde değil o yüzden ismini hatırlayamıyorum 96 yılında Ankara'ya taşınınca kitaplarımın çoğu İstanbul'daki evde kalmışdı o yüzden)bir kitabı vardı ama çok sıkıcı gelmişti okuyamamıştım, bu anlattığın benim daha ilgimi çekecek gibi gözüküyor, kadıncağız haklı erkekler kadınları aşağı görecek ki, kendilerini büyük görsünler, bak ben erkek milletine çok gıcık olurum çok, hatta - erkek arkadaşlarım kusura bakmasınlar- keşke hiç yaratılmasalardı diyorum..iyi okumalar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deniz Feneri evet , benim de kitaplığımda bekliyor okunacağı günü,zaten bu en kolay okunan kitabıymış. Koyu bir feministim hatta sıkı bir erkek düşmanıyım diyorsun yani:) Hepimize iyi okumalar , teşekkürler.

      Sil
    2. Valla ne yalan söyleyeyim öyleyim, ya arkadaşım nasıl düşman olmayayım bu türün genlerinde bir bozukluk var, kendi kızlarına, bebeklere, köpeklere tecavüz ediyorlar..her halt bunlarda...

      Sil
    3. bir ara ben de koyu feministtim aslına bakarsanız halen öyleyim ama eskisi kadar değil yani bunu yapanları tabi ki desteklemiyorum ama olayı genelleyip karşı cinsin tamamen yok olmasından yana da değilim.

      bu arada blogda yeni sayılırım takip ederseniz sevinirim

      curkelma.blogspot.com :)

      Sil
    4. Hayırlı olsun blogunuz, ben -ist'lemek istemediğim için kendimi Feministim diyemem:)

      Sil
  2. Bu kitabı konuşmadan derlendiği için anlaşılması daha kolay sanırım.
    Ben bölüm gereği Deniz Feneri, Mrs Dalloway ve Dalgalar'ı okudum. Woolf'u okuyup anlamak zor. Hani ders için olmasa sıkılır bırakırdım muhtemelen, ama okuyup anladıkça da öyle derin bir hayranlık duyuyorsun ki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk Woolf kitabım olaağı için hem annem bundan başla dedi, hem de okunması en kolay Woolf kitabı olduğu konusunda herkes hem fikir olduğu için; ısınma turu niyetine bununla başladım.Sırada Deniz Feneri var :)

      Sil
  3. Benim de listemde var... paylaşıma teşekkürler...

    YanıtlaSil