31 Ekim 2017 Salı

Okudum Bitti- 139: Ağaç Diken Adam || Jean Giono





                Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Ağaç Diken Adam. Hem hikayesi hem görselleri çok güzel. İncecik ama kocaman umut aşılayan bir kitap.

            Elzaard Bouffier hayatının büyük bir kısmını ağaç dikmeye adamış muhteşem bir adam. Hiç yılmadan, durmadan ektiği ağaçlarla kocaman bir orman oluşturan keşke gerçek hayatta da böyle şahane kalpli insanlar daha çok olsa dedirtecek insanlardan.

          Tek bir insanın, tek bir ağaçla çıktığı yolda ortaya çıkardığı mucizenin kitabı. Bütün çocukların okuması lazım. Hayat bazen tutmuş tek bir fidanla, ellerinizle tedavi ettiğiniz yaralı bir hayvanla güzelleşir. Çünkü sevgi her şeyin ilacı. Hiçbir emek asla ziyan olmaz. Söz konusu doğa ve hayvanlarsa asla... 

          Yazar kitabının yazılış amacının 'Ağaç sevgisini aşılamak,' olduğunu söylemiş. Birçok dile çevrilmiş ve böyle güzel bir amacı olduğu için yayın haklarını ücretsiz devretmiş. Güzel insanların varlığı bile mutluluk sebebi. 




''Bir insanın kişiliğinin gerçekten olağanüstü yönlerini anlayabilmek için, eylemlerini uzun yıllar boyunca izleyebilme şansına sahip olmak gerekir. Kişinin eylemleri bencillikten tamamıyla arınmışsa, onu eyleme yönlendiren itki eşsiz bir yüce gönüllülük örneğiyse, hiçbir ödül beklemediği kesinse ve dahası yeryüzünde silinmeyecek izler bırakmışsa, işte o vakit gerçekten de, hataya yer bırakmayacak bir kesinlikle, unutulmaz bir insandan bahsediyoruz demektir.''



''Kadınlar erdemlerini, erkekler kötülüklerini yarıştırırlardı...''



''İnsan bütün bunların tek bir adamın elinden ve ruhundan çıktığını düşününce, insanoğlunun yok etmenin dışındaki işlerde de Tanrı kadar yetenekli olabileceğini kavrıyordu.''




EVEREST YAYINLARI

Çeviren: Didem Nur Güngören
İllüstrasyon: Oğuz Demir
4. Basım Mart 2015
58 Sayfa


30 Ekim 2017 Pazartesi

Okudum Bitti- 138: Piç || Hakan Günday






                Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Hakan Günday'dan Piç. Bu okuduğum ikinci kitabı. Üçüncüye de başladım bu arada.  

        Daha önce Az 'ı severek okumuştum. Hakkındaki yazım için tık tık

       Başladığım üçüncü kitap olan Zargana ile de artık rahatlıkla söyleyebilirim ki geç kaldım ama Hakan Günday okumayı seviyorum. Diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım.


         Hakan Günday'ın derin anlatımıyla tanışacağımız 'piçler' : Afgan, Barbaros, Cenk ve Hakan. Bu dörtlünün hayatlarına sızıp piçliğin felsefesini okumuş oldum  Hakan Günday sayesinde. Kendince derin düşünceleri olan, alt yapıları iyi olsa da çalışmaya karşı oldukları için babam sağ olsun mantığıyla bir süre idare eden, maddi çıkmazlarda boğulmak üzere olmalarına rağmen yere düşen burunlarını almaya bile tennezzül etmeyen dörtlüyü okumak güzeldi ama etrafta olsalardı çoğumuz sevmezdik bence. Hakan'ın hikayeleri ve Cenk'in el yapımı, kışkırtıcı tişört koleksiyonunu çok sevdim. :) Bir de daha önce hiç duymadığım ilginç bir bilgi edindim. Afacan Dennis karakteri hakkında. (Bakınız sayfa: 173)






''Ağır adımlarla sahil yolunun pembe taşları üzerinde yürüdüler. Konuşmadılar. Tanıdıkları insanlara yeterince borçları vardı. Bir de hayata borçlanmak istemediler. Onun için aldıkları her nefesi geri verdiler.''



''Pahalı saatler takan insanların zamanları değerlidir. Ama  bir terasta yaşıyor ve saati sokaktaki yabancılardan öğreniyorsanız, zaman size sonsuzmuş gibi gelir. Ve ekonomi, bilim haline gelmeden önce de var olan bir kurala göre bolluk, değersizliği getirir.'' 



''Sustular ve kendilerinden nefret edenlerin yüzlerini güneşin bulaştığı denizde gördüler. Oysa kötü insanlar değillerdi ama yine de hayatta olmaları onları nedensizce sevenlere acı veriyordu. Acının nedeni tam olarak hayatta olmaları değil, hayatı kullanma biçimleriydi. Harcıyorlardı. Her şeyi. Kendilerini, hayatlarını, onlara sunulmuş her duyguyu ve her malı.''


''Piçler borç alır ama ödemezler. Paranın kaybolduğu kara deliklere benzerler. Onlara verilen para hibedir. Geri gelmez. Eroinmana doz ısmarlamak gibidir. Zaman kazandırmaktan başka işe yaramaz. Borç veren kişinin hayat önündeki elastikiyeti bu gerçeğe bakışını etkiler. Satranç oynayanlar piçleri terk eder. Poker oynayanlarsa görüşmeye devam eder.'' 


''Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun. Üzülürsün. Pişman olursun. Sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın.''



''İnsanın kendine biçtiği cezadan daha acı dolu olanı yoktur.''




''Domino taşlarından oluşmuş zincirin bir ucu geçmiş, diğer ucu gelecek. Yıkılıyorlar teker teker ve şimdiki zaman kalıyor ayakta. Geçmiş ve gelecek sıkıştırdığı için, ayakta kalan sadece şu an. Şimdiki zamana mahkûm olmuş insanlar...''



''Barbaros uyumadı. Düşündü. İngilizce'deki 'pain' kelimesiyle,Fransızca'daki 'pain' kelimesini düşündü. Biri 'acı', diğeri 'ekmek' demekti. Barbaros bunu sıradan bir tesadüf olarak değerlendirmeyecek kadar sarhoş ve yalnızdı. Acı, insanın hayat tarlasında biçtiği buğdaylardan pişirdiği ekmekti...''




''Gelecekten bir şey beklemeyenler, mutluluklarını geçmişte yaratırlar...''





''Hayalet dediğin şey, yaşarken kazık attığın insanlar öldükten sonra duyduğun vicdan azabının sana oynadığı bir tiyatrodur. Vicdan azabı öyle bir hikâyedir ki, aynı hayaletler gibi adamı korkudan öldürür.''



''Kendimi beyaz kadranlı, Romen takamlı bir duvar saatindeki saniye çubuğu gibi hissediyorum. Sadece dönüyorum. Zamanın kendisiyim. Geçiyorum.''



''Sadece mükemmel insan adayları piçe dönüşebilir. Çünkü çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır.''



''Günümüz siyeseti hayvanlara göre düzenlenmiştir. Hayvanlarla iletişim kurmanın iki yolu vardır: kandırmak ve korkutmak. Bir piçi de kendisi dışında kimse kandıramayacağı ya da korkutamayacağı için siyaset onlarla ilgilenmez. Sadece bürokrasi peşlerine düşer. Ondan kaçmak için de adressiz olmak yeter. Piçlerin adresi olmaz. Olsa bile piçler -artık- orada oturmaz.''




DOĞAN KİTAP

22. Baskı Mart 2014
224 Sayfa






27 Ekim 2017 Cuma

Okudum Bitti- 137: Süt ve Bal || Rupi Kaur





           Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı bazı arkadaşlarımın paylaşımlarında alıntılarını görüp hayran kaldığım, mutlaka okumalıyım dediğim kitaplardan olan Süt ve Bal. Alalı biraz oldu ama o hazzı biraz bekleteyim hemen okuyup bitirmeyeyim dedim. Benden önce annem okudu o da çok sevdi. Gece işaretlediğim yerlere bakarken bir kere daha etkilendim, çok güzel bir kitap olmuş. Epeydir Pegasus Yayınları'ndan yeni kitap almıyordum. İsabet olmuş bu kitabı tercih etmem.  Alıntılarımın bir kısmını paylaşayım, siz de çok seversiniz bence. Sayfalar da çizimler de var. Birkaç satırlık sayfalar da çok ama duygu yoğunluğu had safhada. 






'' damarlarımda
senin kanın akarken
söyle
nasıl unutayım''



''sevişmek için iki kişinin rızası gerekir
eğer biri öylece uzanmış yatıyorsa
hazır değilse
havasında değilse
canı istemiyorsa ya da
lakin sevişiyorsa yine de diğeri
onun bedeniyle
bunun adı aşk değil
tecavüzdür.''



''İşin aslı hepimiz
sevmeye muktediriz
yine de zehir saçmak
hep tercihimiz ''


''ne kadar uğraşsam da
aklım ermiyor
nasıl verir insan
tüm ruhunu
kanını canını
bir başkasına
hiç karşılık
beklemeden

- belki de önce anne olmam gerek''



''inanmak ile
körü körüne beklemek arasındaki
ince çizginin adısın sen

- gelecekteki sevgilime mektup''



''hiçbir şey güven vermiyor
bana yüksek sesle
kitap okuyan sesin kadar

-mükemmel buluşma''



''eksik yanlarımı doldurmak için değil
seni isteyişim 
kendi başıma tam olayım isterim
kendi başıma bütün olayım
tüm şehri ışıtayım bir başıma
işte o zaman
isterim seni
çünkü ikimiz bir olsak 
ateşe verirdik bu şehri''


''seni görünce nutkum tutuluyor desem
yalan olur, işin aslı
öyle tutmaz oluyor ki dilim
konuşacağı lisanı unutuyor''



''ilk aşkım değildin belki
ama diğer bütün aşklarımı
hükümsüz kılandın''


''en derine dokundun sen
bana bir kez bile
dokunmadan''



''kalbin kırıldıysa
ve bırakıp gittiyse seni
ona yetip yetmediğini
sorgulama
aslında
öyle çok yettin ki
taşıyamaz oldu seni''


''insan gider
ama 
terk edişleri
kalır daima'' 


''bugüne dek hissettiğim en güzel şeydin sen. ve hayatım boyunca öyle kalacağına inanmıştım. bunun ne kadar sınırlayıcı bir duygu olduğunu biliyor musun? bu genç yaşımda hayatım boyunca tanıdığım en neşe veren insanı yaşadığımı sanmak. hayatımın geri kalanını sadece bununla yetinerek nasıl geçireceğim? balın en ham halini tattığımı ve diğer her şeyin rafine ve yapay olduğunu düşünmek. bundan öteye yol olmadığını. önümde uzanan tüm yıllar toplansa da senin verdiğin tadı vermeyeceğini.
-yanılgı''



'' dengeli yaşamak nedir bilmem ben
üzgünsem
ağlamam, çağlarım
mutluysam
gülümsemem, ışıl ışıl parlarım
öfkeliysem
bağırmam, yakarım

uçlarda yaşamanın güzelliği şu
sevdiysem kanatlandırırım sevdiğimi
belki de iyi değil bu yaptığım
hep uçup giderler çünkü
hele bir de kalbim kırıldıysa
gör sen beni
kedelenmem
paramparça kalırım ''



''birileri açıklasın. nasıl oluyor da gittiğinde bile gitmiyor aşk. nasıl oluyor da senden geçeli çok olsa bile böyle çaresizce dönüp sana çıkıyor yolum.''



''kafamdaki fısıltı:
geri dönmeyecek
kalbimdeki hıçkırık:
dönmeli
-soluş''



      

  PEGASUS YAYINLARI

Çeviren: Elif Tozlu
1. Baskı Temmuz 2017
208 Sayfa



26 Ekim 2017 Perşembe

Okudum Bitti- 136: Kırmızı Şemsiyeli Kız || Susan Meissner




                     Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Arkadya Yayınları'ndan Kırmızı Şemsiyeli Kız. Yine ilk bakışta kapak tasarımıyla, tatlı püskülüyle göz okşayanlardan. Dış görünüşü kadar konusunu da, anlatımını da sevdim. 

                Oxford'da tarih öğrenimi gören Kendra, İkinci Dünya Savaşı'nda, Büyük Baskın olarak bilinen olaydan kurtulan, tarihe canlı tanıklık etmiş Isabel MacFarland ile röportaj yapma şansı elde eder. Isabel uzun yıllardır sakladığı sırlarını Kendra'ya anlatmaya karar verir. Böylece 1940 yılına Londra'ya doğru hüzünlü bir yolculuğa çıkarız. 

             Emmy ve kardeşi Julia da, savaşın yıkımından korunmak için ailelerinden koparılıp, kısmen daha güvenli yerlere gönüllü ailelerin yanlarına yerleştirilen çocuklardandır. Emmy kardeşine zaten uzun zamandır annelik yapıyor sayılır. Anneleri ilgisiz sayılacak, mutsuz bir kadın. Kızların babaları da farklı, Emmy kendi babasının kim olduğunu bile bilmiyor. Hayatının tüm bu zorluklarının üstüne, savaşın kara bulutları da çökse Emmy'nin en büyük tutkusu çizimdir. Çok güzel gelinlik modelleri çizer. Bir gün bunları gerçeğe dönüştürüp iyi bir moda tasarımcısı olmak istiyordur. Yeni hayatlarına adım atmış olmaları hayalinden vazgeçmesine sebep olmaz. Hatta bu uğurda sonuçları epey zorlu olacak kararlar verir.

             Savaş temalı bütün kitaplar gibi hüzünlü, fonda da aşktan çok sevgi var. Gözlerinizi dolduracak kitaplardan. 






''Ne demişti yazar Michael Crichton, 'Eğer tarihinizi bilmiyorsanız, hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir. Bir ağaçtan kopup geldiğini bile bilmeyen bir yapraktan farksızsınızdır.' ''



 ''Emmy zaten tüm hayatı boyunca her türlü yük ve gerçeklikten bıkmıştı. Korkudan, ıstıraptan, açlıktan, susuzluktan, ümitsizlikten yılmıştı. Artık hiçbirini hissetmek istemiyordu.''


''Bizi insan kılan gözyaşlarımızın ta kendisi...''




ARKADYA YAYINLARI

Çeviren: Bahar Yaldız Çelik
1. Baskı Eylül 2017
488 Sayfa




                                 
           

24 Ekim 2017 Salı

Okudum Bitti- 135: Kediler || Charles Bukowski




                          Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Charles Bukowski'den. Bu ay Factotum okumayı düşünüyordum ama kedi torpili yaptım kitaba. 

             Charles Bukowski sevmek için bir neden daha: Bir sürü kedisi var. Hayvan seven herkesi daha da çok seviyorum. Evinde hayvan besleyenleri de çok seviyorum. Hayvanları zaten çılgınca seviyorum. Bukowski'yi de geç buldum ama çok seviyorum. Bukowski okumaya devam edeceğim. 

   Şimdilik okuduklarım bunlar:

Ekmek Arası , yazısı burada ,

Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi 'yi okumuştum. Hakkındaki yazım burada.




                 Kitapta çok güzel fotoğraflar da var. Bukowski , eşi ve kedileri... Çok tatlılar. Kedilerine dair anılar, onlar için yazdığı şiirler...Genel olarak kediler hakkındaki fikirleri... Kendine has tarzıyla küçük bir kedi kitabı yazmış Bukowski ben de severek okudum. 





''Aşkı bir buyruk, bir arayış olarak sevmiyorum. Sana gelmeli, kapına gelen aç bir kedi gibi.''


TASMAYI TAKMAK

bir hatun ve dört kediyle yaşıyorum
ve bazı günler hepimiz
iyi anlaşırız.

bazı günler kedilerden biriyle
sorun
yaşarım.

bazı günler kedilerden
ikisiyle 
sorun yaşarım.

bazı günler
üçüyle.

bazı günler
kedilerden dördüyle
birden
ve 
hatunla
sorun yaşarım;

bana köpekmişim gibi bakan
on göz.



''kedilerden en güzel yanlarından biri
kendini kötü, çok kötü hissettiğinde-
kendilerine özgü tarzlarıyla
dinlenmekte olan bir kediye baktığında
olasılıklara direnme üzerine
bir ders niteliğindedir, ve
5 kediye bakmak 5 kat
daha iyidir.''



''Ortalıkta birkaç kedi bulundurmak iyidir. Kendinizi kötü hissediyorsanız kedileri seyredin, kendinizi daha iyi hissedersiniz, çünkü olan her şeyin olması gerektiğini anlarsınız. Heyecanlanmak için bir neden yok. Kediler bunu bilirler. Kurtarıcıdırlar. Ne kadar çok kediniz varsa o kadar uzun yaşarsınız...''



BİZİM ÇETE

kedilerimize
Ezra, Celine, Turgenev
Ernie, Fyodor ve
Gertrude
adlarını takmak istedim
fakat
iyi biri olduğum için
karımın onları adlandırmalarına
izin verdim
ve işte sonuç;
Ting, Ding, Beeker,
Bhau, Feather ve
Beauty.

Bir Tolstoy bile yok
lanet 
grupta.



PARANTEZ YAYINLARI

Çeviren: Avi Pardo
İkinci Baskı Şubat 2016
112 Sayfa





21 Ekim 2017 Cumartesi

Okudum Bitti- 134: Ya Evde Yoksan! || Cemal Safi





                  Şiir seven herkese merhaba. Günün kitabı annemin kıymetlilerinden. Cemal Safi sevme nedenim kitaba da ismini veren Ya Evde Yoksan şiiri. Şarkı haline gelen şiirleri okurken, gözümün önüne hep şarkıları seslendirenler geliyor. Bu şiirde de Orhan Gencebay değil de Ragıp Savaş geliyor. :) Farklı konularda, farklı tarzlarda çok güzel şiirler okudum. Teşekkürler anne. :)

               En sevdiklerimden birkaç örnek vereyim, şiir gibi geçsin günleriniz.



      
            MUSTAFA KEMAL

Yıpratamaz darbeler bugün dünden daha genç
Şimdi daha da zinde sağ sağ Mustafa Kemal
Samsun ufkundan güneş yeni doğmuş kadar dinç
Batmadı batmayacak çağ çağ Mustafa Kemal

Ondokuzda başladı, otuzsekizde durdu
Bu cenneti bizlere ondokuz yılda kurdu
Türkün iman gücüyle zırhladı Anayurdu
İnkılâplarla ördü ağ ağ Mustafa Kemal

Ey şimdi mağrur vatan, inkâr edersen utan
En mağdur günlerinde kimdi elinden tutan?
Kahroldu kahrolacak dalına dil uzatan
Bozulmaz bozulamaz bağ bağ Mustafa Kemal

Ne Mutlu Türküm diyen asil kanda gücümüz
Kırık gururumuzu onaran öğüncümüz
İlim irfan yolunda mürşidimiz öncümüz
Her zaman arkamızda dağ dağ Mustafa Kemal...


RÜYALARIM OLMASA 

Yıldızlara baktırdım, fallara çıkmıyorsun,
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa.
Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun;
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa...

Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak?
Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak?
Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,
Seni sarmam imkânsız rüyalarım olmasa...

Sevmesem özler miyim seni can pahasına?
Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına.
Adını söyleyemem, senden bir başkasına;
Seni sormam imkânsız rüyalarım olmasa...

Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam,
Sana değil, saçının bir teline kıyamam.
Yıllar sonra dönsen de nerde kaldın diyemem;
Seni kırmam imkânsız rüyalarım olmasa...

Yalvarırım mektup yaz, beş dakkanı ayır da,
Su serp yanan sineme sağlığını duyur da,
Yaban gülü gibisin, dağda, kırda, bayırda;
Seni dermem imkânsız rüyalarım olmasa...
            

ÇIKARDI

Harami hırlıydı şimdiki beyden,
Eşkiya eskiden dağa çıkardı.
Konuğa kem gören şu köhne köyden,
Eskiden essahtan ağa çıkardı! ...
Hanzonun, hırbonun, nüfusu azdı.
Doksan bin içinde dokuz olmazdı!
Sığırın hepisi öküz olmazdı,
Daha çok tosunla, boğa çıkardı...
Devletin cebinden çeken çekene,
Üstünü başını söken sökene,
Önünü ardını diken dikene,
Deh soktu, çüş çekti, oha çıkardı! ...
Kimdir bu utanmaz yüzü sırımlı?
Yeşilin katlinden kimdir sorumlu?
Tarlaya fabrika kurdu Çorumlu'lu,
Hesabı bahçeye bağa çıkardı! ...
Haberler terörden şehitler sunar,
Sözcüler lâf olsun babından kınar,
Eskiden bir cana bir cihan yanar,
Feryâd'ı figanlar göğe çıkardı! ...
Seçilen bu kadar dönek olmazdı,
Seçen de bu kadar binek olmazdı,
Bu kadar süt veren inek olmazdı,
Sağsalar bin kova daha çıkardı! ...
Takip et şu giden süslü dişiyi,
Pasaktan geçilmez kapı eşiği,
Cemal'ce bu kadar süfli kişiyi
Mayası bozulmuş doğa çıkardı! ..
.


ŞAİR ETTİLER
Yazmakta epeyce olmuşum mahir,
Yalan yanlış düzme beyit vesair,
Muhitimde ehli yoktu zahir:
Ben gibi cahili ettiler şair.
(Bu şiir Cemal Safi'nin ilk şiiridir. Şair bu şiiri 12 yaşındayken yazmıştır.)


KEŞKE
Rağbetim ne saraya ne servete ne köşke
Sayende müptelayım aşka sohbete meşke
Hazreti Süleyman'dan fazla yaşardım inan
Seni sevdiğim kadar ömrüm olsaydı keşke.



AYRINTI BASIMEVİ
5. Baskı Ekim 2015
326 Sayfa


19 Ekim 2017 Perşembe

Okudum Bitti- 133: Birini Pencere Kenarina Çiçek Koyacak Kadar Sevmek Lazım || Kemal Hamamcıoğlu




                    Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı görür görmez heyecanlandıklarımdan. Kemal Hamamcıoğlu'nun harika paylaşımlarını İnstagram üzerinden bayılarak takip ediyordum. Şiirlerine, şiirsel metinlerine hayranım. Kitabın çıkacağını da duymamıştım, çıktığını görünce hemen sepete attım. Gelir gelmez de başladım. Küçük bir itiraf şiir kitabı sanıyordum.




           

                İnsan hiç tanımadığı, görmediği birinin tek bir fotoğrafına, bir gülüşüne aşık olabilir mi? De, da'yı doğru yerinden ayırabiliyor diye ona doğru çekilebilir mi? Yok olmaz diyemiyorum. Bazen virgüller bile gönül çelebiliyor. Çünkü aşk çok karmaşık bir şey. Kime, niye aşık olabileceğimizi bazen kestirmek zor oluyor, öyle değil mi ama? Aşk profesörü gibi konuştum sanki.
Neyse kitaba döneyim, ana karakterimiz, anlatıcımız sandığımın aksine bir kadın. Kitap beni daha başından iki kere ters köşe yaptı. :)




               
          Gelip geçici ilişkilerle gününü dolduran kahramanımız bir gün sosyal medyada gezinirken bir adamın gülüşüne, ellerine aşık olur. Karşılık da bulur, bulduğunu sanır. Yazma yeteneği de olan aşık insan, sarı bir deftere içindekileri döker. İşte o deftere dökülenler benim çok severek dinlediğim, okuduğum Kemal Hamamcıoğlu'nun şiirsel metinleri. Yani bir nevi o güzelliklerin nasıl ortaya çıktığının kurgulanmasıydı roman. Çok güzeldi. Satır aralarında kalbime dokunan bir sürü şey oldu. 




                Bu arada bizim Elvin kızımız da kitapta vardı. Tek gözlü Beyaz olarak. :) Çok uğraştım gel kızım senin gibi bir kedi kahraman da var, düzgün poz ver diye ama durmadı. Kitaptan hoşuma giden şeylerin bir kısmını paylaşıp şimdilik veda ediyoruz. Bol kitaplı günler.




''Kimse kimsenin boşluğunu doldurmaya yeltenmesin.''




''Zaman niye böyle?
Kendi istediği yerden bükülüyor, uzuyor, daralıyor, açılıyor. Kendi istediği yerde sönüyor. En güzel saniyeleri kısacık. Kalp aydınlandı mı, kalbe düşman. Kalp sevmeye kalktı mı, susuz. Bitik.''



''Her yerde seni arıyordum, demek istiyorum sana. Gözlerin çok güzel!
  Onun yerine sadece, 'Günaydın' diyorum sana.
  'Her yerde seni arıyordum' ve 'hiç bitmesin'i yazdı kalem tek bir günaydın'la...''



''Her şeyini teşhir eden ama hiçbir anısı olmayan ne çok insan var.''



''Hayat sürpriz konusunda kısır. Aşkın denklemi, otuzlarına gelince olasılıksız. Yaralana yaralana aşk dediklerinin önceki deneyimlerinin birebir aynısı olduğunu görmek demek hayat.''



''De,Da'yı doğru yerinden ayırıyor. Okuyor demek ki. De, da'yı doğru yerinden ayıran insanlara anında çekiliyorum.''



''Kendime verdiğim hiçbir sözü tutamıyorum. Diyetler iptal, yarınlar iptal, hayaller çok uzak.''



''Kimseyi sevmeyen, sevmekten ne anlasın.''



'' İsteyince birini mutlu etmek nasıl kolay. Birinin acısını hafifletmek, onu duymak isteyince çok kolay.''



''Her şeyden çok inanmaya ihtiyacım var.''



''Anne ben âşık oldum. Sevsin beni o da anne. Çok sevsin! Dinsin yalnızlığımın öfkesi. Hırçın kaybedişlerden yoruldum.''




''Çok mutsuzum... Kalbimde hiç geçmeyecek lekem var: Umut.''



''Bence bir çift çorap en güzel hediye. Ayakları hiç üşümesin diye... Yere bastıkça beni hatırlasın diye... Bir hatıramız olsun diye...''




''Bazen hiçbir şey yapmamak, bir şey yapmaktan daha etkili.''




''İnsan birinin varlığına ne kadar çabuk alışıyor. ''




''Sevenler, yüksek sesle sevişmeli. Duymalı dünya! Aşk var.''




''Hiçbir ilaç geçirmiyor anne kalp acısını.''





DOĞAN KİTAP

1. Baskı Eylül 2017
288 Sayfa