#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti -112 : Cin Aynası || Ercan Kesal

18 Ekim 2016 Salı

Okudum Bitti -112 : Cin Aynası || Ercan Kesal





           Herkese merhaba.  Ercan Kesal 'ın yeni kitabının çıkmasını heyecanla bekliyordum, umduğumdan biraz geç de olsa aldım ve bekletmeden okudum. Kendisini ne kadar çok sevdiğimi daha önce defalarca söyledim, yazdım. Hep var olsun, hep yazsın. Ben de yine yeniden alıp okuyayım. Kitapları böyle yan yana dizip bakınca bile mutlu oluyorum. Cin Aynası hariç diğerleri adıma imzalı. Mutluluk kaynaklarım onlar. :)  

   Peri Gazozu yazım burada ( bu kitap gözbebeğim),

    Evvel Zaman burada ,

    Nasipse Adayız da burada .



            Cin Aynası 'nda bulunan yazılar Bavul Dergisi, BirGün Özel Sayı ve BirGün Pazar ekinde yayımlanmış olanların derlemesi.  ''Köyde Sucuk Salgını'' ve ''Bir Fotoğrafın Kerameti'' ise ilk kez bu kitapta yer almış. Benim için hepsi Ercan Kesal 'ın kalbinden çıkıp kalemine dökülen sözcükler. Ve bu sözcükler Peri Gazozu durağından bana ulaştılar. Çünkü her şey o kitapla başladı benim için.  Bu yüzden artık Ercan Kesal 'ı sanki ailesindenmişim gibi tanıyor hissine kapılıyorum okurken. Hatırladığım anılar olunca şımarıyorum, bunların etrafında dolanan şeyler okumuştum diye. Ailesi, çocukluğu, öğrenciliği, doktorluk hayatı, sanatçı yönü ... Hepsi samimi, doğal, etkileyici. 

            Bazen hafif bir tebessümle, bazen şaşırarak, üzülerek bazen de yaşananlara kızarak okuyorum her defasında. İnsan olmanın çetrefilli durumunu Ercan Kesal 'in kaleminden,  bolca siyasi görüşüyle ve daha da bolca yaşanmışlığıyla okumak için, benim gibi tanımadan tanıyormuş gibi şımarmak için bir yerden başlayın okumaya. Cin Aynası da olabilir kalkış durağınız Peri Gazozu da. Okuyun yeter ki. Peri Gazozu unutulmayacak kitaplarım listesinde ömürlük yerine kuruldu zaten. 







 ... Yaşar Kemal 'in mesleğe adımını attığı ilk işin ''arzuhalcilik'' olduğunu biliyorsunuz. Aslında ölünceye kadar aynı işi yapmış da diyebiliriz. İnce Memed,  eşkıya olmaya mecbur edilmiş yetim Memed'in arzuhalidir.




... Niye yazıyorum?
     ''Kimsenin birbirine acımadığı, birinin ötekine yardım etmeyi aklından dahi geçirmediği soğuk ve umutsuz bir dünyada'' yaşıyoruz. Yalnızlıktan korktuğumuz ama sürekli yalnız kalmaya çalıştığımız, yalnızlığımızın yetmediği ve bitmediği bir çağdayız.
      Ama, kendimizi ve birbirimizi tanımaya gayret etmekten başka çıkar yolumuz da yok.



... ''Buyrun,'' dedi muhtar. ''Allah aşkına, çekinmeyin, için.''
      Brusella ihbarıyla gelip, karantinaya aldığımız köyün yoğurdundan yapılmış ayran bize bakıyor. Kısa bir an durakladım. Sonra utandım kendimden. Edward Jenner geldi aklıma. Çağının en öldürücü hastalıklarından çiçek hastalığının aşısını bulan, ilk uygulamayı da çekinmeden kendi çocuğuna yapan doktor.
     Ayranı afiyetle içtim!



... Ahlâk, en olmaz zamanlarda ''Ben buradayım arkadaş,'' diyebilmektir.




... Hayat, hiçbir şeyin artık hiçbir zaman değişmeyeceğini bağırarak kaybolan haylaz bir sokak çocuğu gibi bakıyordu sokağın köşesinden.




... Çöküş dönemlerinde kurban sayısı artar ve bu yüzden Anadolu'da , 'Zulmüb artsın ki tez zeval bulasın,' denir.




... ''Baba, 'Hayatın nasıl geçti?', diye sorsalar sana, ne söylerdin mesela, nasıl anlatırdın yaşadıklarını, geçen ömrünü?'' diye sormuştum bir gün.

       ''Gece yarısı, ıssız bir tarladan, tek başıma geçmiş gibiyim oğlum,'' demişti.

       İnsanlığın kaç bin yıldır cebelleştiği ''varoluşsal sıkıntı''yı, babamın ağzından bu kadar saf ve katışıksız bir cümle biçiminde duymanın verdiği şaşkınlıkla, öylece bakıp kalmıştım.




... Hayat, tam olarak sizin ona verdiğiniz değerdir. Ne kadar yaşadığınız değil, nasıl yaşadığınız önemlidir.



... Afrika'da ''yalanı'' bilmeyen kabilelerin yaşadığını biliyor musunuz? Antropologlar, anlatmaya çalışmışlarsa da, yerliler bir türlü anlayamamışlar ''yalan'' kelimesinin neyi ifade ettiğini.

      Yeni Gine 'nin iç kısımlarında yaşayan halklar, futbol oynarken, iki takımdan birinin galibiyeti yerine iki takımın da galibiyet ve mağlubiyet sayısı eşit oluncaya kadar maç yapmaya devam ediyormuş. Oyun bizdeki gibi bir taraf galip gelince değil, iki tarafın da mağlup olmadığı kesinleşince sona eriyormuş.

     Yıl sonunda sahip oldukları her şeyi yakıp yok ederek, biriktirmenin ve sahip olmanın zehirleyici etkisinden kurtulmayı seçen toplulukların hâlâ var olduğunu da unutmayalım.







İLETİŞİM YAYINLARI

1. Baskı 2016
292 Sayfa





              

7 yorum: