#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti - 52 : Senden Önce Ben || Jojo Moyes

1 Mayıs 2014 Perşembe

Okudum Bitti - 52 : Senden Önce Ben || Jojo Moyes







                                Epeydir ertelediğim , okuyanların çoğunu gözyaşlarına boğan , Senden Önce Ben 'i nihayet ben de okudum. Ağladığımı , hatta ağlamaktan  burnumun , gözlerimin kıpkırmızı olduğunu söylememe gerek bile yok , zaten duygusalım ,sulu gözlüyüm. :) 


                                Lou , 26 yaşında , beklentisiz bir hayat süren , bir cafede çalışan , ailesiyle birlikte yaşayan , kendi halinde bir kızdır. Çalıştığı cafenin satılmasıyla işsiz kalır ve felçli bir hastaya bakıcılık yapmak için görüşmeye gider. 

                                 Will ise 35 yaşında zengin , mutsuz , kızgın ve bakıma muhtaçtır. Will 'in annesi şaşırtıcı bir şekilde ilk görüşmede Lou 'yu işe alır. Böylece duygu yüklü , inişli çıkışlı , bol gözyaşlı hikayemiz başlar. Will , kazadan önce , hayat dolu , enerjik ve çok başarılı bir iş adamıyken geçirdiği kaza sonucu yatağa mahkum kalır ve bakıma muhtaç yaşamak zorunda kalır.
Önceleri Will 'in aksi tutumundan dolayı mesafeli de olsalar ( ki durumunu düşününce huysuz olması anormal değil bence ) zamanla Will 'in perdelerini aralayabilen tek kişi Lou oluyor.  Aralarında güzel bir uyum , arkadaşlık başlıyor ama  öte yandan Will için geri sayım devam ediyor , Lou okurken hepimizin olmasını istediği şeyi başarabilecek mi sorusuna elbette cevap veremem , ben migrenime rağmen iki günden kısa zamanda bitirdim , okuyun derim :)  Genelde Lou 'nun anlatımıyla okuyoruz , arada Will 'in annesi , babası , tıbbi ihtiyaçlarını karşılayan bakıcısı Nathan , Lou 'nun gıcık kız kardeşine de kısa bölümler verilmiş. Keşke Will ' de olsaydı dedim ama bitişi o yaptı. Ağlattığı kadar olmasa da yer yer güldüm de.



                            Engellilerin yaşadığı zorlukları bir romanda bile olsa tekrar hatırlamak içimi burktu . Kaldi ki tüm zorluklar ülkemizde üst noktalarda Engelliler için ayrılan park yeri , asansör vs. gibi alanların düşüncesizce kullanılması , yollarda araçları için yeterli rampaların olmaması ve daha binlercesi. Üstelik gerek fiziksel gerek zihinsel engellilere toplumun acımasız bakışı... Zaten bunlar benim için başlı başlına ağlama sebebi. Kurgu da olsa kısmen ete kemiğe bürünüp karşıma çıkınca , işin içine aşk girince daha da duygu bombardımanına tutuldum.Anlatım sakin , dokunaklıydı.Aslında konu olarak çok farklı olmayan , hatta eski Türk filmleri tadındaki bu kitabın sonu için yazara teşekkür etmek isterdim. 










...  Esas olan birini sevdiğinizde ondan kopamamak, depresyonu atlatmalarına yardım etmek değil miydi ? Hastalıkta ve sağlıkta , her şeyde böyle olmamalı mıydı?   





...  Ağzını göremiyordum, ama göz kenarları neşelendiği için hafifçe kırışmıştı. Hep öyle kalsınlar istedim. Mutlu olmasını , yüzündeki tekinsiz ve tedirgin bakışın silinmesini  diliyordum. 





... '' Ne var biliyor musun ? ''
        Bütün gece yüzüne, göz kenarlarındaki kırışıklıklara , boynunu omuzlarında birleştiği yere bakabilirdim. ''Neymiş?''
       '' Bazen sabahları uyanmak istememin tek nedeni sen oluyorsun Clark.''





...  Uzanıp Will 'in elini araladım ve kendi elimin içine aldım. Kısa bir süre için bir daha hiçbir zaman dünyaya ve başka bir insana o saniyelerde hissettiğim kadar bağlı olamayacağımı düşündüm.






     
                                                      PEGASUS YAYINLARI 

                                                        Çeviren :  Ayşe Görür
                                                         6. Baskı Ağustos 2013
                                                              480 Sayfa

                                                     
                                             Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı

5 yorum:

  1. Benim gibi sulu gözlü bir insan bu kitapta nasıl ağlamadı ona şaşıyorum hala :))

    YanıtlaSil
  2. Bu yazınla tekrar okumuş gibi oldum cidden duygulandım şu an.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumayanlar için heyecan kaçırmamak için alıntı ve yorum çok kısıtlı oldu :)

      Sil