#subscribebox{background:#576269;padding:20px;font-family:'PT Sans',sans-serif;} .widget_follow_subscribe .widget-detail{padding:36px 30px 40px} #subscribebox p{color:#fff;font-size:15px;text-align:center;font-weight:700} .follow-subscribe-social{margin:0 0 15px;padding:0 0 14px;border-bottom:#858585 solid 1px} .follow-subscribe-social ul{list-style:none;margin:0;padding:0;text-align:center} .follow-subscribe-social ul li{display:inline;margin:0 15px 0 0;border-bottom:none} .follow-subscribe-social ul li:last-child{margin:0} .follow-subscribe-social ul li a{font-size:17px;color:#cacaca;-webkit-transition:color .2s ease-in-out;-moz-transition:color .2s ease-in-out;-ms-transition:color .2s ease-in-out;-o-transition:color .2s ease-in-out;transition:color .2s ease-in-out} .follow-subscribe-social ul li a:hover{color:#fff} form.subscribe{margin-top:-7px} form.subscribe input{display:block;width:100%} .subscribe-email{height:45px;border:none;margin:0 0 10px;font-size:.928571em;background-color:rgba(255,255,255,0.2);text-align:center;color:#fff} .subscribe-email:focus{outline:0} form.subscribe .placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-ms-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input::-webkit-input-placeholder{color:#cacaca} form.subscribe input:-moz-placeholder{color:#fafafa} form.subscribe input::-moz-placeholder{color:#fafafa} .subscribe-button{height:45px;font-weight:700;font-size:16px;color:#fff;text-transform:uppercase;border:none;background-color:#e06666;-webkit-transition:background-color .2s ease-in-out;-moz-transition:background-color .2s ease-in-out;-ms-transition:background-color .2s ease-in-out;-o-transition:background-color .2s ease-in-out;transition:background-color .2s ease-in-out} .subscribe-button:hover{background-color:#29aae1} .subscribe-button:focus{outline:0} .creadit a{color: #A7A6A6; float: right; font-size: 8px;} Kitaplarım ve Ben : Kitap Blogu : Okudum Bitti - 90 : Mürekkep İzi - Melvin R. Starr

24 Eylül 2013 Salı

Okudum Bitti - 90 : Mürekkep İzi - Melvin R. Starr



Yine şanslıyım , bir kitabı daha severek okudum , bitti. Sıradan bir polisiye , ya da dönem romanı değildi. Emek verilmiş , dolu bir romandı.

Ortaçağ 'da Oxford yakınlarındaki bir kasabada cerrahlık ve mübaşirlik yapan  Hugh de Singleton 'ın üçüncü günlüğü.




Huzursuz Kemikler ; Birinci günlük . Konusunu hatırlamak isteyenler için ;

   Wyclif İngilteresinde küçük topraklı bir şövalyenin dördüncü oğlu olan Hugh de Singleton, iyi bir tahsil görmüştür. Cerrahlık eğitimini yeni tamamlamış olarak Oxforddaki penceresinde müşteri beklediği sırada Lort Gilbert, uşağının atı tarafından tepilir. Hughun başarılı tedavisi sonucunda Lort Gilbert, mesleğini icra etmesi için onu Bampton köyüne davet eder. Çok geçmeden cerrahımız kendini bazı kemiklerin kime ait olduğunu tespit etmeye çalışırken bulacaktır...


Cesenin Şifresi ise ikinci günlük. Onu da hatırlamak isteyenler var ise ;

Bampton Kalesinin çit bekçisi Alan, yat borusundan sonra sokağa çıkanları denetlemek için dışarı çıkar. Sonraki sabah eve dönmeyince, eşi Matilda, artık kale mübaşiri olan Hugh de Singletona başvurur.

İki gün sonra, bekçinin cesedi St Andrew Şapeline giden yoldaki çalıdan çitlerin arasında bulunur. Boğazı parçalanmış; yüzü, elleri ve kolları derin çiziklerle yarılmıştır.

Herkes, yaralara bir kurdun neden olduğu konusunda görüş birliğine varsa da, Üstat Hughun kafasını karıştıran bir soru vardır ortada: Neden cesedin etrafında o kadar az kan bulunmaktadır?....



Kısa birer hatırlatmadan sonra üçüncü günlüğümüze , Mürekkep İzi 'ne dönelim. Üstat John Wyclif’in ikisi emanet yirmi iki tane kitabı çalınmıştır ve Hugh yardım etmekle görevlendirilmiştir. Araştırmalarına devam ederken kırtasiyecinin kızı Kate ' e aşık olur. Kate aşık olan sadece o değildir. Polis şefinin oğlu da Kate ' in peşindedir. Hem üstlendiği zorlu görev , hem aşk mücadelesi Hugh ' u epeyce zorlar.

Tam kitaplardan birinin izine yaklaşmışken , kitap hırsızı olduğu düşünülen genç ve fakir öğrencinin cesedi bulunur. Cinayet mi , intihar mı , kaza mı acaba ?
Bu defa gizemi çözmeyi başarabilecek mi cerrahımız ?

Ben keyifle okudum. Ortaçağ kültürüyle bezenmiş güzel bir romandı. Dönemin kıyafetlerinden tutun da , dini ,sosyal adetlerine ,hatta yeme içme kültürüne kadar her tür detay düşünülmüş, işlenmiş.
Hem konu itibariyle de tüyler ürpertici ,bir anlığına  düşünün  tüm kitaplarınızın çalındığını. Aman Allah 'ım düşünmek bile istemiyorum :) Korkunç.



... ' bana bir âlimin kitaplarını çalmanın bir erkeğin karısını çalmak kadar külfetli bir iş olduğunu söyledi. '

... '  Kitapları bulma konusunda kendime genç kızı kazanmaktan daha çok güvendiğimi itiraf ediyorum. Hırsızların hareketleri bir kızınkinden daha kolay kestirilebilir. '


...  ' Ayağa kalkarken burnunun üzerindeki gözlüğünü çıkardı. Geçtiğimiz yüzyılda bu pirinç  ve camdan yapılmış küçük aletlerin şeytanın işi olduğunu düşünenler olmuştu. Gözleri yılların yüküyle yorulmuş olanlara bu kadar büyük bir lütuf sağlarken bu nasıl mümkün olabilirdi ki ?. '

... ' Alimlerin birçoğu , bütün hayatları boyunca bile çalışsalar yirmi araştırma ve derleme kitabına birden sahip olamazlardı.




EPHESUS YAYINLARI
2013
ÇEVİRİ : GÖKÇE ÇİÇEK
299 SAYFA

4 yorum:

  1. ne güzel keyifle okunan kitaplar:)

    YanıtlaSil
  2. Hiç okumadım ama tanıttığın için müteşekkirim çünkü çok ilgimi çekti, sanırım hep aynı kahramanın değişik maceraları, dizi gibi ki, severim o tür şeyleri, hani Hercule Poirot gibi galiba...her kitapta farklı esrarengiz olayları çözüyor...yalnız bahçedeki kedilere bakacağıma kitap alsam şimdi yüzlerce yeni romanım olmuştu:(((son iki yavru kaldı kala kala bahçede onlar da bitsin başka kedi alıştırmak istemiyorum belki böylece artık rahat rahat kitap alabilirim..
    sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet , dediğin gibi ablacığım. Bizim de kediciklerimizin çoğu öldü maalesef son iki senedir :( 4 tane köpeciğimiz kaldı , çok şükür 2 komşumuzun desteği var ,aç kalmıyor hayvancıklar. Bir hayvanı doyurmanın verdiği mutluluğu hangi kitap verebilir bilmiyorum.

      Sil