29 Eylül 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:84- Yolcu Beyhude Geçmesin Bu Ömür - Osman Pamukoğlu

                                           
                                                 Bu kitabı Osman Pamukoğlu' nu çok seven bir arkadaşım hediye etmişti ,şimdiye kadar fırsat olmamıştı okumaya.Kitap hakkında hiç bilgim yokken,sanırım kendisinin hayat hikayesidir diye düşünmüştüm ama yanıldım.
                                 Osman Pamukoğlu'nun 1982 yılında yazmaya başladığı 5 adet el yazması defterinden seçilmiş sözlerden, kimi zaman ufak şiirlerden oluşuyor. Bazı önemli kişilerin sözleri,değişik ülkelerin atasözleri, ülkemizden seçmece duvar yazıları,söyleneni bilinmeyen ama aşina olduğumuz bazı kalıplaşmış sözler vs. Yani daha önce okuduğum Hayat Değiştiren 1001 söz adlı kitabın tarzında.İnsanların sevdiği müzikler,beğendiği kitaplar,filmler  kendisini yansıtır, yüzeysel de olsa  Osman PAmukoğlu'na dair bir kitap okumuş oldum ve dediğim gibi sözlerden oluştuğu için kolay okunan bir kitaptı.

                               Arka kapak yazısına da bakalım ;

                        Zaman herkes için eşittir ama herkes için adil değildir.Bir gün hayattan atılacaksınız.Kuru bir yaprak bile canlıların sonu olduğunu düşündürmeye yeter de artar.Herşeyi üreten toprak herşeyi geri alır.İnsan bir soluğu andırır,günleri geçici bir gölge gibidir.Yıllar bir soluk gibi tüketilmemelidir.
                       Egemenlik altına alınması gereken gövde değil,düşüncedir.Düşünce olmadı mı gövde bir kütükten ibarettir.Ruh doğaya muhtaçtır.Doğa ve ruh birbirini bütünleyen iki şeydir.İnsan kendisini,çevresini,doğayı ve evreni anlamaya çalışmalıdır.


                        Geleceği gösteren bir tarih kitbı yazılamaz.Fakat  'Uyurken neye benzediğini merak eden adamın,gözlerini kapayıp aynanın karşısına geçmesine' belki mani olunabilir.
                                                    Osman Pamukoğlu





Bu da listemin son durumu.Bİr önceki listemin son kitbı Onlar'a da başladım.Herkese bol okumalı keyifler günler,geceler dilerim;) Sanırım Eylül ayında bitirebileceğim son kitap buydu, darısı Ekim ayına.
                                  
                          Üç dört gecedir uyuyamıyorum , ilk gece migrenden uyuyamadım,ikinci gece sabahın dördüne kadar misafir vardı ve üçüncü gece yani dün gece daha doğrusu sabaha karşı sitenin önünde çok hızlı geçen bir araba yavru bir köpeğe çarptı:( Yaklaşık 10 gündür biz bakıyoruz (biz= sitede nadir bulunan hayvansever azınlık (2 ya da 3 kişi)) Daha önce 2 oğluşumuz vardı, şimdi bir de minik kızımız oldu ama çok kötü bir kaza atlattı, hemen pijamalarımla koştum aşağıya, tam anlayamamakla birlikte ön patisinin kırılmış olabileceğini düşündüm,bahçeye taşıdım,kanaması da vardı,tampon falan yaptım aklım sıra,biraz azaldı kanı,su içirdim,yattığı yere yakın su ve mama koyup sabahın 6'sına doğru mecbur eve geldim,biraz daha iyiydi,uyuyamadım tabi,balkondan arada kontrol ettim,dalmışım uyandım baktım yok:( Hemen aramaya koyulduk,veterinerimizi aradık,bulundu köpecik ama ayağı kötü görünüyordu,veterinerimiz de ameliyattaymış baticon falan sürdük,apartman deposuna yatırdık.Akşam üzeri veteriner geldi kırık olabileceğini götürüp bakması gerektiğini söyledi,aldı götürdü.Bu arada biz hayvansever azınlık ( M.abla ve ben) Bir gece önce hayvanlara kuru mama almak için para denkleştirmeye çalışıyorduk malum komşular cimri, veterinerimiz insaflı ama yine de tedavi masrrafları tutacak elbet, dua edin iyileşsin yavrucuk:( Bu arada beni ağlatan başka birşey daha oldu, komşu ev hanımları çay keyfi yapıyorlardı,köpeğin gittiğini gördüler, biz de yardım etmek isteyen olursa mama alacağız miktar önemli değil dedik ,kimseden ses çıkmadı önce, yalnız yaşayan bir otelde temizlikçilik yapan aldığı 3 kuruşla 2 çocuk bakmaya çalışan F. abla çıkarttı bozuk paraları saya saya 7 tl denkleştirip ısrarla vermek istedi, nasıl duygulandım anlatamam, Allah iyilik yapmayı da herkese nasip etmiyor işte.Allah razı olsun tüm iyi kalplilerden, neyse ok uzattım gidip uykum gelene kadar kitap okuyayım.Dua etmeyi unutmayın ...

28 Eylül 2012 Cuma

Okudum Bitti:83- Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında - Haruki Murakami



               İlk Murakami kitabımı okuyup bitirdim sonunda. Dili sade, akıcı ama gel gör ki çok fazla cinsellik içeriyor, erotik dergi okumuş kadar oldum, bu kısmı biraz rahatsız edici olsa da kitapla ilgili fikrim net değil.
Yüzeysel düşünürsem belirsizliklerle geldi geçti, aklımda sorular kaldı.





                                      Kitabı okumadıysanız ve okumayı planlıyorsanız bu paragrafta yazacağım saçma fikirleri okumadan atlamanızı öneririm. :) Kitap bitince ve Şimamoto'nun durumu belli olmayınca  buluşmaları ve diğer detaylar Hacime'nin hayali mi acaba, dedim. Her durumda mantık aranmaz ama Hacime'nin durumuna bakınca uzun, mutsuz, belirsiz, özlem dolu yıllar... Sonradan şans eseri parayı bulunca, eee iyi de bir evliliği olunca boşluğa düşmüştür. 
            
               Belki mutlu olması için her şeyi varken mutsuzluğunun sebebinin geçmişe ve Şimamoto'ya olan özlemi olduğu için kendini ve onu öldürmeyi planlayan Hacime'dir. Yazlıktan dönerken intihar edip ölmeyi planlayan bir şizofren haline getirdim adamcağızı. :)


                                     Sonuç olarak çok çok beğendim diyemeyeceğim ama oldukça fazla olumsuz yorum duyduğum için beklentimi çok düşük tutmuştum, bu da hayalkırıklığına uğrama riskimi azalttı.Yani okudum pişman değilim:)



                                 Arka kapak yazısına bakalım ;


'Okuru kıskıvrak yakalayan,akıllardan çıkmayacak bir eser'


The Newyork Observer


Tokyonun varlıklı bir mahallelerinden birinde, sıradan ve sorunsuz gibi görünen bir hayat süren Hacime, hiçbir zaman sahip olduklarından daha fazlasını istememiştir. İyi bir evliliği,iki kızı vardır.Savaş sonrası yıllarda şansı yüzüne gülmüş,  şehirde iki caz kulübünün sahibi olarak kıskanılacak bir kariyere sahip olmuştur. Yine de, hayatı ve kariyeriyle ilgili,  sinsi bir yetersizlik duygusuna kapılmaktan kendini alamaz. İlk gençliğinde âşık olduğu, akıllı, ancak tuhaf bir yalnızlık duygusu uyandıran güzel Şimamoto'nun anısı, kalbini gölgelemektedir.
Yağmurlu bir gecede, eskisinden çok daha güzel ve etkileyici görünen Şimamoto tekrar karşısına çıkar.

Hacime artık gerçek anlamda bir dönüm noktasında olduğundan emindir.


        Kitaplığımda beni bekleyen bir tane daha Murakami kitabım var. İlerleyen günlerde onu da okurum ve umarım 1Q84'ü de okuma şansım olur.:) Herkese keyifli okumalar... Bu arada kitaplarla poz veren mankenim çok yakışıklı değil mi?:)

26 Eylül 2012 Çarşamba

Okuma Listem-5 ve Kitaplardan Kulem-2


13 kitaplık yeni listem hazır, 3 tanesi seçip okumaya başladım bile, umarım keyifle okunur,hemencecik bitiverirler.Bu arada Onlar isimli kitabım yolda,birkaç güne kadar başladıklarımdan birini bitirip onu okumalıyım:) Aslında sevgili Semma 'nın kulesini görünce benim 13 kitaplık mini minicik kulem utanacak ama olsun :) Hala görmediyseniz bir bakın kule nasıl olurmuş:)


Herkese bol okumalı, keyifli günler,geceler dilerim:) Gidip biraz Murakami okuyayım:)

25 Eylül 2012 Salı

Okudum Bitti :82- Kelile ve Dimne -Beydeba

           
                                                  Filozof Beydeba'nın Hükümdar Depleşem'e tavsiye olarak anlattığı bu hikayelerin ,Hükümdarın ısrarları üzerine Beydeba'nın öğrencileri tarafından yazılarak Hükümdarın kitap hazinesine eklendiği söyleniyormuş.Yazıldığı dönemde sosyoloji ve siyaset kitabı olarak değerlendiriliyormuş.Ayrıca Fabl türünün ilk ve en önemli eserlerinden, hatta Ezop ve La Fontaine Fabllarının Kelile ve Dimnê'den  esinlendiği söyleniyor.

                                                 Kitaba adını veren Kelile ve Dimne iki çakal.Kelile doğruluğu,dürüstlüğü simgeliyor,Dimne ise tam tersini.Bir çok değişik konu da öğüt veren iç içe hikayeler,fabllar var.Binbir gece masalları gibi.


                                              Küçükken sadeleştirilmiş versiyonunu okumuştum, okuduklarımdan çok hatırladığım olmadı da daha ziyade annemin küçükken anlattığı masalların benzerlerini okumak güzel oldu. Annem biraz özgünleştirerek anlatmış:)) Nasılsa annem okumuyor rahat rahat söyleyebilirim.Küçükken şu 'ikimiz bir fidanın güller açan dalıyız' isimli parçasını sıkı bir pop şarkısı zannederdim,annem öyle söylerdi,daha doğrusu öyle bir oyunumuz vardı:)) Annem müzik dünyasına giriş yapsaydı büyük patlama olurmuş:) Yani annem her alanda nev-i şahsına münhasır bir hatunmuş her zaman:) Allah onu başımızdan eksik etmesin ,sevgi patlaması yaşıyorum şu an,utanmasam gidip öpeceğim,sabaha kalsın neyse:) Allah anneme ve tüm annelere sağlıklı upuzun ömür versin.;)


                       Arka kapak tanıtımına da bir bakalım ;


      Hind filozofu Beydeba'nın bu muhteşem eserinde insanoğlunun en muğlak ruh yapısını,derin bir hikmet ve mana kristali içinden seyredeceksiniz.Hepsi birbirinden güzel hikayeler,sizi Doğu dünyasının altın kanatlı esprileri ile ötelere alıp götürürken,hayvanlar aleminin çeşitli türlerinin dilinden insanoğlunun ezeli ve ebedi kader hikayesini dinleyeceksiniz.Ruh ve nefs mücadelesinin en çarpıcı örneklerini bu eserde bulacaksınız.
     Dünya klasikleri içinde müstesna bir yer tutan bu kitap , yirmi beş dile çevrilerek milyonlarca baskı kemiyyetine erişmiştir.Fransız edibi Lafonten,bu kitaptan aldığı on sekiz hikaye ile edebiyat dünyasındaki şöhretine erişmiştir.



                                            Bir eksikle Mini okuma listem-4 de bitmiş sayılır.Dediğim gibi Onlar şu an elimde olmayan sebeplerden ben de değil,gelir gelmez girişip okuyacağım, yeni kitaplarım seçildi listemi ve kulemi en kısa zamanda paylaşırım:) Herkese keyifli okumalar ...





Düzeltme : Annemin seslendirdiği Eser ikimiz bir fidanın güllar açan dalıyız değilmiş.Deryalar'mış adı.(İkimiz bir boydayız...) kısmından karıştırmışım ben:)

24 Eylül 2012 Pazartesi

Okudum Bitti :81- Merhaba Hoşça Kal - Joanne Harris


Bu Joanne Harris'in okuduğum ilk kitabı,birkaç kitabı daha var kitaplığımda beni bekleyen,Çikolata ve Böğürtlen Şarabı'nı da almak istiyorum. Hala yazlık,misafir varken okunacak kitapların bulunduğu listemi bitirmeye çalışıyorum.Hikaye ağırlıklı hazırlamıştım.Plajda,arabada şurada burada beklerken kolay okurum diye hileli bir liste yapmıştım.Son 2 kitabım kaldı, Kelile ve Dimne bitmek üzere Onlar elimde olmayan sebeplerden dolayı bende değil,biraz beklemem gerekecek,yani az sonra gidip Kelile ve Dimne'yi bitirip yeni listemi hazırlayacağım.Aslında gece sevgili Mavi Umut'a Sil Baştan'ı aldığımı ve okunmayı bekleyenlerden olduğunu söyleyince listemde öncelik vermemi söyledi diye hemen koştum ama karıştırmışım son anda vazgeçip Psiko analisti almıştım,unutmuşum.Sil Baştansız mini bir liste hazırladım.Kitabımı bitirip yorumlayınca yayınlarım.Bu kitaba dönecek olursak birbirinden değişik ve ilginç,fantastik öyküler var.Sıkıldığım öyküler de olmadı değil ama genel olarak güzeldi.Hatta çok güzel bulduğum öyküler de var.Sevenler okusun derim.Önümüzde ki günlerde yazarın romanlarından da okuyacağım.



                                              Arka kapak yazısına bakalım ;

Merhaba, Hoşça Kal, her sayfasında doğaüstü olaylarla dünyevi olayların bir arada yürüdüğü, tatlı ile acının kol kola girdiği, güzelle çirkinin bir arada olduğu irkiltici, tutuşturucu, aydınlatıcı temalar içeriyor.
Joanne Harris, değişik dünyalardan capcanlı ve anarşik görüntülerle süslediği eserinde bizleri neşelendiriyor, şaşırtıyor, eğlendiriyor ve biraz da korkutuyor.
İşte bu nedenle Merhaba, Hoşça Kal yalnızca güzel bir eser değil, içinde kendinizden parçalar bulabileceğiniz içsel bir yolculuktur.



              Herkese keyifli okumalar...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Okudum Bitti :80- Otlakçı - Memduh Şevket Esendal


Bu listemde hikaye ağırlıklı okuduğumu ,biraz kolaya kaçtığımı söylemiştim ama pişman değilim.Zaten hikaye okumaya da bayılırım.Bu kitabı sanırım ilkokul yıllarımda okumuş,biraz sıkılıp zoraki bitirmiştim.Ozamandan beri kitaplığımda duruyor zaten çok çok eski bir basım.Nerdeyse annem kadar Ocak 1958 basımı.Oldukça yıpranmış,buram buram eski kitap kokuyor.Böyle okumak daha bir zevkli oldu.Aradan geçen onca zamandan sonra şimdi okurken hiç zorlanmadım tam tersine çok beğendim.Her tür insana, yani toplumun değişik kesimlerinden insanlara dair değişik hikayeler okumuş oldum.Yazarın dili çok kibar çok yumuşak geldi , hikayeler öyle olmasa bile anlatımının güzelliğinden okurken büyük keyif aldım.Hikaye severler hala okumadıysanız okuyun derim.

Kitapta bulunan hikayeler şunlar;

Gençlik
Kayışı Çeken
Arabacı Ali
Bir Eğlenti
Otlakçı
Döğüş
Mülazahat Hanesi
Köye Düşmüş
Bir Kadının Mektubu
İki Kadın
Pazarlık
İki Ana İki Kız
Türbe
Haydar Beyin Sakalı
Söylüyor
Deli
Yirmi Kuruş
Bildim
Seni Kahve Paklar
Ev Ona Yakıştı
Asılsız Bir Sözün Esası
Eşek
Hastanenin Yemek Tablası
Düğün Dönüşü
İşin Bitti


                Herkese keyifli okumalar.Ben hikaye okumaya devam edeyim birsüre daha.Adam Blake Onlar'ı okuyacaktım elimde olmayan sebeplerden dolayı kitabımdan birsüreliğine ayrı kaldım.:)

Bizim Canavarların Selamları Var -2


Tek yatağa sığışmaya çalışan tombiş kızlar :)

Sığmışlar ama kavga yakındır :)

Biri küsmüş ayrılmışlar, ben demiştim kavga yakındı :)


Bakmayın masum durduğunaa :)

İçimdeki penguen sevgisi isimli eserimiz:) Arkadan parlayan bir çift gözü gören var mı ?

Çok uykumuz var :)


Çok amaçlı iglolar:) İçine de girerim üstüne de yatarım :)

İçli Köfte Yaptım


Önce çiğ köfte leğenimde dış harcını bir güzel yoğurdum.Birçok değişik tarifle yapsamda bu defa en garanti olanını tercih ettim,biraz acelem vardı.
2 su bardağı bulgur
 1 su bardağı irmik
1 yumurta
Biraz yağsız kıyma
Salça(hem domates, hem biber koydum)
tuz,kimyon.

Hepsini iyice yoğurdum.Daha önceden iç harcını  haırlamıştım zaten,soğumaya koymuştum.

Kavrulan soğanlarla birlikte kıymada iyice kavrulur,pişmesine yakın tuz,biber atılır.Ocaktan alınca bol ceviz ve maydonoz karıştırılır. 


İ harcımız iyice soğuyunca köfteler hazırlanır, biz haşlanmış yaptık bu defa, o yüzden yuvarlaklar.Tepsine yapışmasın diye unladım bolca.



Ve taaa taammm.Köftelerimiz hazır.

21 Eylül 2012 Cuma

Okudum Bitti:79- Yakılacak Şiirler - Ahmet Selçuk İlkan


                                       Her ay bir tane de şiir kitabı okuyacağım kararıma uyuyorum. Annemin şiir kitaplarından rastgele seçtim. Ahmet Selçuk İlkan'ın ne kadar çok şarkı olmuş şiiri varmış şaşırdım. Annem çok sever zaten. Nedendir bilmem ya bu kitapta olan şiirler bana çok tat vermedi ya keyifsiz zamanıma denk geldi ya da ben şiirden anlamıyorum. Bayıldım diyemeyeceğim, çok ağlak, çok efkarlı şiirler. Aşk zaten öyledir diyen olur mu acaba ?:)

                            Arka kapak tanıtımına bakalım ;


Ben yakılacak adamım bu şehirde
Sana böyle yandığım için
Ben asılacak adamım bu şehirde
Seni böyle sevdiğim için

"Her insanın düşlerinde saklı, gizli kalmış unutulmaya ve hatta yakılmaya mahkûm bir şiiri vardır. O şiir ki yıllarca sahibini arar durur. Ve en olmadık saatlerde gelir. İnsanı taa yüreğinden vurur. Çünkü şiir de kurşun gibidir. Asla adres sormaz..."


                    Bir de rastgele bir şiirini paylaşayım :)


               

         VEDA

Ellerim titredi veda ederken
Yalvarıp "dur gitme" diyesim geldi
Sen gittin karardı gözümde dünya
O anda orada ölesim geldi!

Ansızın kayboldun köşe başında
Zamansız bir deprem koptu bağrımda
Kendimi kaybettim işte o anda
İnan ki dünyayı yıkasım geldi!

Ardına bakmadan gittin o gidiş
Kalbimi koparıp atasım geldi
Bu veda gerçek mi inanamadım
Başımı taşlara vurasım geldi!





 
               Herkese keyifli okumalar. Bu listem biraz hikaye ağırlıklı olmuş sanki, misafir olacak diye kolaya mı kaçmışım ne? :) Olsun kitabın her türüne bayılırım. (Kişisel gelişimler şimdilik istisna.)


20 Eylül 2012 Perşembe

Okudum Bitti : 78- Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Ahmet Ümit




               Bab-ı Esrar'dan sonra bu ikinci Ahmet Ümit kitabım,seriden rastgele seçtim.:) Çok keyifle,merakla okudum,bir hikaye daha diye diye kitabı bitiriverdim , zaten 192 sayfa ve polisiye hikayelerden oluşuyor.Tam benlik bir kitaptı yani.Hem polisiye,hem hikaye.Kanıt dizisini izler gibi oldum.Zaten daha önce çok sevdiğimi söylemiştim.Bu türü seviyorsanız ve benim gibi şimdiye kadar okumadıysanız mutlaka okuyun derim.Yazar arada  kendi siyasi görüşü yönünde göndermeler yapmış olsa da herbiri birbirinden keyifli 18 hikaye var.

Arka kapak tanıtımına da bakalım ;
İstanbul'dan suç manzaraları... Suçun perdelediği yaşamlar... Katillerin ardındaki insanlar. Sıradan olanın gerisindeki gizem. Ülkenin gerçek bir panaroması. Karakterler labirenti... Başkomiser Nevzat'la, varoşlardan villalara, batakhanelerden sanat çevrelerine yaptığımız heyecan yüklü bir yolculuk. Trajik olduğu kadar komik, komik olduğu kadar kederli vakalar. Bize, bizi anlatan ironik öyküler.

"Cinayetin işlendiği resim atölyesi bir korku filmi setini andırıyordu. Yüksek bir tavan, ölü yüzü gibi bembeyaz duvarlar, bordo renkli kadife perdelerle kaplanmış üç dar pencere. Pencerelerin hemen önünde duran cevizden yapılma tabutun içinde, uzun saçlı, ilk bakışta kız mı erkek mi olduğu anlaşılmayan bir ceset yatıyordu. Bütün bedenini kaplayan siyah pelerinin kalp hizasında kol saatinin kadranı büyüklüğünde bir delik vardı. Tuhaftır, deliğin etrafında fazla kan lekesi yoktu. Cesedin kalbinden çıkartıldığını sandığımız, heykeltıraşların kullandığı türden, ucu kanlı, yirmi santim uzunluğundaki bir keski, tabut ile üzerinde tamamlanmamış bir resmin bulunduğu şövalenin arasında, yerde duruyordu. Tabutun başında saçı sakalı birbirine karışmış bir adam, ağzını her açtığında alkol kokuları yayarak, 'Karanlıklar Prensi öldü... Karanlıklar Prensi öldü,' diye dövünüp duruyordu."

Herkese keyifli okumalar...

19 Eylül 2012 Çarşamba

İdefix Alışverişim (Kendime Peşin Peşin Doğum Günü Hediyem)


Aslında Aralık sonuna kadar kitap almayacaktım ,aralık ayında kendime doğum günü hediyesi olarak Poe almayı planlıyordum.İdefix'de indirimli setlerde görünce şimdiden alayım şurda aralığa ne kaldı dedim kendi kendime, gelmişken yalnız gelmesinler diye Virgina Woolf'lar ve Kafka'dan bir kitap ekledim , okumak için çok sabırsızlansam da beklemede kalacaklar bir süre daha.Aslında Poe'nun birkaç öyküsünü okumuştum ama böyle hepsi birden elimin altında olunca çok mutlu oldum.



                                 Şiirlere annem başladı bile :) Artık yeni yıla kadar kendime kitap alamam, ama hediye olursa yok demem tabi:) Kim hediyeye yok derki hemde kitap olunca:) Bol hediyeli,bol kitaplı günler.
Ben gidip Şeytan ayrıntıda gizlidir'i bitireyim. Keyifli okumalar....

Okudum Bitti:77- Gölge Hırsızı - Marc Levy

                               

                                          Bu postumda  bahsetmiştim sevgili EfLaTuN 'un beni sevince boğan hediyelerinden, D&R'in meşhur kampanyasından yararlanamadığım için çok üzülüyordum , sevgili Şirin üzülmeme kıyamamış olacak ki bana bu güzellikleri göndermişti.Ancak bir tanesini okumak kısmet oldu şimdilik,Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'den sonra Onlar isimli kitaba başlayacağım kısmetse.Yeri gelmişken tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
  
                               Kitaba gelecek olursak misafirler varken okumaya başlamıştım deniz ve kum eşliğinde,pek kumsala kitap götürme taraftarı olmasam da ancak fırsat bulabiliyordum ufak ufak okumaya.Okudum bitti ve çok çok beğendim.Fantastik bir roman,aşk,arkadaşlık ve  aileye dair güzel şeyler içeriyor.Son kısımlarında yine gözyaşları eşliğinde okudum ve beğenmediğim hiçbirşey olmadı kitapta iyi ki okumuşum. Okumayan kaldıysa tavsiye ederim,kolay okunan,zevkli bir kitap.


          Böyle güzel bir kitabı okumama vesile olduğu için Sevgili Şirin'i buradan kocaman öpüyorum:)


                             Arka kapak tanıtımına bakalım ; 

“Sen benim gölge hırsızımsın; nerede olursan ol, seni bulacağım.”

Babası tarafından terk edilmiş, çocukluğu boyunca annesiyle birlikte sıradan bir kasabada yaşayan kahramanımızın özel bir yeteneği vardır: Peşine gölgeler takılır, ona hep bir şeyler fısıldar...

Yıllar geçmiş, bahçesindeki kestane ağaçlarının altında oturduğu okulunu, babasıyla annesinin birbirlerini sevdikleri zamandan kalma o soluk fotoğrafları ardında bırakarak yeni bir hayata başlamıştır. Ne var ki tekdüze hayatı ve bir türlü ismini koyamadığı ilişkisiyle içindeki özlemi dindirememekte, ona fısıldayıp duran gölgelerden bir türlü kurtulamamaktadır.

Bir kıyı kasabasına yolunun düştüğü bir gün, hüzün dolu geçmişinin, peşini bırakmayan gölgelerin sırrı yavaş yavaş çözülmeye başlar. Yıllar önce geldiği bu kumsalda, gölgelerinin birbirine karıştığı ilk aşkının izini bulacak ve onun peşine takılacaktır.

Belki de, bir sandığın içine sakladıkları o uçurtmayı yerinden çıkarmanın zamanı gelmiştir artık... 

"Gölge Hırsızı", ardımızda bırakamadığımız anları, anıları ve aşkları anlatıyor. Yani peşimize takılan, kurtulamadığımız gölgeleri...



  Herkese bol okumalı keyifli günler...



Listemin son durumu.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Okudum Bitti:76- Kerbela Aşk'a Bela : Hz. Hüseyin - Sinan Yağmur


                                      Sinan Yağmur'un Aşkın Gözyaşları serisi ve iki tane daha kitabı olmasına rağmen kitaplığımda son kitabıyla tanıştım yazarlığıyla, oldukça sevdim,diğerlerini de en kısa zamanda okumak nasip olur umarım. 


                      Kerbela bildiğimiz gibi yüreklerimizi yakan,sızlatan bir olay,birçok kaynakta işlenmiş bazen mezhep kaygılarıyla farklı farklı yorumlanmış olsa da bir de Sinan Yağmur'dan okunmalı dedim.İyi ki okumuşum.Hz. Hüseyin'in ağzından kaleme alınmış kitap kendisinin çocukluk anılarıyla ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)'le ilgili birçok anı ile süslenmiş , okurken zaman zaman gözlerim doldu zaman zaman cidden ağladım.Bilinen üzücü sondan sonra güzel bir son söz kısmıyla bitirmiş Sinan Yağmur kitabını, çok beğendim.

                      Ufak yerde yazım hatası olsa da hiç duymadığım bazı detaylar olsa da üzülerek okusam da beğendim .


                'Kim bir bardak soğuk su içerse beni hatırlasın'demiş Hz. Hüseyin.bu sözü ilk duyduğumda nasıl içim sızlamıştı....


                                  Arka kapak yazısına da bakalım ;

Kim bir bardak soğuk su içerse beni hatırlasın.
Hz. Hüseyin

Kerbela, yeniden var olmak için atılmış ölümüne bir adımdır, ölümüne bin adımdır. Âşık olmanın adıdır ölüme en Yüce'nin hatırına. En Yüce'nin hatırına ölümle kıyılmış nikâhtır bu,
Hüseyni bir nikâh.

"Kerbela, bir feryattır. İkiyüzlülüğe, kaypaklığa ve arkadan vurma alçaklığına karşı bir feryat... Yüzüstü debelenen bir feryat değil, izzetle yükselen bir feryat…"

Bizim imanımızın kısır kalmasının en asli sebebi, İslam'ı, Hz. Muhammed'i, Ali'nin yolunu ve Hüseyin'in direnişini tanımamamızdır. Onlara karşı bir "aşkımız" var ama "şuurumuz" yok. "Muhabbet" var ama "marifet" yok.

Kerbela, yetmiş iki yiğidin ağlamasıdır. Sanmayın ağlayışları ölüm içindi. Kerbela, yetmiş iki yiğidin feryadıdır kulaklarda çınlayan. Sanmayın korkudur feryadın sebebi, feryat hak uğrunda ölmenin gür sesidir, inanan kalplerde. Feryat, mazluma umut, zalime korku salmanın çığlığıdır sindirilmiş duygularda.

Hüseyin'in kesip koparılan bir kolu çakallar yesin diye Irak çöllerine atılmıştır. Başsız bedeni Fırat nehrinin suları altındadır. Bir gözü çıkarılmış kafası Suriye Şam'da bilinmedik bir yere gömülmüştür. Peki ya Hüseyin'in ruhu nerededir?
Nerededir Hüseyin?

Gecenin gelinciği kan içinde. Geleceğin umudu bir çığlığa hapsedilmiş. Sıyrıl ey sırrın sesi! Ses ver sessizliğimize.
Neredesin ey Hüseyin?



  Herkese bol okumalı hayırlı günler dilerim...
  

15 Eylül 2012 Cumartesi

Markafoni'den Twigy Alışverişim (Alamayışım)



Markafoni'yi defterden resmen silmiş bulunuyorum zira kendilerine çok kızdım.Twigy kampanyasından kuzenim ve küçük prensesine hediye terlikler aldım ,giderken götürürler kışa hazır olsun diye:) Küçük prenses sevinsin diye söyledim üstelik ,İlk  görünen teslim süresinde göndermediler , sonrada gönderemiyoruz diye iptal ettiler.Bu arada 60 tl ve üzeri 20 tl hediye çekim vardı.Siparişimin yarısını iptal edip çekin 8 tl kadarını hesabıma yüklemişler nekadar düşünceliler.Bu arada o kocaman çeki kullanmam için yine 60 tl harcamam lazımmış. Aynen duygularımı kendilerine de ilettim mail yoluyla.Bütün problemli alışverişlerim hep Markafoni'den oldu, mutfak grubu ürünlerden de birşeyler almıştım yarısı kırık gelmişti hepsini iade etmiştim.Bir daha mı tövbe...

Kahve ve Bitki Çayı Keyfime Eşlik Edecek Yeni Şekerler


Westwing' den 17 temmuz'da aldığım kupalarım (mug) günler sonra bugün gelebildi ,nerdeyse umudumu kesmek üzereydim,üstelik sanırım mesajlarıma her defasında cvp bile vermediler.UPS görevlisi gelince tek tek açıp kontrol ettim , hazır beklerkende sütlaç ikram ettim, laf aramızda annemin de benim de sütlacımız çok beğenilir:) Neyse ki kırılmadan sapasağlam gelmişler.


Annem daha devasa boyutlarda kupaları tercih ettiği için ve evde epeyce kupa olduğundan bir tanesini seçtim kullanmaya başladım bile:) Bunu seçmedim.



Bunu da seçmedim:)


                                                            Bu şekeri seçtim  şimdilik :) Çok beklesem de çok güzeller :)

♥Su ve Küçük Prensesi♥ne kucak dolusu teşekkürler


Sevgili Su'nun güzel mi güzel paketi elime geçeli birazcık oldu ama malum misafir vardı teşekkür etme fırsatım olmamıştı,burdan birkez daha çok çok tşk ediyorum , telefon kılıfına annem el koydu bile, tşk ediyor:)



Güzel ayraçlar ve sürprizler için çok çok teşekkürler, yemek duamı hemen mutfağa göz önüne astım, Güzel düşüncen çok mutlu etti beni Allah razı olsun.Ellerine sağlık.


                                       Mektubun için de çok teşekkürler prensese öpücükler  ♥ ♥ ♥


                                                      En sevdiğim ve en kolay yetişen çiçeklerimizden...

11 Eylül 2012 Salı

Okudum Bitti:75- Sevgi Üzerine - Bahadır Küçük

   
                                     İki gece üst üste herkes yattıktan sonra uykum kaçınca ve Gölge Hırsızı'nı kuzenimin arabasında unutunca bu kitaba başladım ve oğluşumdan kısa süreliğine ayrı kaldığım bir döneme denk geldiği için hem çok duygulandım hem daha da  çok özledim ( Bilmeyen vardır belki oğluşum köpeğim)

                                      Kitabın ana karakteri Mete ve Paşa'sı ile bizim de çok ortak sorunumuz ,ortak noktamız oldu.Hani okurken kendimden çok şeyler buldum denilen kitaplar olur ya bu kitap daha ötesi sanki benim erkek versiyonumu ve oğluşumla ilişkilerimizi benzer pencereden yansıtmış Bahadır Küçük.Yazarın gerçekten Paşa isminde bir köpeği varmış tesadüf eseri burada röportajını okudum.Yani aslında O da kendisini anlatmış , hem hayvan sevgisini çok güzel anlatmış hem de gerekli duyarlılıkla hayvanların çektiği acıları vurgulamış.Hayvan sahibi olmanın büyük bir sorumluluk ve özveri istediğinin bilincinde olan gerçek bir hayvanseverin cümlelerini okumak isterseniz okuyun derim.Kolay okunan,akıcı bir kitap.Tesadüf eseri alıp iyi ki almışım ,okumuşum dediğim kitaplardan oldu.Bıyıklı prenses Şeker kızımız da kitaba sevgi gösterdi.


Arka kapak tanıtım yazısına bakalım ;

     Bir anlık hevesle alıp birkaç ay ya da sene sonra 'bakamıyorum artık' demek istemiyordu. Uzun soluklu bir dönemdi bu. Sevimliliğini kaybeden ya da yaşlanan köpeklerini sokaklara, barınaklara bırakıp terk eden canilerden de olmak istemiyordu. Otoyol kenarına atılmış, vücudu kir pas içinde, o kadar aciz ev köpeği görmüştü ki. Bu hayvanları ormanlık alana ya da yol kenarına atanlara şimdiye kadar lanet yağdırırken şimdi kendisi aynı şeyi yapabilir miydi? Bu insanlar gibi olabileceğini düşündüğünde kendini aşağılanmış hissetti. Bu öyle bir aşağılanmaydı ki, Mete için dünyanın en soysuz davranışıydı.

Tüm köpekler sahiplerinden daha sabırlıdırlar ama sahipleri bunu bilmez.


                                                         Henüz 2 kitabını okuyabildiğim mini listem-4
     
                                     Keyifli okumalar...

Geç Kalmış Bir Teşekkür ♥Euphoric♥

                                     
                                          Sevgili Euphoric blog 'un hediyesi kitabım elime geçeli çok oldu ama hem listeme bağlı okumalara devam ettiğim için hem de çok okuyamadığım için henüz kitabıma başlayamadım.Malum misafirlerimiz var gezmelerde tozmalardayım ,pek giremedim bloguma geç de olsa tekrar teşekkürler.Ayracım çok ama çok güzel sizce de öyle değil mi?
        


Gün batımından sonra Sarımsaklı plajı. Zaten hava durumu ve mevsimden dolayı sezonun da bitişiyle çok çok tenha artık.Ben yine de tuzlu tuzlu uzanıp az da olsa okuyabildim.Hepimize bol okumalı keyifli günler...

8 Eylül 2012 Cumartesi

Okudum Bitti:74- Hırçın Kız - William Shakespeare

                                                         

                            Eylül ayı ilk kitabımı nihayet bitirebildim Sevgili misafirlerimle Ayvalık ve çevresi turlarımız devam ederken - hava epey serinlese de- arada kitap okuyabildim , çok az olsa da sonunda ilk kitabımı bitirip ikinciye başlamaya hazırım.

                               Önce arka kapak tanıtımına bakalım;

William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Hırçın Kız adlı komedyasında daha yazarlığının ilk dönemlerinde bile karakter oluşturma konusunda tartışılmaz bir ustalığa sahip olduğunu göstermiştir. Shakespeare'in birçok açıdan İtalyan komedyasından esinlendiği Hırçın Kız, birbirini geliştiren iki önoyunla başlayarak, entrikalar, farklı kimliğe bürünmeler ve bir aşk hikâyesi ile "oyun içinde oyun" halinde sürer. Aksi bir kadının uysal bir eşe dönüşmesini anlatan komedya, o dönemde erkek gözüyle kadına nasıl bakıldığını da açıkça sergilemektedir.

                    Shakespeare'nin oyun içinde oyun olan bu kitabını oldukça merakla okudum,sevdim ama aslında arka kapak tanıtımında dediği gibi kadına bakış açısına içten içe sinir oldum.Roman ve öyküden sonra Oyun okumayı da sevdiğime karar verdim , şimdilik şiir son sırada :)


5 Eylül 2012 Çarşamba

Yarım Bıraktım:1- Berlin Hoteli -Vicki Baum

                               
                                       İlk defa bir kitabı yarım bıraktım , malum misafirim var  çok okuyamıyorum,bol bol gezip eğleniyoruz,hep beraber denize gidince okurum diye götürdüm yanımda ama okuyamadım.Baskı hataları var,eksik basılmış,aynı sayfa 2-3 defa basılmış,yani okunacak gibi değildi,mecburen yarım bıraktım.Böylece daha önce hazırladığım 4. listemden yeni kitabıma başladım bile.
                                                    
Yavaş yavaş Hırçın Kız'ı okur,gezer eğlenir dönüşte acısını çıkartırım:) Herkese benim aksine bol bol okumalı günler dilerim.