9 Kasım 2010 Salı

60'lar Hikaye 70'ler Terane 80 'ler Şahane || Muharrem Kaşıtoğlu






 80lere özlem duyanlara evet ya dedirten aynı zamanda tebessümle kendinizden çok şey bulacağınız eğlenceli bir kitap. Nasıl bitti ya hemencecik diyeceksinizz:)

İri puntolu , zaten konu itibarıyla da kolay  okunan bir kitap. Kısa başlıklar ve alt metinlerden oluşuyor. 80 'lerin özeti.





... Siyah önlük, beyaz yaka uygulamasının, ekonomik eşitsizliği çocukların daha o yaşlarda yaşamamaları için düşünüldüğü söylenirdi. Gerçi tek renk giyinmek sorunu çözmüyordu. Çünkü maddi durumu kötü olan çocuklar aynı önlükle neredeyse beş yıl okurken, durumu iyi olan ailelerin çocukları parlak saten kumaştan önlük giyerlerdi.




Bin Muhteşem Güneş || Khaled Hosseini







           Tüm İnsani duyguları bir kitaba olanca ustalıkla sığdırmış yazar. Öylesine akıcı öylesine merakla okunuyor ki nasıl bitti anlayamadım. İki kadının iç burkan , yürek sızlatan öyküsü ama aynı zamanda zamanının güncel sosyo-ekonomik hatta siyasi ortamının gölgesinde... Mutlaka okunmalı derim.


                       Meryem ve Leyla 'nın hayatları çerçevesiyle yakın geçmişteki Afgan kadınlarının çektiklerini okumak beni sık sık ağlattı. Kısaca Bin Muhteşem Güneş ; Bir Muhteşem Kitap.




Bu da tanıtım yazısı:


Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...


Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden...
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlük lere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.
Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla 'beklenen' bir roman...





“Bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin, 


Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.”

4 Kasım 2010 Perşembe

Bab- ı Esrar || Ahmet Ümit


.



 Okunası harika bir kitap.. Akıcı,sürükleyici güzel ...

Elif Şafak' a beslediğim derin antipatiden dolayı henüz aşk'ı okumadım ama en kısa sürede onuda okumayı planlıyorum,çok karşılaştırılmış.

Bu kitap sayesinde Ahmet Ümit ' i sevmeye başladım diyebilirim.


          Mevlevilik üzerinden hareketle inanç ,aşk ve bu ikisi arasındaki bağlantıya göz atıyoruz. Kitapta yok yok. Mevlana ile Şems ilişkisini okumak çok güzeldi. Farklı konular çok güzel harmanlanmış bu kitapta, Okuyun , okutun :)



Merak edenler için Bab-ı Esrar: Sırlar Kapısı demekmiş...



Arka kapak :


"Ahmet Ümit'ın son romanı, Bab-ı Esrar...Yaşamı, aşkı ve inancı yeniden düşünmek için… Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems-i Tebrizi cinayeti...

Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile Mevlânâ
Bab-ı Esrar sadece bir gerilim romanı değil, aynı zamanda bir sırlar kitabı. Fantastik öğeleri kullanarak çok katmanlı bir dil yaratan Ahmet Ümit bu yapıtında Mevlevilik temelinde din ve inanç üzerine ilginç sorular soruyor. Din ile aşk arasında, inanç ile sevda arasındaki ilişkiyi bambaşka bir açıdan gözlerimizin önüne seriyor.
Dünyayı, yaşamı, inancı ve aşkı, yeniden düşünmemiz, yeniden araştırmamız, yeniden okumamız için...





..."Cahillik engelinden atlayamayan, bilgi yükünü taşıyamaz."


..."Tanrı merhametten de, şefkatten de daha büyüktür. Tabii, şiddet ve cezadan da. Onda hepsi vardır, onda hepsi birdir. Bir olmak demek, çok olanı bir görünümde toplamak demektir, ama farklılıklarını silmeden, aynılaştırmadan, birbirine benzetmeden. Çünkü her varoluşun bir anlamı, bir gereği vardır. Çoğu zaman mesele Tanrı'nın ne olduğu değil, bizim onda ne dördüğümüzdür. Sevgi dolu olanlar merhameti görür, zalim olanlar şiddeti. Zeki olanlar aklı görür, aptal olanlar kör inancı, alimler bilimi görür, cahiller mucizeyi."